Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

kredi sözleşmesinde belirli mal veya hizmetin adının açıkça anılması durumunda da ekonomik birlik ve bağlı kredi bulunduğunun kabul edileceğini, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı Garanti Koza'ya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu (YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, adi yazılı satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığının müvekkili tarafından bilinmediğini, davacının kötüniyetli olduğun, davanın açılmasına müvekkil banka sebebiyet vermediğini dava mahkeme masrafları ve vekâlet ücreti talebinin reddi ile bunların tümüyle davacı üzerinde bırakılmasını davacının ihtiyati tedbir talebinin redini, davanın görev ve yetki itirazımız kapsamında İstanbul (Çağlayan...

DELİLLER : Tapu kaydı, resmi senet, satış vaadi sözleşmesi, tanık, yemin, bilirkişi, kredi ödemeleri, sözleşmeler vs. delil. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespiti ile hukuka aykırı tesis edildiği iddia edilen ipoteğin ve haczin fekki mümkün olmaması halinde Emay İnşaat .... AŞ'den bedel iadesi istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydının incelenmesinde, İstanbul Kadıköy Tuğlacıbaşı Mevkii/Mahallesi 3401 Ada, 3 parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmazın A 21 Blok 464 nolu mesken niteliğindeki taşınmazın davacı T1 adına kayıtlı olduğu, taşınmaz üzerinde birden fazla haciz şerhi bulunduğu anlaşılmıştır. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır....

Davanın niteliği, tapu kaydı, düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi sunulan belge ve deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, ipoteğin fekki istemine ilişkin olup uyuşmazlık taşınmazın aynına ilişkindir. Davacının iddiasında haklılığını ispat konusunda tapu kaydı, düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ve ekleri ile konut teslim tutanağı, ödeme belgeleri, keşif, bilirkişi, vs. yasal delillere dayandığı dava dilekçesi ile sabittir. Doğaldır ki davacının iddiasında haklı olup olmadığı yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan, incelendikten ve değerlendirildikten sonra ortaya çıkacaktır. Taşınmaz daire niteliği ile davalı Teknik Yapı....A.Ş.adına tapuda kayıtlı olup davacı ile davalı Teknik Yapı AŞ.arasında 23/02/2015 tarihli düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi akdedildiği, taşınmazın tapu kaydında davalı bankanın alacaklı, davalı Teknik Yapı...A.Ş.'...

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan ipoteklerin kaldırılması istemine ilişkindir. Dava dilekçesi içeriği, tapu kaydı, satış vaadi sözleşmesi ve ekleri ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile dava dışı Nissa İnşaat ...AŞ. Arasında dava konusu taşınmaza ilişkin 20/03/2019 tarihinde satış vaadi sözleşmesi akdedildiği, taşınmazın 05/04/2019 tarihinde satış edinme sebebine istinaden davacı adına tapuya kayıt ve tescil edildiği, taşınmazın tapu kaydında davalı bankanın alacaklı olduğu 03/02/2011 tesis tarihli 90.000.000,00 TL bedelli ipotek şerhi olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın dava tarihinden önce 05/04/2019 tarihinde davacı adına tapuda tescil edildiği dosya içerisinde mevcut tapu kaydı ile sabittir. Davacının tapu iptal ve tescil talebi bulunmamaktadır. Dava genel (ticari) kredi sözleşmesine dayalı ipoteğin fekki istemine ilişkin olup, davacının ipotek akdinin tarafı olup olmamasının önemi yoktur....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Uyuşmazlık, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 12. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 30.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Bu hususun gözden kaçırılması doğru olmadığı gibi, Hazine hakkında açılan dava red edildiği halde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden, kaynaklanan istemin kabulünden ötürü davacı vekili yararına hükmedilen avukatlık ücretinden de davalı Hazinenin sorumlu tutulması doğru değildir. Kararın açıklanan bu nedenlerle bozulması gerekir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda 2.bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 1.bend uyarınca davacının temyiz itirazlarının reddine, 14.6.2006 gününde oybirliği ile karar verildi....

      Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda karşı davanın, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan önce yapılmış olduğu gerekçesi ile reddine, asıl davada ise taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin noter huzurunda yapılmış olduğu, vaadde bulunulan taşınmazın satış bedelinin tamamen ve nakden ödenmiş olduğunun bu sözleşmede yazılı bulunduğu ve tescil koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulü ile taşınmazın davalı ... adına olan tapusunun iptali ile davacı ... adına tesciline, satış vaadi sözleşmesinden sonra davalılar lehine konulan haciz ve diğer takyidatların kaldırılmasına aynı şekilde satış vaadi sözleşmesinin yapılmasından sonra yuva kredisine istinaden konulan ipotek bedelinin davacı tarafından ödenmiş olmasından dolayı davalı Türkiye ... Bankası lehine konulan ipoteğin fekkine karar verilmiş hüküm davalı-karşı davacı ... Varlık Yönetimi vekili ve davalı Türkiye ... Bankası A.Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Davalı banka adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadığından şekil şartına uygun yapılmayan sözleşmeye dayanarak bankadan bir talepte bulunulduğunda banka tarafından adi yazılı satış vaadi sözleşmesinin geçersizliği ileri sürülebilecektir. Bu husus M.K. 2. maddeye de aykırılık teşkil etmemektedir. Tapu siciline güvenerek aldığı ipotekten dolayı mülkiyeti devralan üçüncü şahıs gibi ayni hak sahibidir. Bu nedenle davacının ipoteğin de kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.Davacı Alıcı Tacir olup satış vaadi sözleşmesi yapılırken, satışı vaat eden kişinin malik olduğunu gören kimse, satış vaadinden sonra malikin o taşınmazı başka bir kişiye devredebileceğini veya bir ayni hak ile taşınmazı yükleyebileceğini de bilebilecek durumdadır. Zaten kanun koyucu satış vaadinde alıcının bu tarz riskler karşısında haklarını korumak açısından satış vaadinin şerh edilmesi imkânını getirmiştir....

          nın 07.04.2008 tarihinde kullandığı başka bir tarımsal kredi genel sözleşmesinden ve 28.09.2009 tarihli tarımsal kredi ikraz sözleşmesinden kaynaklanan borcunun ödenmemesini gerekçe göstererek Kırıkhan İcra Müdürlüğünün 2014/80 Esas sayılı takip dosyası üzerinden 07.02.2014 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığını, önceki malikin başkaca kredi sözleşmelerine bağlı olarak bankaya borçlu bulunmasının yeni maliki bağlamayacağı gibi tapu kaydına göre bu borçlar sebebiyle ayrıca ipotek tesis edilmemiş olduğunu ileri sürerek taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılmasını talep etmiştir....

            Davalı Akbank vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile davacı arasında krediden ve sair nedenden kaynaklı herhangi bir sözleşme, sebepsiz zenginleşme, taahhüt, haksız fiil ve sair borç doğuran bir hukuki ilişki bulunmadığını, davacı vekili huzurdaki dava dosyası ile İstanbul İli Esenyurt İlçesi 382 Ada 43 Parselde mevcut Sedef Blok 347 ve 328 bağımsız bölüm nolu taşınmazların tapu iptali ve tescilini talep ettiğini, gerçekleşen satım işlemlerinin tüketici hukukunun özel olarak koruduğu anlamda tüketici işlemi olarak kabul edilmesi mümkün olmadığından huzurdaki uyuşmazlığın genel mahkemelerin görev alanı içerisinde kaldığını, satış vaadi sözleşmesinden doğan alacak hakkının, taşınmaz üzerindeki ipotek hakkı sahibine karşı ileri sürülememesi bakımından ipoteğin satış vaadi sözleşmesinden önce kurulmuş olmasıyla sonra kurulmuş olması arasında da bir fark olmadığını, davacının diğer davalı Garanti Koza ile imzaladığı sözleşmesini tapuya şerh ettirmediğinden 3.kişilere karşı...

            UYAP Entegrasyonu