çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali ile gerçek annesinin ... gerçek babasının da davalı ... olduğunun tespiti ve buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında davalı ...'ın gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan ... ve ... hanesindeki nüfus kaydının iptali ile gerçek annesi ...'nin nüfus kaydına tesciline ilişkin talep nüfus kayıt düzeltme davası olup asliye hukuk mahkemesi görev alanında kalmaktadır. İkinci talep olan ...'ın ...'ın gerçek babası olduğunun tespiti talebi ise biyolojik anne ... ile ...'in evlilik ilişkisi olmadığından Türk Medeni Kanunu'nun 301. Maddesi kapsamında babalığın hükmen tespiti niteliğindedir....
Nüfus sicilinde bir kimsenin gerçeğe aykırı şekilde tescil edildiği buna bağlı olarak kayıtlı anne ve babanın biyolojik gerçek anne ve baba olmadığının tespitine ilişkin davaların, diğer kayıt düzeltme davaları gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan hâkim istekle bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği bulgulara göre ve öteki kayıtlarla çelişki meydana getirmeyecek şekilde karar vermek zorundadır. Nüfustaki kaydın gerçeği yansıtmadığı iddiasının dinlenebilmesi için gerçek annenin ve babanın tespiti bir ön koşul değildir. Kayıtlı annenin ve babanın genetik anne baba olmadığının tespit edilmesinin de kayıtların gerçeğe uygun hale getirilmesinin bir parçası olduğu açıktır. Aksi yorumda "genetik anne-baba tespit edilemediği için gerçeği yansıtmayan kayıt da düzeltilemez" şeklinde ortaya çıkacak sonucun hukuka uygun olmadığı ortadadır. Kısaca gerçek baba ve annenin tespit edilemeyecek olması bu tip davaların görülmesine engel değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı, dava dilekçesinde nüfus kütüğüne amcası üzerine yapılan kaydın düzeltilerek gerçek anne ve babasının hanesine kaydının yapılmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece davacı ...'un nüfus kayıtlarında ... ve ... olan anne-baba kaydının iptali ile ... ve ... olarak değiştirilmesine karar verilmiş, hüküm ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, kendisinin gerçekte ... ve ...'un kızı olmasına karşın, nüfus kayıtlarına yanlışlıkla amcası olan ... ve Eşi ... kızı olarak tescil edildiğini bildirerek yanlışlığın giderilmesini istemiş olduğuna göre, davacının gerçeğe uygun olmayan nüfus kaydının iptali ile gerçek anne ve babasının ... ve ...'...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2011/18- 784 K. 2012/288 T. 11.4.2012 kararında açıklandığı üzere, "...her ne kadar, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 14. maddesinin 1.fıkrası kapalı olan kayıtta düzeltme yapılamayacağını düzenlemişse de, 2.fıkrasında yeni bir sebep ortaya çıktığında kapalı kaydın yeniden açılacağı ve kişisel durumda meydana gelen değişikliklerin kişinin kaydına işleneceği..." açıktır. Yani, bir kaydın, üzerinde işlem yapılamayacak şekilde daimi olarak kapatılmış olması, hukuki yarar bulunduğu taktirde gerçeğe uygun kişisel durum tespitine engel teşkil etmez. Kişisel durum sicilinin kaydında düzeltme isteği, tespit isteğini de kapsar. (Yargıtay 18.Hukuk Dairesi 19.04.2016, 2015/9983E. - 2016/6289K.) Bu nedenlerle, davacıların kayıt düzeltimi istenenin kayden anne babası görünen kişilerin mirasçısı sıfatı bulunduğundan bu kaydın düzeltilmesini istemekte hukuki yararı bulunmaktadır....
ün çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan ...... kaydının iptali ile gerçek annesinin ..., gerçek babasının da ... olduğunun tespiti ve buna uygun olarak ...... kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Dosya içerisinde bulunan ..., ... ve ...'a ait ...... kayıtlarının incelenmesinden; ......'ın 15/04/2001 doğumlu olduğu, ........'nin 04/11/1996 tarihinde evlendikleri, bilahare 20/03/2012 tarihinde boşandıkları, davacının iddiasının kabulü halinde çocuğun, .........sının evlilik birliğine tescil edileceği, dolayısı ile ......... arasındaki soybağının hakim hükmüyle değil, TMK'nun 282. maddesi gereği kurulacağı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen açıklamalar dikkate alındığında; davacı vekilinin talebi, bir bütün olarak gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı .........
nın olay tarihinde herhangi bir belgeye dayanmaksızın tanık olarak temin ettiği muhtar... ile birlikte nüfus müdürlüğüne başvurarak gerçeğe aykırı şekilde çocuğun öldüğünü bildirip ölüm formu düzenlettirmek suretiyle kaydın kapatılmasını sağladığı ve davaya sadece bu eylemin konu edildiği olayda; sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu 67. maddesinde belirtilen; "Gerçeğe aykırı yerleşim yeri veya cüzdan talep belgesi veren köy veya mahalle muhtarları ile herhangi bir işlem sebebiyle nüfus müdürlüğüne gerçek dışı beyanda bulunanlar ve bunlara tanıklık edenler altı aydan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.'' hükmü gereğince sanığın eyleminin 5490 sayılı Kanunun 67. maddesinde düzenlenmiş bulunan suçu oluşturacağı düşünülmeden yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması, 2-Kabul ve uygulamaya göre de; T.C....
Nüfusla ilgili tespit davaları, kaydın iptali veya düzeltilmesine karine oluşturacak ise açılabilir. Yargıtay HGK’nun 30.01.2008 tarih 2008/2- 36- 47 Sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, "resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi sebebiyle mevcut kaydın düzeltilmesi davası sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu sebeple davacının talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır...” Nüfus kayıt düzeltim davalarının nüfus idaresi yanında verilecek karardan hukuku etkilenecek kişilerin davada taraf gösterilmesi suretiyle taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarındandır....
nın kardeşleri olmadığını bildirerek bu kaydın iptalini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar vekili dava dilekçesinde, nüfus kayıtlarında müvekkilleri ile davalı ...'nın kardeş olarak yazılı bulunduklarını, gerçekte ... kendi kardeşleri olmadığını ileri sürerek gerçeğe aykırı olan nüfus kütüğündeki kaydın düzeltilmesini istemiş, mahkemece muris ...'nın doğum tutanağındaki beyanının davalı ...'yı tanıma niteliğinde olduğu, nüfus kayıtları da buna göre düzenlenip davalının nüfusa tescil edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden ...'nın babası olarak nüfusta kayıtlı bulunan ...'...
nin gerçeğe aykırı olarak nüfusa tescil edilen ana ve baba adının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Dava Asliye Hukuk Mahkemesinde Cumhuriyet Savcısı ve Nüfus Müdürlüğü temsilcisi huzurunda görülmüş ve mahkemece "nüfus kaydının düzeltilmesi davası" olarak nitelendirilerek kaydın iptaline karar verilmiştir. Bu haliyle temyiz incelemesi 18. Hukuk Dairesinin görev alanındadır. Ancak anılan Daire Başkanlığınca da görevsizlik kararı verilmiş olduğundan görevli dairenin belirlenmesi için dosyanın Yüksek Başkanlar Kuruluna gönderilmesine karar verildi. SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle dosyanın Yüksek Başkanlar Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 16.04.2012 (Pzt.)...
nin amcası üzerindeki kaydın iptali ile kendi nüfuslarına tescilini istemişler; davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi üzerine davaya aile mahkemesinde bakılarak ...'un babasının ..., annesinin ... olduğunun tespitine karar verilmiştir. 1-Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır....