Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; dosyada birbiri ile çelişen kök ve ek rapor bulunmasına rağmen mahkemenin uzlaştırıcı bilirkişi raporu almadan çelişkili raporlara dayanarak hüküm kurduğunu, 20/08/2019 tarihli raporda bilirkişilerce; "...yazılım programının hak sahipliğine ilişkin hak sahipliği belgesi, telif birimlerinden alınmış sahiplik belgesi ibraz edilmediğinden eser sahipliği ve/veya hak sahipliği sıfatının değerlendirilmediği..." tespitinde bulunduklarını, aynı bilirkişilerin ek raporlarında; "...sunulan hak sahipliği belgeleri tekrar değerlendirildiğinde, davacı şirkete ait tüzük, ön lisans sözleşmesi, sahip olunan yazılım listesi, internet sitesi, delil tespit raporundaki ekran bilgileri birlikte değerlendirildiğinde FSEK 11....

    Mahkemece, temyize konu bu bölümler yönünden davanın kabulü ile orman sınırlandırmasının iptaline karar verilmişse de; 6831 sayılı kanunun 11.maddesine göre orman kadastrosuna itiraz etmek için hak sahibi olma şartının arandığı, hak sahipliği için de geçerli bir tapu kaydının olması veya mülkiyeti kazandırıcı zilyetlik süresinin olması gerektiği, somut olayda, yerel bilirkişi beyanlarına göre dava konusu taşınmazların 25-30 yıldan beri kullanılmadığı, bu nedenle zilyetlik koşulunun gerçekleşmediğinden yasada belirtilen hak sahipliği şartının oluşmadığı anlaşılmaktadır....

      Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır. 3....

        Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır. 3....

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili 14/11/2022 tarihli istinaf dilekçesinde: Dosyada mahkemenin görevsizlik gerekçesinin, "Davacının annesinin taşınmazı davalıya sattığını, yani satım nedeniyle hak iddiasında bulunduğunu, hak iddiası halinde, görevli mahkemenin Asliye Hukuk olduğunu ileri sürdüğünü, Davalının savunmasında; davacının annesinin dava konusu yeri 2004 yılında kendisine sattığını, zilyetlik ve kullanım hakkının kendisine geçtiğini, taşınmazı haksız yere işgal etmediğini beyan ettiğini, Zilyetliğin korunmasında hak sahibi olmanın, üstün hak sahipliği olup, bu durumun da tapu malikliği olduğunu, afaki beyanlarla, "annesi bana satmıştır" söylemi ile davada görevsizlik kararı verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine karşı beyanda bulunmamıştır....

          Kadastro tespit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde ... zilyedlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Şerhe ilişkin talepler, tarafların isteğiyle dahi Tapu Sicil Müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez. Ancak, yukarıda açıklandığı gibi yörede 4127 Sayılı Yasa ile değişik 2924 Sayılı Yasanın 11. maddesine ve 3402 Sayılı Yasanın Ek 4- maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ileri sürülebilir ve hak sahipliği tespit komisyonunca değerlendirilebilir. İtiraz ve dava haklarının da bu aşamada kullanılması gerekir....

            Kadastro tespit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde ... zilyedlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Şerhe ilişkin talepler, tarafların isteğiyle dahi Tapu Sicil Müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez. Ancak, yukarıda açıklandığı gibi yörede 4127 Sayılı Yasa ile değişik 2924 Sayılı Yasanın 11. maddesine ve 3402 Sayılı Yasanın Ek 4- maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ileri sürülebilir ve hak sahipliği tespit komisyonunca değerlendirilebilir. İtiraz ve dava haklarının da bu aşamada kullanılması gerekir....

              ün hak sahipliği karar tarihinden önce SSK ve Bağ-Kur kayıtlarının bulunduğu gerekçesiyle tüm davalıların hak sahipliğinin ve 12.08.1992 tarihli ve 174 sayılı komisyon kararının iptal edilmesine karar verilmiş, davacı tarafından dava konusu 1605 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tahsisen tesciline dayanak yapılan hak sahipliği kararının iptal edilmesi nedeniyle tescilin yolsuz hâle geldiği iddia edilerek eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. 28. Hemen belirtilmelidir ki, davalıların hak sahibi sayılmalarına 2510 sayılı İskân Kanunu hükümlerine göre 12.08.1992 tarihinde karar verilmiş ve dava konusu taşınmaz bu kapsamda davalılar adına 18.02.2004 tarihinde tescil edilmiştir. Kural olarak uyuşmazlığın çözümü bakımından tahsis ve tescilin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 2510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Ne var ki Kanun koyucu tarafından özel nitelikte yeni bir düzenleme yapılması hâlinde özel düzenlemenin uygulanması gerektiği kuşkusuzdur. 29....

                Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır. 3....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı vekili, Kahramanmaraş ilinde 2510 sayılı İskan Kanununa göre 24/08/1995 tarihinde Türkoğlu Mahalli İskan Komisyonunca hak sahibi yapılan Tekeli Yörük göçebe aileler bulunduğunu, anılan kanuna göre devlet memurları, kadrolu ve mevsimlik işçiler, Bağkur’a kayıtlı olanlar, tüm emekliler, esnaf, sanatkar ve tüccarlar veya göçer hayvancılık dışında herhangi bir işle uğraşanların hak sahibi olamayacaklarının düzenlendiğini, SGK’da kaydı bulunan davalıların, 13/12/2011 tarih 2011/11 sayılı Mahalli İskan Komisyonu kararı ile hak sahipliğinin ve daha önce alınmış komisyon kararlarının iptaline karar verildiğini, İskan Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 18. maddesine göre, hak sahipliği iptal edilenlere verilen taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescilinin istenebileceğinin düzenlendiğini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı 4106 ada 16 parsel...

                    UYAP Entegrasyonu