Dava konusu taşınmaz dükkân niteliğinde olduğundan Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda tanımları yapılan satıcı ve tüketici arasındaki mal ve hizmet satışına ilişkin düzenlemeye uymadığı anlaşılmaktadır. Davacının adına tescilini talep ettiği bağımsız bölümün niteliği dükkan olup 6502 Sayılı kanunun 73.maddesi uyarınca uyuşmazlık tüketici mahkemesinin görev alanına girmediğinden tüketici mahkemesince çözülemez. Ayrıca davacının tacir sıfatı bulunmamaktadır. Davacı ile davalı yüklenici Garanti Koza arasında imzalanan dükkan satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin asıl uyuşmazlık dikkate alındığında taraflar arasında ticari nitelikte ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren uyuşmazlık bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla dükkan satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, ipoteğin fekki istemine ilişkin çekişmenin asliye hukuk mahkemesinde görülmesi kanundan kaynaklanan bir zorunluluktur....
İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir. Elbette cebri icra ile ilgili olarak temel yasa niteliğindeki İİK menfi tespit davalarında icranın durdurulmasını özel koşullara bağlamıştır. Genel nitelikte yasaklama ile alacaklıların takip haklarının engellenmesinin hak ve yarar dengesini bozacağı ortadadır. Ancak somut olayda; itiraz eden banka aleyhine birleşen dosya ile ayıbın giderilmesi istemli dava açılarak; ipotek alacaklıları ile ipotek borçlusunun işbu davada davalı olarak taraf bulundukları, davacının işbu dava dosyasındaki talebinin konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan ari tescil, ipoteklerin ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
Mahkemece, yanlar arasında düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığından muvazaa sebebi ile geçersiz olduğunu belirterek sözleşmenin iptaline, 2005/269 Esas sayılı dosyada açılan davanın kısmen kabulü ile 2482 parsele ait tapu kaydının iptali ile ... adına tapuya tesciline, 300.000 ve 100.000 Amerikan Doları bedelli senetler nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine, cezai şartın tahsili istemiyle davalı-davacı ... tarafından açılan karşı davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı-davalı ... ve davalı-davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali tescil, olmadığı takdirde davalıya devri yapılan taşınmazın mülkiyetinin iadesi, sözleşme kapsamında düzenlenen senetlerin iptali, menfi tespit ve cezai şart olarak belirlenen bedelin tahsili isteğine ilişkindir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/1962 KARAR NO : 2020/1843 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : UKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/03/2019 NUMARASI : 2015/392 ESAS - 2019/202 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : K A R A R TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tapu iptali ve tescil taleplerinin kabulü ile dava konusu İstanbul ili Çatalca ilçesi Nakkaş Mahallesi 152 ve 153 parsel sayılı taşınmazlardaki davalılar adına kayıtlı bulunan hak ve hisselerin bir kısım davalılar murisleri tapu maliki Cemile Sezer, Ayşe Karasu ve Hasene Tercan adına kayıtlı bulunan hak ve hisselerin tapu maliki Lütfiye Altay' dan davalılar T17 , T23 T25 T14 T35 ve T34 a intikal eden veya edecek hak ve hisselerin satış vaadi sebebi ile tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına kayıt ve tescil edilmesini , tapu iptali...
Dava satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil veya tazminat isteğinden ibarettir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir....
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “Dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Kişisel borç doğuran bir sözleşme olması nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin geçerli olması için vaat borçlusunun satış vaadinin yapıldığı tarihte tapuda kayıtlı taşınmazın maliki olması gerekmez....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ T.C. ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR ESAS NO : 2023/236 KARAR NO : 2023/679 BAŞKAN : ... ... ÜYE : ... ... ÜYE : ... ... KATİP : ... ... DAVACI (TEMLİK ALAN) : ... (T.C....) VEKİLİ :Av.... - ... TEMLİK EDEN : .... VEKİLİ :... -.... DAVALI : ... VEKİLİ : Av. ... -... DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 20/09/2022 KARAR TARİHİ : 19/10/2023 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/10/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davacı müteahhit firma ile davalı arsa sahibi .... arasında 02/09/2005 tarihinde .......
Tüketici Mahkemesi'nin 2020/275 E. - 2022/368 K. sayılı ve 13/09/2022 tarihli kararının kaldırılmasına, tescilin yolsuz olması nedeniyle varsa diğer tüm haciz ve şerhlerin de kaldırılarak tapu kaydının iptaline ve davacı müvekkili adına tesciline, olmadığı taktirde taşınmazın dava konusu taşınmazın karar tarihine en yakın güncel piyasa değerinin hesaplanarak tespit edilecek müspet zarar talebimizin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER : Tapu kaydı, sözleşme, delil listeler sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve ipotek, haciz ve şerhlerden ari tescil, ipotek, haciz ve şerhlerin kaldırılması, olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili e-imzalı 03/02/2023 tarihli feragat dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiştir....
nin borçlusu olduğu ipotek şerhi ile dava dışı kişilerin alacaklı olduğu haciz şerhleri bulunduğu ipotek alacaklısı ile ipotek borçlusunun işbu dava dosyasında davalı olduğu, davacının işbu terditli davadaki birincil talebinin taşınmazın aynına ilişkin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve ipoteklerden ari tescil, ipoteklerin fekki, ipoteklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece verilen tedbir kararının tüm icra işlemlerini değil sadece cebri icra yoluyla satış işlemini engeller nitelikte olduğu dolayısı ile icranın diğer yönlerden satış aşamasına kadar devamında yasal bir engel bulunmadığı, davalılar aleyhine hak ve yarar dengesinin bozulmadığı değerlendirilmiştir. Mahkemece verilen 26/08/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararında sadece dava konusu taşınmazın davalı T....
satış sözleşmesinin banka açısından hüküm ifade etmediğini, bankanın; tapu kanununun 26/5. maddesi ve türk medeni kanunu' nun 1023. maddesi kapsamında satış sözleşmesinden haberdar olmayan ve haberdar olması da mümkün olmayan iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, davaya konu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunu, ancak bankanın taşınmazın kaydına ipotek tesis ettiği tarihte taşınmazın kaydına şerh edilmiş bir satış vaadi sözleşmesi olmadığını, davacı tarafın; diğer davalı ile akdettiği satış sözleşmesinin sıhhati için gerekli özeni göstermediğini, Banka tarafından anılan taşınmaz üzerine ipotek tesis edilmesi esnasında, öncesinde ve sonrasında taşınmaz kayıtlarına şerh edilmiş herhangi bir satış vaadi sözleşmesi şerhi olmadığını, bu hususun tapu kayıtlarından da açıkça görüleceğini, bankanın yasalar gereğince ve basiretli bir tacir olarak, taşınmazlar üzerine ipotek tesis ederken tapu kayıtlarını incelediğini, davacı tarafın bu...