"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Asıl dava; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleşen dava ise gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptali istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü birleşen dava davacıları temyiz etmiş olmakla temyiz edenin sıfatına göre, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 19.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davalılar Mehmet ve T9 vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu gayrimenkuldeki iştirak halindeki hissenin satış vaadi sözleşmesi uyarınca satma vaadinde bulunulmuş olmasına rağmen bu satış vaadi sözleşmesini ifa kabuliyeti bulunmadığının zira gayrimenkul üzerindeki iştirak halindeki mülkiyet durumu buna engel olduğunu bu satış vaadini infaz edilebilir olması için mutlak surette müşterek halinde mülkiyet dumunun olması gerektiğini, oysa dava konusu gayrimenkul üzerinde 30 civarında hissedar olup müşterek mülkiyete geçilemediğinden ortaklığın giderilmesi davası açıldığını davacının inşaat sektöründe iştigal ettiğinden bu hususu bilebilecek durumda olduğunu, ayrıca satış vaadi sözleşmesini imzalarken tapu kaydında iştirak halinde mülkiyet durumunu da bildiğini, davanın tapu iptali ve tescil davası olarak görüldüğünü, kural olarak bedel iadesi talep edilemeyeceğini, tapu iptali ve tescil davalarında dava konusu gayrimenkulün rayiç bedeli üzerinden harç yatırılması gerektiğini, satış...
Tadil sözleşmesinin yapıldığı aynı tarihte taraflar arasında yine aynı noterlikte düzenlenen vekaletnamede ise davalıya ait taşınmaz üzerinde inşa edilecek binadaki zemin kat (3) ve (4) no.lu bağımsız bölümlerin arsa sahibi davalının uhdesinde bırakılarak kalan bağımsız bölümleri dilediği kişilere satmaya, satış vaadi sözleşmesi yapmaya, vb. hususlarda dava dışı yüklenici ... 'ın vekil olarak tayin edildiği anlaşılmıştır. Öte yandan, davacı ile dava dışı yüklenici arasında... 8. Noterliğinde düzenlenen 16.07.2008 tarihli satış vaadi sözleşmesinde de davalıya ait taşınmaz üzerinde inşa edilecek binanın bodrum katındaki (2) no.lu bağımsız bölümünün davacıya satışının vadedildiği, satış bedelinin nakden ve peşinen alındığı anlaşılmaktadır. Davacı, dava konusu bağımsız bölümü yüklenici ... 'dan temlik almış, ancak yüklenici davada taraf gösterilmemiştir....
Bu sözleşmenin tarafları bağlaması için kanunda düzenlenen şekil şartına uygun olarak yapılması gerekmektedir. Noterlik Kanunu'nun 60/3 ve 89.maddelerine göre taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçerli olması için noterde düzenlenmesi şarttır. Somut olayda, taraflar arasında yapılan satış vaadi sözleşmesi noterde yapılmadığı, adi yazılı olarak düzenlendiği tarafların kabulündedir. Bu nedenlerle sözleşmenin geçerliliği bulunmamaktadır. Sözleşme geçersiz olduğundan kararlaştırılan sözleşmenin ferisi niteliğindeki cezai şartında da geçerliliği bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davacının taşınmazın zamanında teslim edilmemesinden dolayı davalıdan cezai şart talep etme hakkı bulunmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2017/2767 E, 2019/1627 E) Anlatılan nedenlerle taraflar arasında geçerli olmayan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden dolayı davacının cezai şart nedeniyle tazminat talep etme hakkı bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalılar aleyhine 01.04.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Davacı, 1315 parsel sayılı taşınmazı ...'ın, düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile ...'den satın aldığını, kendisinin de noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi temlik sözleşmesi ile bu yeri ...'dan temlik aldığını, davalılar adına olan tapunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
ın yalnız 5,00 TL'den sorumlu olduğuna) karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalıların yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davacı eldeki dava ile noterde düzenlenen 17.06.1983 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalı ...’dan taşınmaz satın aldığını, satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptal ve tescil davası açtığını ancak davanın reddedilerek kesinleştiğini ileri sürerek uğradığı zarar nedeniyle taşınmazın rayiç değerini talep etmiştir....
Mahkemece, satış vaadi sözleşmesindeki ve davalının kabul ettiği miktar esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacının, davalı yüklenicinin yaptığı binadan daire satın aldığı, 11.6.1999 tarihli satış sözleşmesinin noterde düzenlendiğini ancak 1999 depreminde binanın ağır hasar görüp yıkılması gerektiği, taraflar arasında çekişmesizdi. Mahkemenin kabulünde olduğu üzere taraflar arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi geçerli olduğu gibi, binanın yapımında proje dışına çıkılarak çatı katının yapılması nedeniyle de, davalı kusurludur. Böyle olunca davalı, dava konusu dairenin rayiç bedelinden sorumludur. Mahkemece, dairenin arsa dahil rayiç değerine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Yine gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri mülkiyeti geçirim borcunu doğuran akitlerden (T.M.K.’nun 706.m.) olup, sözleşmede belirtilen miktar ve değer hayatın ve günün olağan koşullarına uygun olmadığı gibi kamu düzenine ilişkin görev konusu taraf iradesine bırakılmakla sözleşmede belirtilen değerin harç kaybına neden olacağı da gözetilerek, gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerine dayalı uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin dava tarihindeki değere göre belirlenmesi gerekir. Yargıtay H.G.K.'nun 29.03.2006 gün 2006/14-91-2006/115 sayılı kararında da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davaları ile benzer nitelikteki tenkis davalarında da dava tarihindeki değerin esas alınması gerektiği kabul edilmiştir. Somut olayda dava değeri sözleşmeye konu taşınmazın dava tarihindeki değerine göre tespit edilecektir....
Dava konusu somut olaya gelince, davacı ile davalı arasında dava konusu bağımsız bölüme ilişkin Kadıköy 22.Noterliğinde 24/02/2011 tarih ve 07420 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlenmiş olup davacı taşınmazdaki hisselerinin tamamını 20.000,00 TL bedele davacıya satmayı vaat ve taahhüt etmiştir. Taraflar arasında akdedilen satış vaadi sözleşmesinde satış bedeli 20.000,00 TL olarak belirlenmiş ve kararlaştırılmış olup davalı satış bedelinin tamamını nakden ve peşinen aldığını beyan ve kabul etmiştir. Taraflarca kararlaştırılan 20.000,00 TL satış bedelinin nakden ve peşinen ödendiği sözleşme içeriği ile sabittir. Davalı satış bedelinin ödenmediğini savunmuştur. Resmi şekilde düzenlenen sözleşmedeki bu beyanların aksi ancak aynı nitelikte yazılı bir belge ile ispat edilebilir....
Bu genel açıklamalar doğrultusunda somut olaya bakıldığında; Dosya içinde bulunan veraset belgesine göre muris ...’in tüm mirasçıları 03.02.2006 ve 05.04.2006 tarihli satış vaadi sözleşmeleri ile satış vaadinde bulunmuşlardır. ...’in malik olduğu dava konusu taşınmazlar yönünden iştirak dışında kalan ve iştiraki bozan bir durum söz konusu olmadığından satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. ...’in tüm mirasçıları satış vaadinde bulunduğuna göre, ...’in maliki olduğu taşınmazlar yönünden taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeden satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının bulunmadığından bahisle davanın tümü ile reddi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir....