Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dayanak dava dosyasında kadının davaya cevabının süresinde olmadığı yine söz konusu dosya ile birleştirilen nafaka istemli davada da şiddet vakıasına dayanmadığı da anlaşılmaktadır. Bu halde, boşanmaya neden olan olaylarda; eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davasına dayanak davayı açan ve boşanma sebebi yaratan ve reddedilen ilk davanın gerekçesinde belirtilen ve kesinleşen kusurları bulunan koca tamamen kusurlu ise de; kocanın kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eden kanıtlanmış bir kusuru bulunmamaktadır....

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Ayrılık-Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm ayrılık davası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. İncelenmesine gerek görülen ...4. Aile Mahkemesinin 2007/572 esas sayılı boşanma davasına ilişkin dosyanın eklenerek birlikte gönderilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 11.06.2009 (Prş.)...

    karşılandığı kanaatine varılarak boşanma davasının reddedildiği,'' ifadelerine yer verildiği, bu kararın Yargıtay onamasıyla kesinleştiği, fiili ayrılık döneminde gerçekleşen kusurlu davranışların da eylemli ayrılık sebebiyle açılan boşanma davalarında tarafların kusur durumları belirlenirken dikkate alınacağı, işbu davanın davacısı kocanın nüfus kaydına bakıldığında fiili ayrılık dönemi 3 yıl geçtikten sonra 03/04/2019 ve 28/01/2021 doğum tarihli iki çocuğunun olduğu anlaşılmıştır....

    Şu durumda sonuç olarak belirtilmelidir ki, boşanma tarihi itibarıyla gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır....

      Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasa'nın 56. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvuru, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir. 5510 sayılı Kanun'un 56'ncı maddesinin ikinci fıkrasında, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir....

        Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibariyle gerçek boşanma iradelerine sahip olan ( evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan eşlerin , maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır....

          Davalı,ilgili mehir senedi incelendiğinde ....000 gr. altının ödenmesinin boşanma ya da ayrılık şartının gerçekleşmesine bağlı olduğunun açık olduğunu,davacı ile halen evli olduklarını,haklarında verilen bir ayrılık kararı bulunmadığını,söz konusu talebin boşanma kararının kesinleşmesi sonrasında talep edilebileceğini,nitekim kendisinin bağıştan rücu hakkını kullanacağını,bu hakkın da boşanma kararının kesinleşmesi ile doğacağını savunarak,davanın reddini istemiştir. Mahkemece; mehir senedine dayalı olarak açılan davanın edinilmiş malların tasfiyesi kapsamında olmaması nedeniyle boşanma davasının sonuçlanmasının gerekmediği,davalının imza itirazı da bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın kabulü ile ... .... İcra Müdürlüğü’nün 2012/6317 E. sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline,asıl alacağın %...’si olan ....600,00 TL inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı kadın tarafından, kabul edilen boşanma ve reddedilen ayrılık davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı- davalı erkeğin boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı erkek tamamen kusurlu olup, davalı-davacı kadının kusurlu bir davranışı kanıtlanmamıştır. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır....

              Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fili ayrılık sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için, daha önce boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış olan boşanma davasının reddine karar verilmiş ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmiş ve bu süre içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olması gerekir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir....

              Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvuru, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 56. maddesinin ikinci fıkrası, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir....

                UYAP Entegrasyonu