Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SAVUNMA Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; boşanma davasının kesinleştiği tarihten sonra herhangi bir eylem ileri sürülmediğini, anlaşmalı boşanmadan sonra boşanma sebebiyle tazminat istenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; manevi tazminat verilebilecek olguların sınırlı olduğu, bunların, kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar gibi suçlar olduğu bu hususların dosyada bulunmadığı, 6284 sayılı Yasa kapsamında tedbire hükmedilmesi için uygulamada mahkemelerce delil aranmadığı her türlü şiddet olasılığı gözetilerek çeşitli tedbirlere hükmedilmesinin haksız fiili kanıtlamadığı gibi olayda suç da teşkil etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

Mahkemece verilen ilk hükmün, Dairemizin temyiz denetimi sonrasında 24.01.2012 gün ve 11457/929 sayılı ilamla bozulması üzerine, anılan ilama uyularak gereken inceleme ve araştırmanın yapıldığı anlaşılmakla; Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu görevlilerince gerçekleştirilen incelemede elde edilen somut veri ve saptamalar, 2001 yılında boşanma gerçekleşmesine karşın, davalı ile boşandığı eşinin sürekli olarak aynı yerleşim yerinde kayıtlı olmaları, seçmen bilgi kayıtlarının aynı adrese ilişkin olması, telefon aboneliğinin kontrol memuru raporunda belirtilen adreste davacının boşandığı eşinin üzerine tesis edilmesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile boşandığı eşinin fiili olarak beraber yaşadıkları belirgindir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilerek, davanın reddi yerine, eksik inceleme, yanılgılı değerlendirme sonucunda, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

    Temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebeplere, özellikle tarafların Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi gereğince fiili ayrılık sebebiyle boşanmalarına karar verildiğine, bunun da kararda açıkça gösterildiğine, davalının boşanmaya ilişkin bir karşı davasının bulunmamasına, karşı davanın tazminat ve nafakaya münhasır olmasına göre, Hukuk Usul Muhakemeleri Kanununun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle de; ceza, idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da, idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yıl uygulanan miktarın o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı öngörülmüş olmakla, bu yolla hesaplanan 203.00 TL. idari para cezasının ve Harçlar...

      toplandığını, diğer eşyaları da ablasının evine taşıdığını, fiili ayrılığın hemen ardından ... 5....

        Dosyanın incelenmesinde; İlk derece mahkemesince “Tarafların karşılıklı iddialarını ispat edemedikleri, bu sebeple kusursuz oldukları, her ne kadar davalı kadının ortak konutu terk ettiği sabit ise de terk hukuki nedenine dayalı davanın bulunmadığı, fiili ayrılığın ise boşanma nedeni sayılamayacağı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, ilk derece mahkemesince davalı kadına kusur yüklenmediği halde mahkeme kararı yanlış yorumlanmak suretiyle ortak konutu terk etme vakıasının kadına kusur olarak yüklenmesi doğru olmamıştır. Fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi olmadığı gibi ortada terk hukuki sebebine dayalı açılmış bir dava da bulunmamaktadır. Bölge adliye mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen “Eve dönmek için eşine ağabeyi ile görüşmeme şartını öne sürmesi” de davalı kadın tarafından barışma girişimi sırasında söylenmiş olup bu vakıanın da kadına kusur olarak yüklenmesi hatalı olmuştur....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafakalar, vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise; kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ve nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davaların Türk Medeni Kanunun 166/son maddesine dayalı boşanma davası olduğu, ilk olarak tarafların karşılıklı açtıkları boşanma davalarının ispat edilememesi nedeniyle reddine karar verildiği, fiili ayrılık döneminde tarafların bir araya gelmedikleri, bu dönemde de tarafların kusurlu bir davranışının varlığının ispat edilemediği, boşanmaya sebep olan olaylarda...

            Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde 2009/654 esas sayılı dosya ile açılan boşanma davasının, kadının kusurlu bir davranışının kanıtlanmaması nedeniyle reddiyle ve Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda kusursuz eşe karşı boşanma davası açarak fiili ayrılığı başlatan ve boşanma sebebi yaratan davacı erkek tamamen kusurludur. Fiili ayrılık döneminde davalı kadının boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışı da kanıtlanamamıştır. Bu durumda tarafların eşit kusurlu kabulü ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddi tazminat (TMK m. 174/1) isteminin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir....

              Mahkemece davacı-davalı kadının sadakatsizlik fiili daha ağır bulunarak ağır kusurlu olduğu kabul edilip, her iki tarafın boşanma davasın da kabulüne karar verilmiş, Özel Dairece ise davalı-davacı erkeğin, ... adlı şahsın müşterek konutta olduğu gün eve gelerek kadını hayati tehlike geçirecek şekilde yaraladığı, bu nedenle eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle karar bozulmuş, yerel mahkemece verilen direnme kararı da sayın çoğunlukça bozulmuştur. Davalı-davacı erkeğin davacı-davalı kadını yaralaması fiili, erkeğin açtığı boşanma davasının sebebi olan sadakatsizlik fiilinin anlaşıldığı anda gerçekleşmiştir. Başka bir anlatımla aslında bu fiil boşanma sebebi değil, boşanma sebebi olarak gösterilen sadakatsizlik fiilinin sonucudur. Davalı-davacı erkeğin bu yaralama fiili ile ilgili olarak Edirne 2....

                TMK.nun166/son maddesine göre; "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir." Davacı erkeğin reddedilen boşanma davasından önceki olaylar sebebiyle artık kadına kusur yüklenemez. Davalı kadına fiili ayrılık süresi içerisinde atfedilebilecek yeni bir kusur da ispatlanmadığına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının bir kusuru bulunmamaktadır....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle *fiili ayrılığın başlı başına boşanma sebebi sayılamayacağına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 24.11.2008...

                  UYAP Entegrasyonu