Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ve aylık 3.500,00 TL yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine ve kadının birleşen 2016/44 Esas sayılı dosyaya ilişkin zina sebebine dayalı birleşen davasının reddine karar verilmiş olup bu karara karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairemizin 09.11.2020 tarihli ve 2020/1606 Esas, 2020/5481 Karar sayılı kararı ile davacı-davalı erkeğin, ilk boşanma davası açıldıktan sonraki fiili ayrılık döneminde, başka bir kadın ile birlikte aynı hanede yaşamaya başladığının sabit olduğu, başka bir kadınla karı-koca gibi fiili birlikteliği olan erkeğin zina eyleminin gerçekleştiğinin kabulü gerektiği; kadının zinaya dayalı boşanma davasının, erkeğin sübut bulan zinası sebebiyle kabulü gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

    Bu ön sorunlardan ilki, boşanma davasına konu somut olayda, taraflarca boşanma hükmünün temyiz edilmemesi üzerine mahkemece kurulan direnme hükmünde boşanma talebi hakkında karar verilmeyip sadece uyuşmazlık konusu olan velayet yönünden hüküm kurulması karşısında usulüne uygun bir direnme kararı oluşturulup oluşturulmadığı hususu olup, hükmün bir bölümünün, taraflarca o yönden temyiz yoluna gidilmemesi veya temyiz edilip de bozma kapsamı dışında kalması hallerinde o bölümün kesinleşmiş sayılacağı, kaldı ki boşanma hükmünün çoğu kez asıl hükmün yanı sıra buna bağlı yan hükümlerden oluştuğu, somut olayda da boşanma talebi ile birlikte velayet isteminde bulunulduğu, boşanma kararının taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleştiği, kesinleşen bu yön hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığı, bu durumun aksinin infaz güçlüğü doğuracağı sonucuna varılarak yapılan ikinci görüşmede oy çokluğuyla birinci ön sorun aşılmış ve ikinci ön sorunun incelenmesine geçilmiştir....

      Tarafların anlaşmalı boşanma taleplerine ve bu yönde hüküm almalarına rağmen, hukuki ve fiili bir engel olmadığı halde, davacı erkeğin gerekçeli kararı oniki yıl sonra davalıya tebliğini istemesi, Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırı olduğunu göstermesi yanında, davacı erkeğin boşanma isteğinin ve bu yöndeki iradesinin de samimi olmadığını gösterir. Bu husus gözönüne alınarak davanın reddine karar vermek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.03.2016 (Perş.)...

        HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/187 KARAR NO : 2022/387 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BARTIN AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 03/12/2020 NUMARASI : 2019/733 ESAS, 2020/539 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı vekili tarafından tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davalı ile 18/05/2013 tarihinde evlendiklerini, Bartın Aile Mahkemesinin 2019/821 Esas sayılı dosyasında karşılıklı olarak boşanma davası açtığını, davalının evlilik birliği devam ederken sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, bu nedenlerle evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini...

        Dosya incelendiğinde; mahkemece davacı erkeğe eşine bağımsız konut açmama ve bu eylemleri sebebiyle davalı kadının davacının kardeşi olan Raşit'in haksız eylemlerine maruz kalması vakıalarını kusur olarak yüklediği, davacı erkeğin istinaf kanun yoluna başvurmadığı ve bu vakıaların erkek yönünden kesinleştiği, buna karşılık davalı kadının toplanan delillerden güven sarsıcı davranışlar içine girdiğinin ispatlandığı, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu kusur belirlemesine göre boşanma davasının kabulünün doğru olduğu anlaşılmaktadır. Ortak çocuklar 2012 doğumlu Hazal ve 2013 doğumlu Hamza'nın fiili ayrılık sırasında baba yanında kaldığı, alınan sosyal inceleme raporunda babanın velayet sorumluluğunu yerine getirebileceği ve velayetin babaya verilmesinin uygun olduğu hususunun mütalaa edildiği dikkate alındığında ilk derece mahkemesince velayet hakkının anneye verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır....

        Aile Mahkemesince 08.10.2004 tarihinde boşanma kararı verildiği, kanun yollarına başvuru hakkından feragatla 19.10.2004 tarihinde kesinleştiği, davacının Türkiye'deki nüfus kaydına da boşanma tarihi olarak Gaziantep Mahkemesinin verdiği kararın kesinleşme tarihinin yazıldığı görülmektedir. Çocuk ... Berlin'de 27.03.2004 tarihinde doğduğu halde, doğum tarihi itibarı ile evlilik içi doğum şeklinde nüfusa tescil edilmiştir. Oysa çocuk, davacının Almanya'da verilen boşanma kararının kesinleşmesinden başlayarak 300 gün geçtikten sonra 27.03.2004 tarihinde dünyaya gelmiştir. Alman Mahkemesince ./.. 2015/4778-18713 -2- verilen boşanma kararı daha sonraki bir tarihte Türkiye'de tanındığına göre, tanıma kararı ile yabancı mahkemenin kesin hüküm etkisi yabancı ülkedeki kesinleşme tarihinden itibaren hüküm doğurmuştur. (5718 s.MÜHUK.m.59). Buna göre çocuk ... evlilik dışında dünyaya gelmiştir....

          Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere, davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası olup, taraflar arasında TMK.nun 166/3 maddesi şartlarının oluşmamasına, fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi yapılamayacağına göre davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla, davacının yerinde bulunmayan istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          Boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan maddi- manevi tazminat, (TMK m.174) yoksulluk nafakası, (TMK m.175) ve velayet gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi, bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesiyle mümkündür. Davalı vekili Mahkemenin en son celsesinde Adıyaman Gölbaşı 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/374 E.no’su ile 21.12.2020 tarihinde taraflar arasında yeni bir boşanma davasının açıldığını bildirmiştir. Bu duruma göre; mahkemece aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunan bu iki davanın birlikte görülüp sonucu uyarınca karar verilmesi gerekli olup, mahkemece davalı tarafından Adıyaman Gölbaşı 2.Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin esas sayılı dosyada açılan boşanma davasının, eldeki dosya ile birleştirilmesi beklenmeden karar verilmesi doğru olmamıştır....

          Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı-karşı davalı erkek tarafından, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava taraflar arasında boşanmayı gerektirebilecek nitelikte bir geçimsizliğin kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiş, karar 01.12.2009 tarihinde kesinleşmiştir. İlk davanın reddi nedeniyle, bu davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak taraflara bir kusur yüklenemez. Bu sebeple tanık anlatımlarında geçen fiziksel şiddet vakıası erkeğin reddedilen boşanma davasından önce olduğu anlaşılmakla bu vakıa davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenemez....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı kadının bağımsız tedbir nafakası davası ile yararına hükmolunan tedbir nafakasının boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar devam edeceğinin tabi bulunmasına göre aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine yöneliktir. Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı erkek tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava, taraflar arasındaki geçimsizliğin ispatlanamadığından bahisle reddedilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu