Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir. Somut olayda, dava dilekçesinin içeriği ve sonuç kısmı bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davacının kesinleşen ve retle sonuçlanan davadan sonra, davalı kadınla tekrar ortak yaşamın kurulmadığı, uzun zamandan beri de tarafların ayrı yaşadıkları vakıasına dayanılmıştır. Bu durumda, davacı eylemli ayrılık hukuki sebebine (TMK m. 166/son) dayalı boşanma davası açmıştır. Davada bu kapsamda inceleme yapılması ve delillerin bu yönde değerlendirilip bir karar verilmesi gerekirken, hatalı hukuki nitelendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece davacı erkek tarafından açılan eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma davasının ( TMK m. 166/son) yapılan yargılaması sonunda, davanın reddine karar verilmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2008/216 Esas 2008/903 Karar sayılı ilamı ile boşanma davasının reddine karar verildiği, davacı - karşı davalı erkeğin bu kez fiili ayrılık nedeni ile boşanma davası açtığı, davalı tanıklarının anlatımlarından davacı - karşı davalı erkeğin iş sebebi ile müşterek haneden ayrıldığının ve geri dönmediğinin sabit olduğu, davalı - karşı davacı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda herhangi bir kusurlu davranışı bulunmazken davacı - karşı davalı erkeğin evine geri dönmeyerek ve eski eşi ile yaşamaya başlayarak sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği ve evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olduğundan bahisle her iki davanın kabulü ile tarafların TMK 166/1 ve 166/son maddeleri uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuk Ece'nin yargılama safhasında ergin olması karşısında velayet hususunda karar verilmesine yer olmadığına, çocuk yararına dava tarihinden ergin olduğu 21/06/2017 tarihine kadar aylık 400 TL tedbir nafakasının davacı - karşı davalıdan alınarak davalı - karşı davacı...
DAVA Davacı-karşı davalı erkek vekili dava, cevaba cevap (karşı davada cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 1993 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, erkek tarafından kadın aleyhine 2014 yılında boşanma davası açıldığını, reddedildiğini, bu kararın 25.06.2015 tarihinde kesinleştiğini, tarafların bir araya gelmediğini, karşı davada dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile tarafların eylemli ayrılık hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
Aile Mahkemesi, 2016/1099-1342 E-K) 02.02.2017 tarihinde kesinleşen dava öncesindeki varsa davalı kadına atfı kabil kusurları davacının affettiği, en azından hoşgörüyle karşıladığı; belirtilen dava sonrasında tarafların ayrı yaşadığı dönemde davalı kadına yüklenebilecek bir kusuru da davacının ispat edemediği; davalı kadının fiili ayrılık döneminde bir araya geldiklerini itibar edilebilir bir delille ispatlayamadığı; davacının feragati dolayısıyla red ile sonuçlanan boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratan ve fiili ayrılık süresinde başka bir kadın ile birlikte yaşadığı tanık beyanları ile sabit olan davacı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu ve davalı kadına ayrılık öncesinde ve ayrılık sürecinde yüklenilebilecek bir kusurun davacı erkek ispat edilemediği; ilk davada verilen ret kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren tarafların evlilik birliğini devam ettirmek üzere en az üç yıl süreyle bir araya gelmediklerinin kanıtlanmasının yeterli olduğu; bu durumda...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından nafaka ve tazminat miktarları yönünden, davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Toplanan delillerden; Davacı kadın tarafından 09.09.2013 tarihinde ayrılık davası (TMK. md. 170/2), 06.11.2013 tarihinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK. md. 166) sebebine dayanan boşanma davası açılmış, davalar birleştirilerek görülmüştür. Davacı kadın vekili 14.10.2014 tarihinde "...birleştirilen ayrılık talebimizden vazgeçiyoruz..." şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere bu beyan birleştirilen ayrılık davasından feragat niteliğindedir....
Bu durumda, ilk davayı açarak taraflar arasında fiili ayrılığa neden olan kadın ile fiili ayrılık dönemi etrafa borçlanarak ve alacaklılarının kadını rahatsız etmelerine neden olan erkek eşit kusurludur. Belirlenen kusur durumuna göre bölge adliye mahkemesince kadının da davasının kabulü gerekirken, reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı ise de erkeğin boşanma davası istinafın kapsamı dışında bırakılmak suretiyle kesinleştiğinden, kadının boşanma talebinin konusuz hale gelmesi nedeni ile kadının davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi sonucu itibariyle doğrudur. Ancak davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderleri ile vekalet ücreti konusunda karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir (HMK m.311/1). 3-Davalı-davacı kadının çalışmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 04/07/2019 NUMARASI : 2018/441 ESAS 2019/429 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma)|Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Davacı karşı davalı tarafından davalı karşı dosya davacısı aleyhine 4721 sayılı TMK'nin 166/4 maddesi uyarınca eylemli ayrılık sebebiyle açılan boşanma davasının KABULÜNE, Davalı karşı dosya davacısı tarafından davacı karşı dosya davalısı aleyhine 4721 sayılı 166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle açılan boşanma davasının KABULÜNE, Davalı karşı dosya davacısı tarafından davacı karşı dosya davalısı aleyhine 4721 sayılı TMK'nın 166/4 maddesi uyarınca eylemli ayrılık sebebiyle nedeniyle açılan boşanma davasının KABULÜNE, Tarafların 4721 sayılı TMK'nin 166/4 maddesi uyarınca eylemli ayrılık sebebiyle BOŞANMALARINA, Tarafların 4721 sayılı TMK'nin 166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle BOŞANMALARINA, Davalı karşı dosya davacısı kadının tedbir nafakası isteminin kısmen kabulü ile, dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihine kadar geçerli olmak ve tahsilde tekerrür olmamak üzere...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 11.02.2020 tarihli ve 2018/812 Esas, 2020/99 Karar sayılı kararı ile davanın eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkin olduğu, davacı erkek tarafından davalı kadın aleyhine boşanma davası açıldığı, boşanma davasının reddedildiği ve ret kararının 09.09.2015 tarihinde kesinleştiği, tarafların bu tarihten sonra bir araya gelmediği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası şartlarının gerçekleştiği, bu hususun tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, işbu boşanma davasına dayanak olan boşanma davasını açan erkeğin, fiili ayrılığa sebebiyet verdiği ve tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı olarak boşanmalarına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakası, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında kadın yararına yoksulluk nafakası şartları oluşmadığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine...