Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır. Değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kanuni gerektirici nedenler dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; Dava, tasarruf yetkisinin kısıtlanması (TMK 199) isteğine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 199. maddesine göre, ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hakim belirleyeceği mal varlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir. Bu düzenleme ile yasa, tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına iki halde gidilebile ceğini öngörmüştür. Bunlardan birincisi sınırlandırmayı ailenin ekonomik varlığının korunması gerekli kılmalı, ikincisi ise evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesinin bunu gerektirmesidir. Mahkemece verilen karara karşı davalı kocanın istinaf başvurusu yoktur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu ve araç kaydı iptali, tasarruf yetkisinin sınırlandırılması ... ile ... ve ... aralarındaki tapu ve araç kaydı iptali, tasarruf yetkisinin sınırlandırılması davasının açılmamış sayılmasına dair ... 6.Aile Mahkemesi'nden verilen 17.09.2012 gün ve 655/585 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, tarafların 1985 yılında evlendiklerini, davalı ...'in evlilik birliği içerisinde alınan 2008 ada 3 parsel üzerindeki 3 nolu bağımsız bölüm ile ... plakalı otomobil üzerindeki tasfiyeden kaynaklanan alacağını karşılıksız bırakmak maksadıyla muvazaalı olarak davalı ... tarafından yeğeni olan diğer davalı ...'e devredildiğini açıklayarak muvazaalı işlemin iptaliyle davalı ... adına tesciline, davalı ...'in taşınmaz ve araç üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ Dava, tedbir nafakası ile davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına ilişkin olup, hükümle tedbir nafakasının kısmen kabulüne, tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına ilişkin talebin reddine karar verilmiş, davacı ve davalı tarafça her iki yönden temyiz edilmiştir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 04.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
KARŞI OY YAZISI Aile konutunun maliki olmayan eş açısından, evliliğin, boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi ile malik eşin ölümü sebebiyle sona ermesinin hukuki sonuçları farklıdır. Çünkü, aile konutunun maliki olan eşin ölümü halinde, sağ kalan eşin miras hakları devam etmekte, ayrıca, Türk Medeni Kanunu'nun 240 ve 652. maddesinde aile konutuyla ilgili kendisine tanınan hakları bulunmaktadır.Taşınmazın aile konutu niteliği, sağ kalan eş açısından, taşınmazın maliki olan eşin ölümünden sonra da devam etmektedir. Yasanın amacı, sağ kalan eşin eski yaşantısını devam ettirmesini sağlamaktır. Dolayısıyla, Türk Medeni Kanunu'nun 194, 240 ve 652. maddelerindeki açık düzenlemelere göre, malik eşin ölümü nedeniyle evlilik birliğinin sona ermesi durumunda, sağ kalan eş açısından aile konutuna sağlanan korumanın, sona erdiğinden veya bu haklarla ilgili açılmış bir davanın konusuz kaldığından söz edilemez....
Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürebilir. Malik olmayan davacı erkek eş yargılama devam ederken 17.01.2021 tarihinde ölmüştür. Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin rızası gereken eşe sağladığı hak, şahsa bağlı olup, bu eşin ölümü halinde mirasçılarına intikali mümkün değildir. Aile konutuyla ilgili işleme rızası gereken eşin ölümüyle davanın esası konusuz kalır. Bu husus gözetilerek davanın esası hakkında “Karar verilmesine yer olmadığına” karar vermek ve dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumları dikkate alınarak yargılama giderleri ile vekalet ücretini tayin ve takdir etmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Türk Medeni Kanununun 194'ncü maddesi; aile konutu üzerine hak sahibi olan eşin, bu konutu diğer eşin açık rızası bulunmadıkça devredemeyeceğini, konutla ilgili kira sözleşmesini feshedemeyeceğini ve konut üzerindeki hakları sınırlayamayacağını hükme bağlamıştır. Şu halde aile konutuyla ilgili hak sahibinin, konutun kaybedilmesi sonucunu doğuran tasarruf işlemleri diğer eşin "açık rızasına" bağlıdır. Olayda aile konutuyla ilgili bir tasarruf işlemi bulunmamaktadır. Davalı alacaklılar tarafından, koca ve kızı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, bu takip sırasında ödeme emrinin kesinleşmesi üzerine borçlulardan kocaya ait "aile konutu" olarak kullanılan taşınmazın tapu kaydına "haciz" tatbik edildiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. İcra takibi, kambiyo senedine dayanmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava konusu uyuşmazlık, Medeni Kanunun 199.maddesinde ifadesini bulan tasarruf hakkının kısıtlanması ve tedbir nafakası niteliğinde bulunmaktadır. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 11.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları nedeniyle yapabileceği harcama kendi gelirlerinden düşülerek ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarları tespit edilmeli, daha sonra her bir eşin tespit edilen tasarruf miktarının birlikte gerçekleştirdikleri toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Bulunan bu oranlar, eşlerin çalışmaları karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle veya hizmet sebebiyle ya da emek harcamak suretiyle tasfiye konusu malvarlığına yaptıkları katkı oranını göstermektedir. Gerektiğinde katkı oranlarının tespitinde TMK’nin 4. maddesi ile TBK’nin 50. maddesinde düzenlenen hak ve nesafet ile hakkaniyet ilkelerinden de faydalanılmalıdır....
GEREKÇE : Davanın konusu tasarruf yetkisinin sınırlandırılması davası olduğu anlaşılmıştır. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....