olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir....
Mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacı yararına yüksek yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiş olup, bu konu bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca, Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre; takdir edilen nafaka miktarının gelecek yıllarda artırılması konusunda oran olarak ÜFE oranı, artış tarihi olarak da kararın kesinleştiği tarih benimsenmektedir. Mahkemece, takdir edilen nafaka miktarının her yıl TEFE - TÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, diğer deyiş ile infazda tereddüt oluşturulmuştur. Anılan nedenlerle mahkemenin bu konudaki uygulaması da isabetli bulunmamıştır....
artırılması sırasında ''2 yıl 3 ay'' hapis cezası ibaresi çıkarılarak yerine ''1 yıl 15 ay'' hapis cezası ve aynı şekilde bu cezanın TCK'nin 87/3 maddesi gereğince (1/6) oranında artırılması sonucu ''2 yıl 7 ay 15 gün'' hapis cezası ibaresi çıkarılarak yerine ''1 yıl 19 ay 15 gün'' hapis cezası eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.03.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, artırılması talep olunan nafakaya on yıl önce hükmedilmediğini, davacı lehine ilk olarak 210,00 TL nafaka takdir edildiğini, 30.03.2012 tarihli ilamla nafakanın 400,00 TL'ye çıkarıldığını, diğer taraftan müvekkilinin boşanırken davacıya ev verdiğini, davacının bu evden kira geliri elde ettiğini, müvekkilinin, emekli olduğunu, yeniden evlendiğini, talep olunan nafakayı ödeyecek ekonomik gücünün bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, aylık 600,00 TL nafakanın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz etmiştir. Dava; yoksulluk nafakasının artırılması istemine ilişkindir. Kural olarak tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyeti gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir....
Türk Medeni Kanunu'nun 176/4. maddesi gereğince; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu bağlamda, iradın artırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. TMK. nun 327. maddesinin 1. fıkrası; "Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” hükmünü, 330. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi; “ Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.” hükmünü, 331. maddesi ise; “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” hükmünü içermektedir. Mahkemece;......
temyiz parasal sınırlarının (HMK m. 341, 362) Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298. maddesine göre her yıl tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmüştür....
Mahkemece verilen direnme kararında, “…davacının iş bu davayı açarken nişanlılık aşamasında olduğu hâlde … gerçekte evlilik yolunda ilerlediği bir süreçte yoksulluk nafakasının artırılması davası açmasının TMK’nın 2. maddesindeki dürüstlük kuralıyla bağdaşmayacağı kanaatine varıldığı…” gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de, davacının davayı açtığı tarihte nişanlı olup olmadığı araştırılmadan söz konusu bu karar verilmiştir. TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralı açıklandıktan sonra eldeki davaya bakıldığında, davacı kadının yoksulluk nafakasının artırılması davasını açtığı 29.07.2013 tarihinde nişanlı olduğunun anlaşılması hâlinde dürüst davrandığından söz edilemeyecektir. Bir başka anlatımla yoksulluk nafakasının artırılması davası ile artırdığı nafakayı dava açtıktan yaklaşık beş ay sonra yaptığı evlilik hazırlığında kullanacak olması hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralı çerçevesinde değerlendirilmelidir....
Sanıklara 5237 sayılı TCK'nin 86/1. maddesi uyarınca temel ceza olarak verilen 1 yıl 6 ay hapis cezasının TCK'nin 86/3-e maddesi uyarınca yarı oranında artırılması ile "1 yıl 15 ay hapis cezası" ile cezalandırılmaları yerine sanıklara "2 yıl 3 ay hapis cezası" verilmesi, yine TCK'nin 87/1-d maddesi gereğince verilen bu cezanın bir kat artırılması ile "2 yıl 30 ay hapis cezası" ile cezalandırılmaları yerine "4 yıl 6 ay hapis cezası" ile cezalandırılmalarına karar verilmesi, sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Anayasa Mahkemesi'nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas - 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı hükümler iptal edilmiş ise de, bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 24/12/2014 NUMARASI : 2014/246-2014/1204 Taraflar arasındaki 2942 sayılı Yasa uyarınca kamulaştırma bedelinin artırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, 2942 sayılı Yasa uyarınca kamulaştırma bedelinin artırılması istemine ilişindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 11/02/2014 NUMARASI : 2011/357-2014/94 Taraflar arasındaki imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın artırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın artırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir....