Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacılar, davalının geçit olarak kendisine tahsis olunan yeri amacına uygun olarak kullanmadığını, tarım arazisi vasfının bozulduğunu, bu şekilde aynı zamanda geçit kurulan yerin dışında kalan davacıların tarım arazilerine de zarar verildiğini ileri sürmektedir. Burada önemle üzerinde durulması gereken husus; geçit ... kurulan bir taşınmazda yükümlü taşınmaz malikinin mülkiyet ... da devam ettiğinden davalının eylemlerinin geçit olarak verilen kesime ve davacıların taşınmazlarının geçit kurulan yer dışında kalan kısımlarına elatma teşkil edip etmeyeceğidir. Türk Medeni Kanununun “Mülkiyet hakkının içeriği” başlıklı 683. maddesindeki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir” hükmü ile mülkiyet hakkının sınırları belirtilmektedir. Zorunlu geçit ... da kanundan ... yasal bir sınırlamadır....

    Bu durumda mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılmak suretiyle kamu malı niteliğinde olan yerlerden geçit hakkı tesis edilemeyeceği ve geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi göz önünde bulundurularak taşınmazların bütünlüğü bozulmadan yola ulaşımın sağlanmasının mümkün olup olmadığı araştırılarak davacının maliki olduğu taşınmazdan genel yola kadar kesintisiz bağlantı sağlanacak şekilde alternatifler oluşturularak en uygun alternatiften geçit hakkı kurulmalıdır. Yukarıda belirtilen ilkelere aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; kurulan geçit hakkının kütük sayfasında ayrılan beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmesi ve kurulacak geçit hakkının kaç metre eninde olacağının hüküm sonucunda belirtilmesi gerekirken bu hususun da gözetilmemesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir....

      Bu durumda mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılmak suretiyle kamu malı niteliğinde olan yerlerden geçit hakkı tesis edilemeyeceği ve geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi göz önünde bulundurularak taşınmazların bütünlüğü bozulmadan yola ulaşımın sağlanmasının mümkün olup olmadığı araştırılarak davacının maliki olduğu taşınmazdan genel yola kadar kesintisiz bağlantı sağlanacak şekilde alternatifler oluşturularak en uygun alternatiften geçit hakkı kurulmalıdır. Yukarıda belirtilen ilkelere aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; kurulan geçit hakkının kütük sayfasında ayrılan beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmesi ve kurulacak geçit hakkının kaç metre eninde olacağının hüküm sonucunda belirtilmesi gerekirken bu hususun da gözetilmemesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir....

        Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, geçit hakkı istemine ilişkindir. Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 747. maddesi kapsamında zorunlu geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir. Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyacı veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.07.2008 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 06.11.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteğinin pulu olmadığından reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 692 parsel sayılı taşınmazı yararına, 439 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesis edildiğini, ancak kesintili bırakılan geçit hakkının infazda sorun yarattığını, taşınmazı yararına 439 parselden yeniden geçit hakkı verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava reddedilmiştir. Hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir....

            Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır. Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir. Geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yüzölçümü daha büyük olan parsellerden ve önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olan parsellerden geçit kurulması tercih edilmelidir. Geçit hakkı, bir kamu hizmetine tahsis edilmeyen kamuya ait tapulu taşınmazlar üzerinden kurulabilir....

            Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir....

            Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir. Bu tür davalarda kesintisizlik ilkesi gereğince kurulacak geçit ile lehine geçit tesis edilen taşınmazdan genel yola ulaşımın kesintisiz olarak sağlanması gereklidir. Somut olayda davacı tarafa Rize ili, Güneysu ilçesi, Çamlıca köyü, 112 ada, 62, 64 ve 65 parsel lehine geçit hakkı kurulmuş ise de, fen bilirkişisinin raporunda "C" ve "D" harfi ile gösterilen alanlardan geçit hakkı kurulmadan geçit 162 ada 63 parselde bırakılmıştır. Bu durumda geçit hakkının kesintisiz olarak yola kadar ulaştığının kabulü mümkün değildir. Mahkemece bu yön gözetilmeden kesintisizlik ilkesine aykırı olacak biçimde geçit hakkı kurulması usul ve yasaya uygun değildir. "...Tescil harici bırakılmış bir kısımdan geçit hakkı tesisi mümkün değildir..." (Yargıtay 7....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.08.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulmasının istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.09.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun olduğu gibi özellikle geçit bedelinin 17.06.2011 tarihli zirai bilirkişi raporunda belirtilen miktarlarda aleyhine geçit hakkı kurulan taşınmaz maliklerine ödeneceğinin; ayrıca kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tescil edileceğinin...

              UYAP Entegrasyonu