Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak böyle bir durumda borçlu, ihtarnamedeki kesinleşen borç miktarına takip tarihine kadar işletilen faiz miktarına ve faiz oranına itiraz edebilir. Somut olayda, İİK'nun 150/ı maddesine uygun şekilde asıl borçlu ve ipotek verenler adına çıkarılan hesap kat ihtarına itiraz edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, İİK'nun 150/ı maddesi gereğince hesap kat ihtarnamesindeki miktar kesinleşmekle borçlunun alacak miktarına yönelik iddialarını icra mahkemesinde ileri sürmesi mümkün olmayıp, ancak İİK'nun 149/a maddesi göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/1- 2. maddesine göre itfa ve imhal nedeniyle icranın geri bırakılmasını talep edebileceği gibi, takipte istenilen miktarın ihtarnameye uygun olmadığını ve itiraz edilmeksizin kesinleşen hesap kat ihtarnamesinin düzenlendiği tarihten, borçlunun temerrüde düştüğü tarihe kadar işleyen akdi faiz ile bu tarihten takip tarihine kadar işleyen temerrüt faiz miktarını, ayrıca işleyecek faiz oranını şikayet konusu yapabilir....

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçlu vekilinin de temyiz dilekçesinde belirttiği ve HGK'nun 20.09.2006 tarih, 12-594/534 sayılı kararında da vurgulandığı üzere mahkemece yapılacak iş; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmalıdır. Somut olayda; taraflara banka ismi sorulmadığı, borçlunun şikayet dilekçesinde Ziraat Bankası ve Vakıfbank faiz oranlarının istenerek hesap yapılmasını istediği, mahkemece tensip kararı ile Halkbank, Ziraat Bankası ve Vakıfbank faiz oranlarının dosya içerisine alındığı ve bu bankaların oranlara göre 1 yıllık zaman dilimi içinde değişen faiz oranı esas alınarak hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır....

    Maddesi uyarınca haksız şart olduğunu, sözleşmelerde yer alan haksız şartların kesin olarak hükümsüz olduğunu, davalı yanın haksız ve fahiş bir şekilde bonoya dayalı takipten aylık %15 faiz istediğini, davalının takipten önce yada sonra bonolar için kanun gereğince isteyeceği maksimum oranın reeskont faiz oranı olduğunu, davalının takip öncesinde ve takip sonrasında talep ettiği faiz tutarları ve faiz oranının fahiş olduğunu, bu nedenlerle icra takibinin ve ödeme emrinin iptaline, yargılama gideri ile ücreti vekaletin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    İlk derece Mahkemesi; takip talebinde ve ödeme emrinde faiz oranı ve faizin başlangıç tarihinin gösterildiği gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikayet dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek mahkeme gerekçesinin aksine ödeme emrinde faiz oranı ve başlangıç tarihinin gösterilmediğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....

    İİK'nun 17. maddesinin 1. fıkrası; "Şikayet icra mahkemesince kabul edilirse, şikayet olunan muamele ya bozulur, yahut düzeltilir." hükmünü içermektedir. Mahkemece, bilirkişiden rapor alınmak suretiyle takipte brüt olarak istenen alacak kalemlerinin, nete çevrilmesi ve hesaplanan net alacak kalemleri üzerinden faiz hesaplaması yapılarak buna göre icra emrinin düzeltilmesi gerekirken, yazılı şekilde takibin tümden iptaline karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde iadesine 30.01.2017 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir....

      Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçlu vekilinin, ... tarihli dilekçesinde itiraz ve diğer şikayet sebepleri yanında, takip dayanağı ilamın eda hükmü içermemesi ve faize faiz işletilmesi nedeniyle takibin iptali gerektiği yönünde talepte bulunduğu görülmektedir. Anılan şikayet nedenleri hakkında inceleme ve değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmesi doğru değildir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 13.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Şikayetçi alacaklı vekili, İcra Mahkemesi'ne başvurusunda, İİK'nun 361. maddesi uyarınca müvekkiline gönderilen muhtırada, müvekkilinin daha önce temerrüde düşürülmemesine rağmen faiz isteğini, ayrıca talep edilen miktarın yanlış hesaplandığını ileri sürerek muhtıranın iptalini istemiştir. Mahkemece, alacaklıya gönderilen muhtırada faiz istenmediği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi üzerine, karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          DAVA Şikayet eden vekili dava dilekçesinde; ... ... 3. İcra Müdürlüğü'nün 2006/15794 E. sayılı dosyasında bilirkişi tarafından dosya hesabı yapıldığını, faizin yasal oranlar üzerinden kademeli olarak hesaplanması gerekirken, bilirkişi raporunda takip tarihi 19.09.2001'den satış günü 15.05.2017 tarihine kadar %80 oranında 5717 gün için hesaplanan 187.845,16 TL faiz olmak üzere toplam 229.506,79 TL borcun bulunduğunun belirlendiğini, hesaplamanın kanuna aykırı olduğunu, yasa gereği her yıl için uygulanacak yasal faiz oranları üzerinden kademeli olarak hesaplanması ve bu hususun kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen gözetilmesi gerektiğini yeniden rapor alınması taleplerinin icra müdürlüğünce reddedildiğini belirterek faiz miktarının yeniden hesaplanarak satış günü itibarıyla dosya borcunun tespitine ve ihalede dosya borcunu aşan kısmın kendisine iadesine karar verilmesini talep etmiştir. II....

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Alacaklının takipten feragat etmesi nedeniyle şikayetin konusuz kaldığı, takibin dayanağı ilamın tapu iptal ve tescil davası olduğu, ilamın 21.01.2022 tarihinde kesinleştiği ancak icra takibine konu ilam vekalet ücretine karar tarihinden itibaren faiz işletildiği, şikayetin başlangıçta haklı olduğu gerekçesiyle şikayetin konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 525TL vekalet ücretinin şikayet edilenden alınarak şikayet edene verilmesine karar verildiği görülmüştür....

            Şikayet tarihinden önce takipten vazgeçmiş olması nedeniyle 2. takibin mükerrer olduğundan söz edilemez. ...İcra Müdürlüğünün 2015/486 Esas sayılı dosyasında ise, dosya borcunun ödenmesi nedeni ile 18.08.2015 tarihinde dosyanın infazen işlemden kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Şikayet tarihinden sonra dosyaya yapılan ödeme nedeni ile dosyanın infaz olması diğer şikayet nedenlerinin incelenmesine engel değildir. Bu durumda eldeki dosyanın mükerrer olduğundan söz edilemeyeceğinden, Mahkemece borçlunun diğer şikayet nedenleri yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir....

              UYAP Entegrasyonu