Somut olayda; uyuşmazlık, davalıların muvazaalı olarak boşanmaları nedeniyle, evlilik birliği içinde alınan ve davalı koca adına kayıtlı araç ve taşınmazlardan kadının hak talep etmeyerek davacıdan mal kaçırma amacıyla hareket ettiği iddiasıyla, evlilik birliği içerisinde edinilen mallarda 1/2 payın davalı kadın adına tescili ve tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, olayda Türk Medenî Kanununun edinilmiş mallara katılma rejimini düzenleyen maddelerinin ve özellikle malların yönetim, yararlanma ve tasarrufunu düzenleyen 223. maddesi ile eklenecek değerleri düzenleyen 229. maddesi hükümlerinin de tartışılması gerekeceğinden uyuşmazlığın Aile Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 21. maddeleri gereğince ... 10. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 26/06/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk ve Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R – Dava, evlilik birliği içinde davalı eş tarafından, aile birliğinden mal kaçırmak amacıyla diğer davalı adına tescil edildiği iddia edilen taşınmaza ilişkin tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içerisinde edinilen mallardan olduğundan 4721 sayılı T.M.K.'nun 218 ve devamı maddeleri gereğince, Aile Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi de, davanın muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescili davası olduğu, genel mahkemelerde bakılmasının kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Davacı,dava konusu taşınmazın evlilik birliği devam ederken, kendisine ait ziynet eşyalarının bozdurularak davalı eşi ......
Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacıların birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de, anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. Davacıların, çocuğun gerçek ana babası üzerine kayıt istemi ise anne ve baba arasında evlilik ilişkisi olmadığından, baba yönünden soybağının düzeltilmesi davasıdır....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 09.06.1975 tarih 1975/121 Esas 1975/188 Karar sayılı ilamı ile mevcut olduğu öne sürülen evliliğin mevcut olmadığına karar verildiğini ve evlilik kaydının iptali yönünde hüküm tesis edildiğini, hükümde, ... ile ... arasında bir evlilik olmadığı, halde yersel yazım sırasında tarafların nüfus siciline evli gibi yazıldıklarının anlaşıldığını, ...’nin de mahkeme huzurunda bunu kabul ettiğini, nüfus sicilindeki kaydın yok hükmünde değerlendirilmesi gerektiğini, ...’nin bu hükümde maddi kazançlar da elde ettiğini, 1975 de kesinleşen karardan 35 yıl sonra bu davadaki talebin ...’in yüklü mirası sebebiyle kötüniyete ve fırsatçılığa dayandığını, aslında evli olmadıkları halde evli gibi yazım bulunduğunu, tamamen idari hatadan kaynaklanan evlilik kaydının düzeltilmesi gerektiğini açıklanarak davanın reddine karar verilmesi savunulmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne, ......
nun evlilik birliğinde doğan çocukları gibi baba beyanı üzerine 11.11.1963 tarihinde ... adı ile nüfusa tescil edildiği anlaşılmaktadır. Dava, ... adı ile nüfusa kayıtlı kişinin, gerçek anne babası olmayan davacılar üzerine yanlış beyana dayalı olarak yapılan mükerrer kaydının iptali istemine ilişkin olup, davalı ...'nın ....ile .... çocukları olmadığı yapılan DNA testi ile de kanıtlandığından; mahkemece, davanın kabulü ile ...'nın kaydının iptaline, bu kayıttaki nüfus hareketlerinin (evlilik, çocuklar vb.) ... kaydına taşınmasına karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın kısmen kabulü doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, babası tarafından tanınan küçüğün nüfus kaydının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, davalı ... ile evlilik dışı beraberliğinden doğan kızı ...'in, babası davalı ... tarafından tanınması üzerine nüfus müdürlüğünce TMK.nun 321.maddesine göre baba hanesine baba soyadı ile tescil edildiğini ileri sürerek, bu hatalı nüfus kaydının düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile ...'in nüfus kaydının ve soyadının TMK.321.maddesine uygun hale getirilmesine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile nüfus kayıt örneğinden; ...'in annesi davacı ...'...
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu olduğu ve üçüncü kişiye muvazaalı şekilde satıldığı iddia edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescili istemine ilişkindir. Dava, Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosya Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesine gönderilmiş, Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesi tarafından da görevsizlik kararı verilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi davanın aile konutu olduğu ve üçüncü kişiye muvazaalı şekilde satıldığı iddia edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescili istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar vermiştir. Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesi, dava konusu taşınmazın birden fazla el değiştirdiği ve son olarak davalı ...'ye devrinin yapıldığını, davacının davalı ...'...
Suriye Devleti vatandaşı iken sonradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını da kazanan davalıların ikinci evliliklerinin Türk kamu düzenine aykırılığı ileri sürülüyor ise davaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak bakılması gerekir. 09.05.2020 tarih ve 31122 sayılı "Nüfus Hizmetleri Uygulama Yönetmeliğinin çok vatandaşlığa sahip olan kişilerin nüfus olaylarının tescili" başlıklı 21.maddesinin (1) ... fıkrası, çok vatandaşlığa sahip olan kişilerin, vatandaşlığını taşıdıkları diğer devlet kimliği ile yapmış oldukları kişisel durum değişikliklerinin aile kütüklerine tescil edilebilmesi için tescili istenen olayın Türk hukukuna uygun olarak gerçekleşmesi gerektiği hükmünü içerir. Nüfus idaresince, hukukumuzda yeri olmamasına rağmen mevzuata ve hukuka aykırı olacak şekilde yapılan tescil yolsuz bir tescildir. Yolsuz tescilin iptaline ilişkin olarak da ancak genel mahkemelerde nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılabilir....
Şöyle ki; 09.05.2020 tarih ve 31122 sayılı 'Nüfus Hizmetleri Uygulama Yönetmeliği'nin 'çok vatandaşlığa sahip olan kişilerin nüfus olaylarının tescili' başlıklı 21. maddesinin (1)'inci fıkrası, çok vatandaşlığa sahip olan kişilerin, vatandaşlığını taşıdıkları diğer devlet kimliği ile yapmış oldukları kişisel durum değişikliklerinin aile kütüklerine tescil edilebilmesi için tescili istenen olayın Türk hukukuna uygun olarak gerçekleşmesi gerektiği hükmünü içerir. Hal böyleyken; nüfus idaresince, hukukumuzda yeri olmamasına rağmen, ilgili mevzuat maddesine ve dolayısıyla Türk hukukuna aykırı olacak şekilde, davalı ...'ın iki tane eşi olduğu yönünde yapılan tescil yolsuz bir tescildir. Yolsuz tescilin iptaline ilişkin olarak da ancak genel mahkemelerde, nüfus müdürlüğü temsilcisinin katılımıyla nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılabilir....
İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgililerince açılacak kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2- 87/77 sayılı kararı) Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiği söz konusudur....