"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Ayrılık Taraflar arasındaki boşanma ve karşı ayrılık davasının yapılan muhakemesi sırasında Türk Medeni Kanununun169. maddesi gereğince verilen tedbiren velayet ve tedbiren kişisel ilişki kararına itiraz üzerine verilen “itirazın reddine” mütedair 29.04.2013 tarihli ara kararının temyizen incelenmesi aleyhine tedbir istenen davalı-davacı koca tarafından istenilmekle, tedbire ilişkin evrak incelendi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından; kusur belirlemesi ve maddi tazminat yönünden, davalı kadın tarafından ise; 166/son hukuki sebebine dayanan boşanma davası ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) ve fiili ayrılık (TMK m. 166/son) hukuki sebebine dayanarak boşanma davası açılmış ve mahkemece fiili ayrılık şartları gerçekleşmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 56. maddesinin ikinci fıkrası, daha önceki ... kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir....
ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 18/05/2021 NUMARASI : 2020/213 ESAS 2021/246 KARAR DAVA KONUSU : Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; daha önce evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle Burdur Aile Mahkemesinin 2015/131 E. Sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını, ancak davanın reddedildiğini, bu kararın 20/06/2017 tarihinde kesinleştiğini, red kararının kesinleştiği tarihten itibaren tarafların bir araya gelmediklerini, bu sebeple fiili ayrılık nedeni ile boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 56'ncı maddesinin ikinci fıkrası, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Ayrılık - Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmişse de, davacı kadın 1.2.2012 tarihli dilekçe ile duruşma isteğinden vazgeçtiğini bildirdiğinden duruşma isteğinin reddine, evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-karşı davacı erkeğin birleşen eylemli ayrılık sebebine (TMK m. 166/son) dayalı boşanma davasının da kabulüne karar verildiği halde, hükümde davalı-karşı davacı erkek lehine vekalet ücretinin erkekten alınıp, erkeğe verilmesine dair hüküm tesis edilerek yasaya aykırı hüküm tesis edilmiştir. Ne var ki, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HMK m. 438/7). SONUÇ: Temyiz edilen hükmün gerekçeli kararın hüküm bölümünün B fıkrasının 6. bendinde yer alan "davalı ...'den" sözcüklerinin hükümden çıkarılmasına, yerine "davalı ...'...
A.H.( Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Fiili ayrılık başlı başına boşanma nedeni yapılamaz. * Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır....
Aile Mahkemesi'nin 2012/567 E. 2012/1103 K. sayılı dosyası ile boşanma davası görüldüğü, davacının kusuru nedeni ile davanın reddine karar verildiği, kararın 22/02/2014 tarihinde kesinleştiği, dinlenen davacı tanıklarının yeminli beyanlarından tarafların uzun yıllardır ayrı yaşadığı, davacının Tonya isimli bir bayanla birlikte yaşadığı ve bu bayandan üç çocuğunun olduğu, tarafların Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesi boşanma davasından sonra tekrar bir araya gelmedikleri, boşanma davasının reddine ilişkin kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıllık yasal sürenin dolduğu, bu süre zarfında evlilik birliğinin tekrar kurulamadığı anlaşılmakla, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. B....
Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan 2009/86 Esas numaralı başvuru, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 56. maddesinin ikinci fıkrası, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir....