Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Fiili ayrılık nedenine dayalı bu boşanma davasında boşanma kararı için kusur araştırılması gerekmez. Kusur, boşanmanın eki olan nafaka ve tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde bir unsur olarak araştırılması gerekir. (Yargıtay 2HD. 2011/13318 E. 2012/10996 K.) Tarafların retle sonuçlanan önceki boşanma davasında, davacının beyanlarından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabul edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiye davanın reddine karar verilmiş, önceki davada herhangi bir kusur belirlemesi yapılmadığı anlaşılmıştır. Boşanmanın eki olan maddi ve manevi tazminatlar ise kusurlu olan taraftan istenebilir (TMK. md. 174/1- 2)....

DAVA Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2001 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, 2011 yılında kadın aleyhine boşanma davası açıldığını, davanın reddedildiğini ve 14.03.2014 tarihinde kesinleştiğini, tarafların bir araya gelmediğini, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile eylemli ayrılık hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

    Bu durumda Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesi koşulları gerçekleştiğinden davacının açtığı boşanma davasının kabul edilmesinde usul, yasa ve dosya kapsamına aykırılık bulunmamıştır. Bu nedenle, boşanma davasının kabulü yönünden davalı kadının istinaf itirazları haklı bulunmadığından istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Her ne kadar davalı kadın istinaf itirazlarında, erkeğin evini terk ederek kusurlu olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de fiili ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulü için kusur şartı aranmadığı , eldeki davada da 3 yıllık fiili ayrılık süresinin dosya kapsamıyla gerçekleştiği dikkate alınarak boşanma davasının kabulüne karar verilmesinde delillerin takdirinde hata bulunmamıştır. Davalı kadının istinaf itirazları haklı bulunmadığından istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur....

    ayrılık sebebiyle boşanma kararı nedeniyle yapmış olduğu istinaf yerinde olmadığından istinaf dilekçesine cevap verilmiştir....

    ayrılık sebebiyle boşanma kararı nedeniyle yapmış olduğu istinaf yerinde olmadığından istinaf dilekçesine cevap verilmiştir....

    Aile Mahkemesi'nin 2021/831 Esas saylı dosyasının ise, davacı koca tarfından açılmış boşanma davası olduğu, açılma tarihinin 02/07/2021 saat:18:17 olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda her iki davanın boşanma davası olduğu, davalar arasında HMK 166/4 maddesi gereğince hukuki ve fiili irtibat bulunduğu anlaşılmakla birleştirme kararı verilerek ilk açılan Batman 2. Aile Mahkemesi'nin 2021/178 Esas sayılı dosyası üzerinden yargılamaya devam edilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, Anlaşılmakla, karar usul ve yasaya uygun bulunmakla davacının istinaf talebinin HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir....

    Tarafların ikinci boşanma davası sırasında bir araya geldiklerinden davacının fiili ayrılığa dayalı boşanma davasının reddi gerektiği, yine her ne kadar yerel mahkeme davacının 166/1 dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ise de, davacı tanığı olarak dinlenen ve davalının da kardeşi olan Davut Okay'ın beyanın yetersiz olduğu, olayın ne zaman olduğunun belli olmadığı, tarafların ikinci boşanma davası sırasında bir araya geldikleri, davacının önceki boşanma davasında kadını sadakatsizlikle itham ettiği anlaşıldığından bu tanık beyanı dikkate alınarak kadının bir başkası ile yaşadığı kabul edilemez. Davacının fiili ayrılığa dayalı davasının şartları oluşmadığından, 166/1 dayalı davasının ise ispat edilemediğinden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur....

    Dava, TMK’nun 166/4. maddesi gereğince fiili ayrılığa dayalı boşanma ve fer'ileri ve eşya alacağına ilişkindir. 1- Davacının eşya alacağı dışındaki istinaf itirazlarının incelenmesinde; Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davacı erkek tarafından, fiili ayrılık nedeni ile açılan davada dayanak olarak gösterilen, Darende Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin, 2017/168 E. no’su ile açtığı boşanma davasından feragat ettiği, ilk derece mahkemesi tarafından 2018/26 K. ve 22.01.2018 tarihli kararı ile davacının davasının feragat nedeni ile reddine karar verildiği, kararın da 04.04.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....

    Davacı- davalı erkek, mahkemece verilen boşanma kararı kesinleşmeden öldüğüne göre, evlilik birliği ölümle sona ermiştir. Karardan sonra, henüz kesinleşmeden meydana gelen ve niteliği gereği son karar üzerinde belirleyici ve değiştirici etkiye sahip olan bu vakıa dikkate alınarak bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekir. Bu sebeple, davalı kadının karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 16/09/2019 gün ve 2019/898 esas, 2019/8730 karar sayılı kısmen onama kısmen bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının, davacı- davalı erkeğin, davanın devamı sırasında ölümü sebebiyle boşanma davasının konusuz kaldığı gözetilerek bu hususta bir karar verilmek üzere bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....

      boşanma davalarını açarak boşanma sebebi yaratıp fiili ayrılığa neden oldukları, böylece tarafların eşit kusurlu olduklarına" karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı erkeğin, retle sonuçlanan boşanma davaları açıldıktan sonra davalı kadını yaralamak suretiyle fiziksel şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği anlaşılmaktadır....

        UYAP Entegrasyonu