Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K A R A R Dava; Kurum'ca 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca, 26.10.2008-19.10.2012 tarihleri arası iptal edilen 21.188.05 TL ölüm aylığının, yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdatı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalının ölüm aylığı almakta iken 11.7.2001 tarihinde boşanıp 27.06.2012 tarihinde tekrar evlendiği eşi .... ile fiilen yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile davalının ölüm aylığının 26.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere kesildiği, davacı adına 26.10.2008- 19.10.2012 tarihleri arası 21.188.05 TL yersiz ödeme borcu tahakkuk ettirildiği, davalı ...'ın boşanmasından sonra 2002 yılında ....'ın, .... adlı bir bayanla evlenip bu kişi ile de 13.09.2011 tarihinde boşandığı, ....'ın boşanma davasında eski eşi ....'nin, ....'...

    DAVA ... erkek vekili dava ile cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde; taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasının reddine ilişkin kararın 19.01.2018 tarihinde kesinleştiğini, tarafların yeniden bir araya gelmediğini, kadının iddilarını kabul etmediklerini, karşı davada hukuki yarar bulunmadığını beyanla, fiili ayrılık sebebi ile tarafların boşanmalarına, kadının taleplerinin ve karşı davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

      GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davası olup, anılan madde gereğince boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden: davacı erkek tarafından Akhisar Aile Mahkemesinde açılan 2014/601 E.sayılı boşanma davasının 2015/51 K.numarası ile 03/02/2015 tarihinde reddedilip, kararın 26/05/2015 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleşmesinden itibaren 3 yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır....

      GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davası olup, anılan madde gereğince boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden: davacı erkek tarafından Akhisar Aile Mahkemesinde açılan 2014/601 E.sayılı boşanma davasının 2015/51 K.numarası ile 03/02/2015 tarihinde reddedilip, kararın 26/05/2015 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleşmesinden itibaren 3 yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır....

      Şu durumda sonuç olarak belirtilmelidir ki, boşanma tarihi itibarıyla gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır....

        DAVA Davacı erkek vekili dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı eş arasında açılmış önceki boşanma davasının reddine karar verildiğini, reddedilen boşanma davasından sonra bir araya gelemediklerini, karşılıklı hakaret mesajlarının reddedilen davadan sonra olduğu halde o davada davalı kadın lehine değerlendirildiğini, tarafların yedi yıldır ayrı olduklarını, boşanmada davalının kusurlu olduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince eylemli ayrılık sebebiyle boşanmaya karar verilmesini ve müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. II....

          Fiili ayrılık vakıası tek başına boşanma nedeni sayılamayacağı gibi, terk hukuki sebebine dayalı olarak açılmış bir dava da bulunmamaktadır. Davalı erkeğin duruşmada dinlenen tanığının beyanları esas alınarak davacı kadına kusur yüklenmesi de mümkün değildir. Bu durumda tarafların, dosya kapsamına göre birliğin sarsılmasına neden olacak herhangi bir kusurları bulunmamakta olup her ne kadar davanın reddi gerekirken boşanmaya karar verilmesi doğru değil ise de, boşanma hükmü temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden bu husus bozma sebebi yapılmamış sadece yanlışlığa değilmekle yetinilmiştir. 2-Davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; a)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. b)Yukarıda 1. bentte belirtildiği üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda iki tarafın da kusuru bulunmamaktadır....

            Somut olayda ; davacı kadının ayrılık kararı ile birlikte davalı erkeğin kişilik haklarına saldırılarına yönelik davranışları sebebiyle manevi tazminat da talep ettiği, boşanma davasının eki niteliğinde TMK'nın174/2 maddesi uyarınca harca tabi olmadan manevi tazminat talep etme imkanı var iken, sadece ayrılık kararı verilmesi talep edildiğinde istenilen manevi tazminatın ayrılık davasının eki niteliğinde olmadığı, ilk derece mahkemesince davacı kadına ayrılık davasının eki niteliğinde olmayan manevi tazminat talebine ilişkin HK.30- 32.maddeleri uyarınca eksik nisbi harcı yatırması için süre verilmesi ve harcın yatırılması durumunda görev hususu da değerlendirilerek buna göre bir karar verilmesi gerekirken, kadının manevi tazminat talebi hakkında kısmen kabul yönünde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür....

            Somut olayda ; davacı kadının ayrılık kararı ile birlikte davalı erkeğin kişilik haklarına saldırılarına yönelik davranışları sebebiyle manevi tazminat da talep ettiği, boşanma davasının eki niteliğinde TMK'nın174/2 maddesi uyarınca harca tabi olmadan manevi tazminat talep etme imkanı var iken, sadece ayrılık kararı verilmesi talep edildiğinde istenilen manevi tazminatın ayrılık davasının eki niteliğinde olmadığı, ilk derece mahkemesince davacı kadına ayrılık davasının eki niteliğinde olmayan manevi tazminat talebine ilişkin HK.30- 32.maddeleri uyarınca eksik nisbi harcı yatırması için süre verilmesi ve harcın yatırılması durumunda görev hususu da değerlendirilerek buna göre bir karar verilmesi gerekirken, kadının manevi tazminat talebi hakkında kısmen kabul yönünde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür....

            Bu nedenle tarafların davalı-davacı kadının ziynet alacağı davasında hükmedilen ve reddedilen tedbir nafakalarına yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacı-davalı erkeğin reddedilen boşanma davasına yönelik temyiz itirazının incelenmesine gelince; Davacı- davalı erkek tarafından 7.10.2016 tarihinde TMK 172 maddesi uyarınca ayrılık kararı sonrasında ortak hayatın kurulamadığından bahisle boşanma davası açılmış, 2.3.2018 tarihinde ise TMK 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık sebebine dayanarak boşanma isteminde bulunulmuş, bu dava ile birleştirilmesine karar verilmiş, davalı-davacı kadın tarafından ise birleşen tedbir nafakası davası açılmıştır....

              UYAP Entegrasyonu