WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Noterliği'nde 04.07.1995 tarihinde düzenlenen 5025 yevmiye sayılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin incelenmesinde, vaad borçlusu Didar'ın 564 ada 10 parselde kayıtlı ve arsa vasfında bulunan gayrimenkul üzerindeki 2. kat 2 nolu daireyi tüm arsa payı ile birlikte vaad alacaklısı Halil İbrahim'e satmayı vaad ettiği görülmüştür. Buradan anlaşılacağı üzere 04.07.1995 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde 2 nolu daire satışa konu edilmiştir. Tapu kayıt bilgileri incelendiğinde, 10 nolu parselin üzerinde bir yapı bulunmakla birlikte dava konusu taşınmazda kat mülkiyeti yahut kat irtifakı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın kabulü ile tapu iptal ve tescil hükmü kurulması doğru görülmemiştir. Arsa payı, kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulurken, ana yapının veya yapıların bulunduğu parsel arsasından bağımsız bölümlere rayiç değerleri oranında, (değerleme oranında) arsadan pay verilmesidir....

    Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Kişisel borç doğuran bir sözleşme olması nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin geçerli olması için vaat borçlusunun satış vaadinin yapıldığı tarihte tapuda kayıtlı taşınmazın maliki olması gerekmez. Bir başka deyimle, borç doğuran bir sözleşmenin geçerliliği hiçbir zaman satıcının satış tarihinde veya daha sonra o şeye malik olması şartına bağlı değildir. Vaatte bulunanın satış vaadinin konusunu oluşturan taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin varlığını aramak da gerekmez. Satış vaadi sözleşmelerinde, satış vaat eden sözleşmede devir tarihi olarak belirtilen tarihte sözleşme konusu taşınmazı satış vaadedilene devretmekle yükümlüdür....

    Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarının kabulü için sözleşmenin ifa olanağının mevcut olması gereklidir. Elbirliği ortaklığına konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, miras payını, ortaklık dışı bir kişiye satmayı vaad etmesi halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir. Ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Somut olayda; dava konusu 2506 parsel numaralı taşınmazda, davalıların murisi 16.08.1993 tarihinde vefat eden Meryem Karalar ile dava dışı ..., ..., ... ve ...’ın elbirliği mülkiyete rejimine tabi şekilde malik oldukları görülmektedir....

      Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, her ne kadar taraflar arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığından geçerli değil ise de, uyuşmazlığın taşınmazın ayni ile ilgili olmayıp zamanında teslim edilmemesi nedeni ile kira kaybına ilişkin olduğu, tapuların davacıya devredildiği dikkate alındığında satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığı ve bu nedenle geçersiz olduğunu ileri sürmenin iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı, sözleşmedeki tahkim şartının geçerli olduğu gerekçeleri ile HMK'nın 413. maddesi gereğince davalının tahkim ilk itirazının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır....

        Pafta 66, ada 293 , parsel 3 teki 27877 m2 lik taşınmaz 29/12/2016 tarihli imar uygulaması ile birden fazla taşınmaza bölündüğünü, davacıların davacı sıfatı da bulunmadığını, Satış vaadi sözleşmesi, sözleşmede taraf olanlara kişisel hak tanıyan bir sözleşme olduğunu, sözleşmedeki satış vaadi alacaklısı Nazmi Bak vefatı ile kişisel hak son bulmuş olup, satış vaadi sözleşmesi de geçersiz hale gelmiş olacağını, Satış vaadi sözleşmesi Noterlik kanunun 75. Ve 76....

        Noterliğince yapılan 12.08.2016 tarih 23124 yevmiye no.lu Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptaline ve 16.08.2016 tarihinde 15667 yevmiye no ile tapuya şerh edilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin tapu kaydından terkinine karar verilmesini talep etmiştir....

        Bir kısım davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunarak, müvekkillerinin miras bırakanının 1978 tarihli satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadığını, ... ile ...'ın aynı kişi olduğunun açık olmadığını, zorunlu dava arkadaşı ... mirasçılarının da davada taraf olması gerektiğini, ölü kişi... aleyhine dava açıldığını, 25.12.1954 tarihli satış vaadi sözleşmesi gereği ödenmeyen 1000 lira olduğunu, satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, 25.12.1954 tarihli satış vaadi sözleşmesinde başkaları ile satış vaadi sözleşmesi yapma yetkisi verilmediğini, ifanın imkansız olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. 2. Davalı ... cevap dilekçesinde; davayı kabul etmiştir. 3. Davalı Sebiha cevap dilekçesinde; davaya konu satış vaadi sözleşmesini kabul etmediğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. III....

          Somut olayda; dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak, Alanya Kadastro Mahkemesinin 23.07. 2009 tarih, 1989/ 439 esas ve 1999/122 karar sayılı ilamı ile davacı (söz konusu dosyada müdahil olan) ... yönünden davanın görev yönünden reddine karar verildiği, görevsizlik kararı nedeni ile de ,davacı tarafca Asliye Hukuk Mahkemesinde harici gayrimenkul satış sözleşmesine dayalı olarak , taşınmazın bir bölümüne yönelik tapu iptali ve tescil davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından,asliye hukuk mahkemesinde 26.08.1999 tarihinde,15.01.1996 tarihli harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığı, dava konusu taşınmazların 20.08.1981 tarihinde tespitlerinin yapıldığı, eldeki davanında tespit tarihten sonra düzenlenen 15.01.1996 günlü, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanılarak açıldığı anlaşılmaktadır....

            Davacı vekili 0/04/2014 tarihli dilekçesi ile davaya dayanak gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin dilekçede sehven hatalı olarak gösterildiğini, davalıların murisi Ali Ekrem Güreşin ve İlhami Güreşin ile müvekkillerinin murisi Şaban Gündeş arasındaki ayrı ayrı gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerine dayandıklarını belirterek İlhami Güreşin ile İstanbul 14. Noterliğinin 08/02/1979 tarih 4318 yevmiye nolu Ali Ekrem Güreşin ile İstanbul 10. Noterliğinin 05/02/1979 tarih 03886 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin davanın dayanağı olduğunu beyan etmiş, İDM'ce satış vaadi sözleşmesinin dava dilekçesinde hatalı olarak gösterilmesi maddi hata olarak değerlendirilmiştir....

            Ancak, lehine şerh konulan kişiye şerhten sonra taşınmaza malik olanlara karşı satış sözleşmesini ileri sürme olanağı tanır. Ne var ki, somut olayda davacı ...’in satış vaadi borçlusu davalı ... aleyhine Alanya Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/510 esasında kayıtlı davayı açarak, satış vaadi sözleşmesi nedeniyle ödemiş olduğu bedelin istirdatını istediği bu davanın da derdest olduğu görülmektedir. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri iki tarafa hak ve borçlar yükleyen tam iki yanlı sözleşme türlerindendir. Sözleşme henüz ifa edilmeden vaad alacaklısı olan davalı ödemiş olduğu satış bedelinin istirdatını istemiş olduğundan dayandığı 4.6.1998 günlü satış vaadi sözleşmesinden dönmüş sayılır. Satış vaadi sözleşmesiyle sağladığı ifa menfaatinden dönen alacaklı artık sözleşmenin tapuya şerh verilmesiyle kazanacağı haklardan yararlanamaz. Böyle olunca, satış vaadi sözleşmesinin şerhi istemiyle açılan davanın reddi yerine istemin hüküm altına alınması doğru olmamıştır....

              UYAP Entegrasyonu