Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

in, resmi nikahlı eşi olan katılan ... aleyhine, 10.05.2010 tarihli dilekçe ile evlilik birliğinin sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma davası açtığı ve aralarında resmi olarak verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadığı dönemde, katılanın, tanık ...'nin eşi olan ... ile görüşüp gezdiği ana ilişkin görüntülerini; ayrıca, katılanın, tanık...'nin eşi olan ..., annesi olan ... ve akrabası olan ... ile yaptığı telefon görüşmelerini gizlice kaydettirip, katılan aleyhine, 21.12.2010 tarihinde, zina hukuksal nedenine dayalı boşanma davası açarak, bu kayıtların dökümünü mahkemeye delil olarak sunmak suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını işlediği iddialarına konu olayda, Sanığın, tanık ... tarafından eşi olan ... aleyhine açılan ve Kadıköy 2....

    Davacı (koca)'nın Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve koca tarafından açılıp kadının kusursuz bulunması sebebiyle reddedilen ilk davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak davalı (kadın)'a bir kusur yüklenemez. Toplanan delillerden, fiili ayrılık döneminde davalı (kadın)'a kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığının anlaşılmasına göre, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma nedeni yaratan davacı (koca)'nın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, davalı (kadın)'ın ağır kusurlu kabul edilmesi doğru olmadığı gibi, maddi tazminat talebinin reddi de isabetsiz olmuştur....

      Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında boşanmaya sebep olan olaylarda "Davalı erkeğin bağımsız konut temin etmediği, annesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı, kadını hor gördüğü, toplumda küçük düşürdüğü, fiziksel şiddet uyguladığı, davacı kadının ise, fiili ayrılık sonrası ben artık gelmeyeceğim, istemiyorum gibi ifadeler kullandığı, fiili ayrılıktan sonra vefat eden erkeğin babasının cenazesine katılmadığı gibi telefon açıp taziyede bulunmadığı, gerçekleşen kusurlu davranışlara göre erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu" gerekçesiyle kadının boşanma davasının kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması...

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle *fiili ayrılık başlı başına boşanma sebebi olarak kabul edilemeyeceğine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.12.2007...

          DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı ile yaklaşık 34 sene önce evlendiklerini, Bu evlikten 1 kız 2 oğlan çocuğu olmak üzere 3 yetişkin çocuklarının bulunduğunu, Evlendikleri günden beri davalı ile aralarında fikri ve ruhi anlaşmazlıklar bulunması nedeniyle sık sık tartıştıklarını, Bu durumun daha çok davalının hatalı tutum ve davranışlarından kaynaklandığını, Davalı Rusya'ya çalışmaya gidiyorum diye evden ayrılıp gittiğini, 4 yıl geri hiç geri dönmediğini, Bu süre içinde kendisini ve müşterek çocuklarını hiç arayıp sormadığını, Bir ara parasız kaldığını kendisine para gönderilmesi halinde eve döneceğini söylediğini, Annesi kendisine para göndermesine rağmen yine gelmediğini, Davalı Rusya'dan sınır dışı edildiği için bir ara eve döndüğünü, Bir iki ay evde kaldıktan sonra bu defa Kazakistan'a gidiyorum...

          DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı ile yaklaşık 34 sene önce evlendiklerini, Bu evlikten 1 kız 2 oğlan çocuğu olmak üzere 3 yetişkin çocuklarının bulunduğunu, Evlendikleri günden beri davalı ile aralarında fikri ve ruhi anlaşmazlıklar bulunması nedeniyle sık sık tartıştıklarını, Bu durumun daha çok davalının hatalı tutum ve davranışlarından kaynaklandığını, Davalı Rusya'ya çalışmaya gidiyorum diye evden ayrılıp gittiğini, 4 yıl geri hiç geri dönmediğini, Bu süre içinde kendisini ve müşterek çocuklarını hiç arayıp sormadığını, Bir ara parasız kaldığını kendisine para gönderilmesi halinde eve döneceğini söylediğini, Annesi kendisine para göndermesine rağmen yine gelmediğini, Davalı Rusya'dan sınır dışı edildiği için bir ara eve döndüğünü, Bir iki ay evde kaldıktan sonra bu defa Kazakistan'a gidiyorum...

          Mahkemece 02.07.2017 tarihli son kararda davacı erkeğin fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma davasının kabulü ile kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş, davacı erkeğin temyizi üzerine mahkemece erkeğe yüklenen kusurlu davranışların kadının kişilik haklarını zedeler nitelikte olmadığından kadının manevi tazminat talebinin reddi gerektiğinden bahisle Dairemizce bozulmuş, temyize konu diğer yönlerden ise onanmıştır. Davalı kadın tarafından ise süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Dairemizce yapılan karar düzeltme incelemesi neticesinde; mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillerden; mahkemeninde kabulünde olduğu üzere erkeğin eşine hakaret ettiği sabit olup ceza davasında gıyapta hakaretin 3 kişiye ihtilat koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle beraat kararı verildiği anlaşılmaktadır. O halde davacı erkeğin mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışları davalı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek niteliktedir....

            AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 23/11/2021 NUMARASI : 2019/446 ESAS 2021/630 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların boşanmalarına, müşterek çocuklar için Karaman 1. Aile Mahkemesinin 2019/121 Esas sayılı dosyada tedbir nafakasına hükmedildiğinden davalı ve müşterek çocuklar lehine tedbir nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Tarafların fiili ayrılık tarihi ve tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı gözetildiğinde davalı kadının eşine fiziksel şiddet uyguladığı iddiası kanıtlanamamıştır. Kadının boşanmayı gerektirir başkaca bir kusuru da ispatlanamadığına göre, erkek tarafından açılan boşanma davasının reddi gerekirken, kabulü doğru değildir. Ancak, davalı- karşı davacı (kadın) tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle usulen kesinleşmiştir. Bu durumda erkeğin boşanma davasındaki boşanma talebinin konusu kalmamıştır....

              Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, her ne kadar bölge adliye mahkemesince; tarafların ayrı yaşamaya başladıktan sonra davacı tarafın tarafları barıştırmak üzere araya giren aracıya "Sen nasıl istersen öyle olsun" dediği de değerlendirilerek davacı tarafın önceki olayları affetmiş en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerektiği, tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, fiili ayrılık vakasının tek başına boşanma nedeni sayılamayacağı gerekçesiyle davalı kadına kusur yüklenemeyeceğine ve davanın reddine karar verilmişse de, erkeğin bu yöndeki beyanına dayalı olarak, kadına dair kusurların affedildiği yahut en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü doğru olmamış, davalı kadının birlikte yaşamaktan kaçınmak amacıyla evi terketmek suretiyle tam kusurlu olduğunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan sebeple davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir....

                UYAP Entegrasyonu