Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davalarında, boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir. Tarafların kusur durumlarının Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanan davada, boşanma kararı verilmesi bakımından önemi olmadığı gibi ortak hayatın kurulamamasındaki neden de davanın kabulü bakımından sonuca etkili değildir. Tarafların kusur durumları boşanma davasının fer'ilerinin belirlenmesinde ve yargılama giderleri hususunda dikkate alınır. Eldeki davada tarafların kusur durumları belirlenirken, fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davasında belirlenen kusur durumlarının da dikkate alınması gerekir....
Bu sebeple, boşanma dosyası ile fiili ayrılığa esas alınan reddedilen 2003/1094 esas sayılı boşanma dosyasının incelenmesi gerekli görüldüğünden eklenerek birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE oybirliğiyle karar verildi.26.03.2014 (Çar.)...
Bu yüzden, taraflardan birinin evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) hukuki sebebiyle açtığı boşanma davasında, şayet çok uzun süreli fiili ayrılık kanıtlanıyorsa boşanmaya karar verilmelidir. Bu arada, TMK'nun 166/son maddesinde belirlenen üç yıllık fiili ayrılık süre şartı da göz ardı edilmeyerek, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü için, en az üç yıl ve daha uzun süreli ayrılıkları, “çok uzun süreli fiili ayrılık” olarak kabul etmek gerekir. Eldeki davada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı kadının evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK m.166/1) boşanma davası açtığı, davalının cevap dilekçesi sunmadığı, duruşmalara katılmadığı, mahkemece, fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi olamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, toplanan delilere göre tarafların altı yıldır fiilen ayrı yaşadıkları, davacı kadının ortak çocuklarla birlikte babasının evinde kaldığı, tartışmasızdır....
Davacı tarafından açılan dava, TMK 166/4 maddesi kapsamında ortak hayatın yeniden kurulamaması (fiili ayrılık) nedenine dayalı boşanma davası olup, davacı tarafın Mahkememizin 2013/329 esas 2014/172 karar sayılı dosyasından açtığı, davacının müşterek konuttan ayrılıp başka bir kadınla birlikte yaşadığından bahisle tam kusurlu olması nedeniyle boşanma davasının reddine karar verildiği ve kararın 23/06/2014 tarihinde kesinleştiği görülmüştür....
Gerçeklen bu fiili ve hukuki durum karşısında, boşanmayı sağlayan fiili ayrılıkta davalıya atfedilebilecek bir kusur bulunmamakta olup, fiili ayrılığı başlatarak bu sebeple boşanmayı sağlayan davacı kusurlu sayılmalıdır. Boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için de, tazminat talep eden tarafın boşanmada kusursuz ya da az kusurlu olması zorunludur (TMK.md.174). Boşanmayı sağlayan fiili ayrılıkta davacı kusurlu olduğuna göre, yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. b-Boşanma sebebiyle yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, bu yüzden yoksulluğa düşecek tarafın kusurunun daha ağır olmaması şarttır (TMK.md.175). Boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta davacı ağırlıklı olarak kusurlu olduğuna göre, Türk Medeni Kanunun 175. maddesi gereğince yoksulluk nafakasını da hak etmemiştir. Bu husus nazara alınmadan davacı yararına yoksulluk nafakası takdir edilmesi de usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/56 KARAR NO : 2022/105 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 13/07/2021 NUMARASI : 2021/188 ESAS - 2021/364 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA (FİİLİ AYRILIK NEDENİNE DAYALI BOŞANMA (ANLAŞMALIYA DÖNEN) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 2010 yılında evlendiklerini, bu evlilikten müşterek çocukları olmadığını, tarafların evliliğin başlangıcından itibaren aralarında yaşanan sorunların çekilmez bir hal aldığından 2014 yılında Trabzon Aile Mahkemesine 2014/268 esas sayılı dosyada boşanma davası açıldığını, açılan davada boşanmaya karar verildiğini ancak bu kararın Yargıtay'ca bozulduğunu, yeniden görülen davada boşanmanın reddedildiğini...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki "boşanma" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından, "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" sebebiyle ilgili verilen hüküm, lehine hükmedilen tazminatların miktarları, yoksulluk nafakası talebinin reddi ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı tarafından açılan ve birleştirilen boşanma davasında fiili ayrılık sebebi (TMK.m.166/son) yanında "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" (TMK.m.166/1) sebebine de dayanılmış olmakla birlikte, birleştirilen boşanma davası fiili ayrılık sebebiyle kabul edilmiş olup, bu durumda dayanılan ikinci sebeple ilgili olarak ayrıca, hüküm kurulmasına...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık boşanma hukuki sebebine dayalı olarak açılmıştır. Mahkemece, feragat nedeniyle verilen ret kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıllık fiili ayrılık süresinin geçtiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacının daha önce açtığı boşanma davası feragat sebebiyle reddedilmiş, feragat tarihinden sonra tarafların barıştığı, yaklaşık 87 gün birlikte yaşamaya devam ettikleri, sonrasında yeniden ayrıldıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda, önceki boşanma davasının feragatle sonuçlanmasından sonra ortak hayat yeniden kurulmuş olmakla, davada Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde aranan koşullar oluşmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından, kusur belirlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Boşanma davası, koca tarafından 27.06.2012 tarihinde açılmış, tarafların gösterdikleri delilleri toplamış, mahkemece Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan boşanma sebebinin gerçekleştiği kabul edilerek 30.12.2013 tarihinde tarafların boşanmalarına karar verilmiş, bu karar davalı tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce hüküm; "davacının karardan sonra 28.07.2014 tarihinde ölmüş olması sebebiyle boşanma davasının konusuz kaldığı" belirtilerek bu husus nazara alınmak suretiyle bir hüküm tesis edilmek üzere bozulmuştur....
İlk boşanma davasının reddine ilişkin kararın gerekçesinde "terk nedenine dayanılarak açılmış bir davanın bulunmadığı, fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi olmadığı, davanın kanıtlanmadığı" ifade edilmiştir. Bahsedilen davadan ve ret kararının kesinleşmesinden sonra geçen fiili ayrılık süresi zarfında davalı-karşı davacı erkeğe atfedilebilecek bir kusur gerçekleşmediğine göre, boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta davacı-karşı davalı kadın kusurludur. Boşanma yüzünden davalı-karşı davacı erkek mevcut ve beklenen menfaatlerini kaybettiğine göre, Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi şartları erkek lehine gerçekleşmiştir. Öyleyse davalı-karşı davacı erkek yararına uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamşıtır....