Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Köyü 254, 264, 304, 310 sayılı zilyetlik tespiti yapılan taşınmazlara gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

    adına tescil edilen parsel ve bu parselde ve çevre parsellerde yapılan imar uygulamasında, ifraz ve tevhitler ile oluşan 515 ada 1 sayılı parselin içinde kaldığı, yörede 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi içindeyken 1990 yılında kesinleşen 2/B uygulamasıyla ... adına orman sınırları dışına çıkarıldığının belirlendiği, kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyetlik veya muhdesat şerhi, aynî hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılmasının mümkün olmadığı, tarafların isteğiyle dahi tapu müdürlüğünce yerine getirilemeyeceği, dava yoluyla genel mahkemeden istenemeyeceği, Orman Bakanlığı Hak Sahipliği Tespit Komisyonunun vereceği karara göre, davacının itiraz ve dava haklarını o aşamada kullanmasının mümkün olduğu, ayrıca 15.01.2009 gün 5831 sayılı Kanunla 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılacak kadastroda, davacının isteğinin kanunî olup olmadığının değerlendirileceği, açıklanan nedenlerle, davacı tarafın...

      Hukuk Dairesinin 22.01.2015 tarih ve 2014/7892 Esas, 2015/300 Karar sayılı ilamıyla; ''Mahkemece, davanın idari işlemin yok sayılması talebini içerdiği ve bu uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin yargı yolu bakımından usûlden reddine karar verilmiş ise de, 1744, 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile değişik 6831 sayılı Kanun'un 11/1. maddesi gereğince, orman kadastro komisyonlarının yaptıkları işlemlere itirazı olanların, adliye mahkemelerine müracaat ile bu işlemlerin iptalini isteyebileceği, somut olayda, davacı gerçek kişiler tarafından 3402 sayılı Kanun'un Ek 4. maddesi gereğince yapılan çalışmalara konu edilmeyen taşınmazlarda davacıların kullanıcı olduklarının ve hak sahipliğinin tespiti istendiğine göre adliye mahkemelerinin görevli olduğu açıklanarak, yazılı gerekçeyle dava dilekçesinin yargı yolu bakımından usulden reddine karar verilmesinin isabetsizliğine" değinilerek bozulmuştur....

        Bu durum karşısında aynı olay ile ilgili hak sahipliği dosyasında ve işbu rücuen alacak davasında tarafların kusur durumlarının belirlenmesine ilişkin alınan raporların bir biriyle örtüşmediği, gerek kusur oranları gerekse somut olayda kaçınılmazlık olgusunun bulunup bulunmadığı yönünden farklılık arzettiği, bu haliyle işbu dosyada alınan rapora tek başına itibar edilemeyeceği, kazalı sigortalının her iki hak sahipliği dosyası da getirtilerek işbu dosyadaki ve hak sahipliği dosyadaki kusur durumunun tespitine ilişkin raporlar birlikte değerlendirilerek raporlar arasındaki çelişkiler de giderilecek şekilde önceki bilirkişiler haricinde somut olay ile ilgili konusunda uzman 3 kişilik iş güvenliği uzmanı bilirkişi heyetinden rapor alınması hususu düşünülmeden eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2021/72 E., 221/157 K. KARAR : Davanın kısmen kabulüne 1. Taraflar arasında birleştirilerek görülen eser sahipliğinin tespiti ve alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, asıl ve birleşen davada taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. 2. Direnme kararı asıl ve birleşen davada taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 3....

          Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır....

            emlak beyannamesi ile 13.02.2012 tarihli fen bilirkişisi raporunda bahsedilen hak sahipliği değerlendirme formunun belediye başkanlığından, Getirtildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 10.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davacı tarafın 6831 sayılı yasanın 2/B maddesi ile 6292 sayılı yasanın hak sahipliği için aradığı zilyetlik koşulunun davacı lehine oluşmadığı, davacının dava konusu taşınmazın etrafını derme çatma tahta ile çevirmesinin zilyetliği için yeterli bir veri olmadığı, ekonomik ve zirai faaliyete özgülenmediği, üstünde davacı veya miras bırakana ait ev veya müştemilatın da bulunmadığı, yıkıntı şeklindeki deponun zilliyetlik için yeterli olmadığı, kaldı ki tapu kayıtlarında Nilgün Kara lehine ev tespiti bulunuyor ise de; fiiliyat da zeminde böyle bir evin de olmadığı, dolayısıyla davacının zilliyetliğini ispat edemediği, her ne kadar komşu 2 ve 3 nolu parseller davacı lehine zilyet olduğuna yönelik tespit yapılmış ise de; dosya açısından davacının zilliyet olmadığı, 2 ve 3 nolu taşınmazlara ilişkin değerlendirmenin davacının zilyet olmaması nedeniyle dikkate alınmadığı bildirilerek davanın reddine karar verilmiştir....

              raporunda bahsedilen hak sahipliği değerlendirme formunun belediye başkanlığından, Getirtildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 10.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Hukuk Dairesince, bölge adliye mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının “Somut olayda, davacılar dava dilekçesinde ehliyetsizlik ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayanarak Zonguldak 2 Noterliğinin 17.10.2010 tarihli 2930 yevmiye numaralı, 15.02.2001 tarihli 3487 yevmiye numaralı zilyetlik devir sözleşmelerinin iptali ile davaya konu taşınmazların mirasbırakan tarafından yapıldığının, taşınmazda miras payları oranında hakları olduğunun tespitini ve elatmanın önlenmesini istemişler, 01.12.2014 tarihli ıslah dilekçeleri dava dilekçelerinin netice ve talep kısmını ıslah ettiklerini belirtip, taşınmazların mirasbırakan tarafından yapıldığının tespiti ile rayiç değerlerinden miras paylarına isabet eden alacağın tahsilini talep etmişlerdir. Davacıların talepleri arasında tenkisin bulunmadığı tartışmasızdır....

                  UYAP Entegrasyonu