"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı erkek tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1/2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı olarak açıldığı ve dava, geçimsizliğin ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verildiği, ret kararının 10.10.2012 tarihinde kesinleştiği, işbu davanın erkek tarafından 12.10.2015 tarihinde açıldığı davalı kadının verdiği cevap dilekçesinde evi açık tutmasına rağmen davacının gelmediğini belirterek ortak hayatın kurulamadığını ifade ettiği ve fiili ayrılık döneminde de bir vakıaya dayanmadığı bu itibarla davalı tanığının dinlenmemesinde...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın 21.02.2011 tarihinde açmış olduğu boşanma davasından feragat etmiş ve bu tarihten önceki erkekten kaynaklanan kusurlu davranışları atfetmiştir. Fiili ayrılık döneminde erkekten kaynaklanan kusurlu bir davranışın varlığı kanıtlanamamıştır. O halde reddedilen ilk davayı açarak fiili ayrılığı başlatan ve boşanma nedeni yaratan davacı kadın boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda tam kusurludur. Kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşulları oluşmamıştır. Açıklanan nedenlerle davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....
Bu bakımdan davalının annesinin alımda kullanıldığı anlaşılan ortaklığın giderilmesi sebebiyle aldığı para ile davalının çektiği kredinin boşanma davasının açıldığı 4.6.2007 tarihinden sonraya tekabül eden ödemeleri toplamı davalı ...’ın kişisel malı,dolayısıyla artık değer belirlenirken düşülmesi gereken değer, kredinin boşanma davası açıldığı tarihe kadar ödenen kısmı ile varsa gelirlerle karşılanan kısmın katılma alacağı hesabında değerlendirilmesi gereken edinilmiş mal olmaktadır.Taşınmazın alım tarihindeki sürüm değerine göre davalının kişisel malı ve tarafların edinilmiş malı sayılması gereken oranın bulunması gerekmektedir....
Davacı tarafından daha önce açılan ve reddedilen boşanma davasında davacının eşine ve evine karşı sorumsuz davranışlar içerisinde olduğu, davalıya hakaret ve küfür içeren sözler sarfettiği bu sebeple kusurlu olduğu hükmen belirlenmiştir. Kocanın açtığı boşanma davaları bakımından verilen ret kararları, davalı (kadın)'ın kusurunun bulunmadığına kesin hüküm teşkil eder. Fiili ayrılık süresi içinde davalının kusuru ispatlanmamış, aksine kocanın bir başka kadınla yaşadığı da gerçekleşmiştir. O halde boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta davacı tam kusurludur. Davacının davalıya yönelik hakaret ve küfür içeren sözleri ve başka kadınla ilişkisi davalının kişilik haklarına saldırı oluşturur....
Dava ve karşı dava Türk Medeni Kanunu'nun 166/4. maddesinde düzenlenen fiili ayrılık sebebine dayalı olup, taraflardan davacı-davalı erkek tarafından Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı olarak açılan fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası "kadının boşanmayı gerektirebilecek nitelikte bir kusurunun kanıtlanamadığı" gerekçesiyle reddedilmiştir. Gerek ilk davada gerekse temyize konu eldeki davalarda toplanan delillerle tarafların boşanmaya sebep olacak başkaca kusurlu bir davranışı ispatlanamamış ise de; fiili ayrılığa esas ilk boşanma davasını açarak boşanma sebebi oluşturan davacı-davalı erkeğin evlilik birliğinin sarsılmasını gerektiren olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekir....
Bu kez davacı koca, eldeki bu davayı Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak "fiili ayrılık” nedeni ile açmıştır. Mahkeme, ilk davanın reddinden sonra tarafların 3 yıl süreyle bir araya gelmedikleri gerekçesi ile boşanma kararı vermiş ve davacı erkeği ağır kusurlu olarak kabul etmiştir. Retle sonuçlanan ve kesinleşen ilk boşanma davasında, tarafların boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışları kanıtlanamadığına göre, ilk davanın açıldığı tarihten önceki olaylar artık taraflara kusur olarak yüklenemeyecek ise de; fiili ayrılık döneminde davacı erkeğin başka bir kadınla yaşamaya başlayıp ondan çocuk sahibi olduğu ve böylece sadakatsiz davranışlar içerisine girdiği sabittir. Bu durumda, davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Gerçekleşen bu duruma göre davalı kadının maddi ve manevi (TMK m. 174/1-2) tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi, isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir....
Toplanan delillerden, davacı tarafından açılan boşanma davasının davacı kocanın tam kusurlu, davalı kadının ise kusuru ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedilip kesinleştiği anlaşılmakla davacının ilk boşanma davası açarak boşanma sebebi yaratıp fiili ayrılığa sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır. Bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmedikleri ve fiili ayrılık döneminde davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığı dikkate alınarak boşanmaya neden olan olaylarda davacı tam kusurlu olduğu sonucuna varılmıştır.(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/154 E., 2019/4468 K.)...
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda erkeğin TMK 172 ve 166/son maddelerine dayalı boşanma davalarının kabulü ile boşanmanın ferilerine, kadının nafaka davasının da kısmen kabulüne karar verilmiş, taraflarca istinaf yoluna başvurulması üzerine incelemeyi yapan bölge adliye mahkemesi tarafından erkeğin TMK 166/son maddesine dayalı boşanma davasının 3 yıllık fiili ayrılık süresi dolmadığından bahisle reddine karar verilmiş, kadının tedbir nafakası davasında ve boşanmanın fer'ilerine ilişkin istinaf taleplerinin ise kısmen kabulü ile bu hususlarda yeniden hüküm kurulmuştur. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; erkeğin ... 12. Aile mahkemesinde açtığı boşanma davasının reddine karar verildiği, bu kararı 28.2.2015 tarihinde kesinleştiği, davacı-davalı erkeğin TMK 166/son maddesine dayalı boşanma davasını ise 2.3.2018 tarihinde açtığı, 3 yıllık fiili ayrılık süresinin gerçekleştiği ve tarafların bu süre içerisinde ortak yaşamı kuramadıkları anlaşılmaktadır....
Fiili ayrılık nedenine dayalı bu boşanma davasında boşanma kararı için kusur araştırılması gerekmez. Kusur, boşanmanın eki olan nafaka ve tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde bir unsur olarak araştırılması gerekir. (Yargıtay 2HD. 2011/13318 E. 2012/10996 K.) Tarafların retle sonuçlanan önceki boşanma davasında, davacının beyanlarından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabul edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiye davanın reddine karar verilmiş, önceki davada herhangi bir kusur belirlemesi yapılmadığı anlaşılmıştır. Boşanmanın eki olan maddi ve manevi tazminatlar ise kusurlu olan taraftan istenebilir (TMK. md. 174/1- 2)....
DAVA Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2001 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, 2011 yılında kadın aleyhine boşanma davası açıldığını, davanın reddedildiğini ve 14.03.2014 tarihinde kesinleştiğini, tarafların bir araya gelmediğini, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile eylemli ayrılık hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....