Davalı-davacı erkek açmış olduğu boşanma davasında zina ( TMK m. 161) ve evlilik birliğinin sarsılması sebebi (TMK m. 166/1) ile boşanma talebinde bulunmuş, mahkemece davalı-davacı erkeğin zinaya dayalı boşanma davasının reddine, evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 11.02.2020 tarihli ve 2018/812 Esas, 2020/99 Karar sayılı kararı ile davanın eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkin olduğu, davacı erkek tarafından davalı kadın aleyhine boşanma davası açıldığı, boşanma davasının reddedildiği ve ret kararının 09.09.2015 tarihinde kesinleştiği, tarafların bu tarihten sonra bir araya gelmediği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası şartlarının gerçekleştiği, bu hususun tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, işbu boşanma davasına dayanak olan boşanma davasını açan erkeğin, fiili ayrılığa sebebiyet verdiği ve tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı olarak boşanmalarına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakası, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında kadın yararına yoksulluk nafakası şartları oluşmadığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davacı-b.davalı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; ilgili TMK hükümlerinin somut olayda hukuka uygun olarak uygulanmaması nedeniyle hukuka aykırı olarak karar verildiğini, somut vakada yerel mahkemenin TMK 161'e aykırı olarak karar verdiğini, TMK 161/2 uyarınca zamanaşımının dolduğunu, karşı tarafın zinaya dayalı dava açma hakkının zamanaşımına uğradığını, TMK 161/3 uyarınca karşı tarafın iradesinin müvekkili affetme yönünde olduğunu, zinadan dolayı boşanmaya hakkı olan eşin boşanma sebebini affetmesi halinde dava hakkının yok olduğunu, bu sebeple karşı tarafın eğer müvekkili affetmek isitemiyorsa dava yoluna başvurması gerektiğini, fakat karşı tarafın dava yoluna başvurmayıp, evliliği devam ettirmek istemiş olmasının karşı tarafın zinaya dayalı dava açma hakkının bulunmadığını, somut vakada yerel mahkemenin TMK 162'e aykırı olarak karar verdiğini, TMK 162/2 uyarınca zamanaşımının...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından boşanma sebebi, çocuk lehine takdir edilen nafaka ve tazminatların miktarları ile reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın, zina (TMK m.161) ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m. 161/1) sebeplerine dayanarak boşanmalarına karar verilmesini istemiştir. Davalı erkeğin bir başka kadınla yaşadığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Zina eylemi sabit olmuştur. Davacı, davalının zinası nedeniyle hem özel hem de genel sebebe dayanarak boşanma talep edebilir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı dava kabul edilmiş, zina nedenine dayalı boşanma konusunda ise bir karar verilmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK m. 169)....
Kadına Verilen Tedbir ve Yoksulluk nafakası yönünden, Davalı vekili tarafından tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden kararın istinaf edildiği anlaşılmakla, Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı erkek evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK.186/son). Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2019/2- 107 Esas 2022/318 sayılı Kararı ile"..... Tarafların gelirinin bulunması TMK’nın 169. maddesine dayalı tedbir nafakası hükmedilmesine engel değildir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın, zina (TMK m. 161) mahkeme aksi kanaatte olursa evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş, mahkemece davanın TMK 166/1. maddesi uyarınca kabulüyle tarafların boşanmalarına karar vermiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; davalı erkeğin evlilik devam ederken, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, ayrı ayrı zamanlarda ... isimli kadınlarla otellerde kaldığı, dosya arasına alınan telefon konuşma kayıtlarında da birden fazla kadınla mutad sayıdan fazla konuşma kayıtlarının bulunduğu ayrıca sosyal medya hesabından da erkeğin başka kadınlarla duygusal içerikli yazışmalar yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı kadının zinaya dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Aile Mahkemesinde boşanma davası açtığını, davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğini, bu davada ilk davanın açılmasından önceki olaylara dayanılamayacağını, ilk davanın karara çıkmasından sonra da yeni bir olay gerçekleşmediğinden müvekkilinin tam kusursuz olduğunu, davacının hiçbir zaman çocuklarıyla maddi ve manevi yönden ilgilenmediğini, bu nedenlerle boşanma davasının kabulüyle, müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 750,00'şer TL nafakaya, müvekkili için 100.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. DELİLLER: Taraflara ait nüfus kayıt örneği, tanık beyanları, yaptırılan zabıta araştırmaları, bilirkişi raporları ile dava dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...Dava, fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma davasıdır. TMK 166/son maddesi uyarınca eylemli ayrılık sebebine dayalı davanın incelenmesinde; davacı tarafından daha önce açılan boşanma davası Denizli 2....
Aile Mahkemesi TARİHİ : 23/12/2014 NUMARASI : 2014/198-2014/646 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, kendi davasının reddi ve vekalet ücreti yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise, kendi davasının reddi ve müşterek çocuk yararına tedbir nafakası hükmedilmemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-karşı davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesinde; a-Davacı-karşı davalı erkeğin davası, terk hukuki sebebine dayalı (TMK m. 164) boşanma davasıdır. Davalı-davacı kadına ihtar kararı usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, kadın ihtara cevap vermemiş, ortak konuta dönmemekte haklı olduğunu ispat edememiştir. Terk sebebi ile boşanma davasının reddedilebilmesi için ortak konuta dönmemekte haklılığın kanıtlanması gerekir....
Bu durumda zina hukuki sebebine dayalı ( TMK m.161) boşanma talebinin reddine karar verilmesi ve davacının terditli talebi olan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı ( TMK m.166/1-2) boşanma talebi yönünden toplanılan delilerinin değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir” şeklindeki gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekirken ilk inceleme sırasında bu husus gözden kaçırıldığından “zina ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi” şeklindeki gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi doğru olmamıştır....