Aile Mahkemesi TARİHİ : 27/12/2013 ESAS-KARAR NO : 2009/938-2013/1095 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacının, boşanmadan sonraki boşanma sebebiyle maddi tazminat (TMK m. 174/1) ve yoksulluk nafakası (TMK m. 175) isteği, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava niteliğinde olup, davalının cevap süresinden sonra ileri sürdüğü zamanaşımı def'ine davacının karşı koymamış bulunmasına göre, bu taleplerin zamanaşımı sebebiyle reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yersizdir. 2-Diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Davacı, dava dilekçesinde kendisine ait takıların boşanmadan sonra davalıda kaldığını, davalının ziynetlerini...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından tümü yönünden; davacı erkek tarafından ise katılma yoluyla kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ile velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda, davalı kadın tam kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden "Davalı kadının evlenmeden önce başka bir erkekle ilişkisinin olduğu, bu durumu davacıya söylemediği” vakıasının, evlilik öncesine ait olduğu ve bunun ancak evliliğin iptali davasına konu olabileceği, evlilik öncesi olayların boşanma davasına konu edilemeyeceği gibi davalı kadına kusur olarak da yüklenemeyeceği, yine mahkemece davalı kadına kusur olarak yüklenilen “cinsel şiddet uyguladığı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil, Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194/1). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş, konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla ileri sürebilir. Davacı ile aile konutunu satış yoluyla devreden eşi Murat'ın evliliği, yargılama devam ederken 30.10.2014 tarihinde boşanma ile sona ermiştir. Evlilik boşanma ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olma niteliğini kaybetmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalı ... ile evlenmesi nedeniyle maliki olduğu ( ... ili ... ilçesinde kain ) 1 sayılı parseldeki 4 no’lu ve ( ... ili ... ilçesinde kain ) 967 sayılı parseldeki 2 no’lu bağımsız bölümlerinin 1/2’şer paylarını davalıya devrettiğini, devir sonrası davalının müşterek haneyi terk ettiğini ve boşanmaya karar verdiğini, davalının kötüniyetli olup, içinde bulunduğu yalnızlıktan yararlanarak kendisini dolandırdığını, davalıya yaptığı satışın bedel karşılığı olmadığını, evliliğin süreceği düşüncesi ile yapıldığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir....
KARŞI OY Davalı kocanın hastalığı sebebiyle 7-8 yıldır davacı ile davalı arasında cinsel ilişki kurulamaması yüzünden davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) isteminde bulunulmuştur. Yerel mahkeme davalı kocanın şeker hastalığı sebebiyle erektil işlev bozukluğunun var olduğunu kabul etmekle beraber evliliğin iyi ve kötü günde birlikte olmayı gerektirdiğinden “evlenmeden sonra” oluşan bu hastalığın boşanma sebebi sayılamayacağı gerekçesiyle davanın “reddine” karar vermiştir. Değerli çoğunluk davacı kadın tarafından temyiz edilen hükmün “onanmasına” karar vermiştir. Devletler, hukuk politikasında boşanma sebeplerini belirlerken dayanacağı ilkeleri kendi toplumunun özelliklerini temel alarak saptamaktadır. Türk Boşanma Hukukuna yön veren “temel ilkeler” beş grupta toplanmaktadır: "İrade ilkesi", "kusur ilkesi" "evlilik birliğinin sarsılması ilkesi", (EGGER, s. 145-148, ...-Aile, s. 183-186.)...
Davalılar, miras bırakanın evlilik anında yaşlı ve akıl hastası bir kişi olduğunu, davacının bu durumdan yararlanmak amacıyla evlendiğini, evliliğin iptali davası açtıklarını, Aile Mahkemesince evliliğin iptaline karar verildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, miras bırakanın evli iken vefat ettiğini, TMK'nun 156.maddesi uyarınca, davalının mirasçılık sıfatının devam ettiği kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir....
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davalı-davacı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....
Dosya arasına giren bilgi ve belgelere göre, davacı ile davalının geleneklere uygun olarak nişan ve düğün merasimi ile gerçekleştirdiği evliliğin 9 yıl sürdüğü, evlilik birliği devam ederken ....doğduğu, boşanma davası sürecinde 4-5 ay ayrı yaşadıkları, boşandıktan sonra da bir araya gelmedikleri anlaşılmaktadır. Davacı, nesebin reddi davasında çocuğun kendisinden olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiş bu beyanını tekrarlamıştır. Dosyada davacının nesebin reddi davasından önce çocuğun başka birinden olduğunu bildiği yönünde bilgi ve belge bulunmamaktadır. Dinlenen tanık anlatımlarındaki, davalı ile dava dışı... isimli kişi arasındaki ilişkiyi davacının bilmesi gerektiği biçimindeki varsayım da doğru değildir. Öte yandan 9 yıl süren evliliğin anlaşmalı yapıldığı iddiası da dosya kapsamına ve olağan hayat koşullarına uygun düşmemektedir....
GEREKÇE : Dava; TMK'nun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve boşanmanın fer'isi niteliğindeki taleplere ilişkindir. Her ne kadar davacı T1 nüfus kayıtlarında 02.11.2020 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakta ise de; mahkemece verilen boşanma hükmü taraflarca istinafa konu edilmeden kesinleştiği, evliliğin davacının ölüm tarihinden önce boşanma hükmünün kesinleşmesiyle sona erdiği anlaşılmakla davalı kadının istinaf taleplerinin incelenmesi gerekmiştir....