Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

sırasında, dava konusu taşınmazda davalıların hak sahibi olduklarından bahisle hak sahibi olarak davalılar adına tespit yapıldığını, hak sahipliği yönünden yapılan bu tespit ve tespite dayalı olarak oluşturulmuş bulunan tapu kaydının hatalı bulunduğunu, davaya konu Sinop İli Ayancık İlçesi Kozsökü Köyü 226 Ada 6 nolu Parselde kain taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesindeki, davalılar adına oluşturulan hak sahipliği şerhinin iptalini, davacının hak sahibi olduğunun tespiti ile beyanlar hanesine hak sahibi olarak davacının adının tescilini," dava ve talep etmiştir....

Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır. Anılan açıklama ve yasal düzenlemeler ışığında dava dosyasına dönüldüğünde, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanının ödeneceğine ilişkin hüküm karşısında, eşi üzerinden tahsis edilen ölüm aylığı daha fazla olan davacıya ayrıca babası üzerinden de aylık bağlanamayacağı belirgindir, gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur. B....

    Eldeki davada ise davacının babasından dolayı hak sahipliği sıfatını, 01/10/2008 tarihi sonrası, 10/04/2018 tarihinde kocasının ölümüyle kazandığından, hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükteki mevzuat gereği, özellikle 5510 sayılı Kanun'un 54. maddesi kapsamında davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Bu açıklamalar kapsamında ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir....

    GEREKÇE: Dava; davalı şirketin 19/10/2021 tarihli ve 2021/12 sayılı Yönetim Kurulu Kararının batıl (kesin hükümsüz) olduğunun tespiti istemine ilişkindir....

      ın zilyetlik karinesine dayanabilmesi için öncelikle hisse senetlerinin basımından sonra bu hisse senetlerinin hak sahipleri olan hissedarlara teslim ettiklerini delillerle birlikte ortaya koymalıdır. Basım sonrası hisse senetlerinin teslim edildiğinin ispat yükümlülüğü bu kişilerdedir. Aksi düşüncenin oluşması halinde hamiline yazılı hisse senetlerini her bastıran ve imza koyan yönetim kurulu üyesi bu hisse senetlerini hak sahiplerine teslim etmeyerek zilyetliklerinde bulundurmak suretiyle bir de zilyetlik karinesinden yararlanarak hisse senetlerinin sahibi olduklarını kabul etmek hukuken doğru değildir. Zilyetlik karinesinden hisse senedini basan ve imza koyan davalı yöneticilerin yararlanabilmesi için öncelikle bunu hak sahiplerine teslim etmiş olmaları şarttır ve bunu da ispatlamalıdırlar. Teslim olgusu ispatlanmadan doğrudan zilyetlik karinesinden istifade edemeyeceklerdir. Nitekim Yargıtay 11....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 26.02.2016 tarihli ve 2014/553 E., 2016/157 K. sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın davacının fiili hakimiyetinde bulunduğu, etrafını duvar ile örerek sahiplenme iradesini ortaya koyduğu, davalıların ise taşınmaz üzerinde herhangi bir hakimiyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve davalıların taşınmaza elatmasının önlenmesine, davacının zilyet olduğunun tespiti ile tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan zilyetlik şerhinin kaldırılarak davacı adına zilyetlik şerhi işlenmesine, 5.000,00 TL tazminatın davalılar ... ve Fikret’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. İlk Derece Mahkemesinin 26.02.2016 tarihli ve 2014/553 E., 2016/157 K. sayılı kararına karşı davalı ... vekili ile davalılar ... ve Fikret vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay 8....

          ın zilyetlik karinesine dayanabilmesi için öncelikle hisse senetlerinin basımından sonra bu hisse senetlerinin hak sahipleri olan hissedarlara teslim ettiklerini delillerle birlikte ortaya koymalıdır. Basım sonrası hisse senetlerinin teslim edildiğinin ispat yükümlülüğü bu kişilerdedir. Aksi düşüncenin oluşması halinde hamiline yazılı hisse senetlerini her bastıran ve imza koyan yönetim kurulu üyesi bu hisse senetlerini hak sahiplerine teslim etmeyerek zilyetliklerinde bulundurmak suretiyle bir de zilyetlik karinesinden yararlanarak hisse senetlerinin sahibi olduklarını kabul etmek hukuken doğru değildir. Zilyetlik karinesinden hisse senedini basan ve imza koyan davalı yöneticilerin yararlanabilmesi için öncelikle bunu hak sahiplerine teslim etmiş olmaları şarttır ve bunu da ispatlamalıdırlar. Teslim olgusu ispatlanmadan doğrudan zilyetlik karinesinden istifade edemeyeceklerdir. Nitekim Yargıtay 11....

            Hatay Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü tarafından Erzin Kaymakamlığına gönderilen … tarihli, … sayılı yazı ile ilave edilen 6 afetzedenin hak sahipliği işlemlerinin yapılabilmesi için ilanın mahallinde 2 ay (60 gün) süreyle yayımlanarak, hak sahipliği listesinde yer alanlardan talep ve taahhütnamelerinin doldurularak ekleriyle birlikte hak sahipliği inceleme komisyonunca değerlendirilmek üzere gönderilmesinin istenildiği, ilave alan için Afete Maruz Bölge Kararı alınması gerektiğinin belirtilmesi üzerine 22/09/2017 tarih ve 2017/10851 sayılı Bakanlar Kurulu kararının alındığı; davacıya ait pansiyonun da bu Bakanlar Kurulu kararı ile afete maruz bölge kapsamına alındığı ve Afete maruz bölge krokisi ile afetzede isim listesinin 06/01/2018- 06/02/2018 tarihleri arasında ......

              Mahkemece, davacının Orman İdaresinden kiraladığı yerin davaya konu parseller olmayıp, ormanda kalan yer olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; varılan sonuç, dosya kapsamına, davanın niteliğine ve hükmüne uyulan bozma ilamına uygun düşmemektedir. Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur. Bozma ilamına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozmada işaret edilen hususların yerine getirilmesi gerekir. Somut olayda davacı, bizzat dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin Orman İdaresinden kiralamak suretiyle sürdürüldüğünü belirttiğine göre, zilyetlik iradesinin asli olmadığı kuşkusuzdur....

                Somut olayda ise, dava konusu ve tescili istenen taşınmaz bölümü 10.11.1997 tarihinde paftasında yol olarak gösterilmiştir. Bu nedenle anılan maddenin uygulama olanağı bulunmamaktadır. Yine kural olarak Daire ve uygulaması gereğince kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan ya da paftasında yol olarak gösterilen yerler bakımından hak sahipleri tespit dışı bırakma ya da gösterme tarihinden itibaren makul sayılabilecek 2 yıllık süre içerisinde tescil davası açtıkları taktirde kadastrodan önceki zilyetliğin bu süreye eklenmesi suretiyle davanın yürütülmesi mümkündür. İlke olarak kadastro tespitiyle kadastrodan önceki zilyetlik kesintiye uğrar ve kadastrodan sonra başlayacak zilyetlik süresine eklenmez. Dava konusu yer 10.11.1997 tarihinde paftasında yol olarak gösterilmiş, Daire uygulamasına göre 2 yıllık makul süre aşıldıktan sonra 10.08.2010 tarihinde eldeki dava açılmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu