İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, "Davacı erkeğin davalı kadın aleyhine ilk kez ikâme ettiği Mahkememizin 2013/625 Esas sayılı dosyasında görülen boşanma davasında yapılan yargılama sonucu davacının delil ve tanık bildirmek suretiyle davalının kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın 20/03/2014 tarihinde kesinleştiği, davalının kabulünde ve davacı tanıklarının birbirini doğrulayan ve tamamlayan anlatımları ile sabit olduğu üzere tarafların bu kararın kesinleşmesinden sonra üç yıl süreyle bir araya gelerek ortak hayatın tesis edilmediği, TMK.nun 166/4 maddesinde düzenlenen yasal şartların gerçekleştiği, reddine karar verilen ve kesin hükme bağlanan boşanma davasında davalı kadına atfedilebilecek bir kusurunun kanıtlanamaması karşısında red ile sonuçlanan boşanma davası açmakla boşanma sebebi yaratarak fiilî ayrılığa sebebiyet veren ve açtığı boşanma davasının reddedilmesinden...
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE : Asıl dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma davası ile fer'ileri; karşı dava ise; TMK 166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma davası ile fer'ileri ve ziynet eşya alacağı istemine ilişkindir. HMK'nın 355.maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. TMK'nın 166/1- 2. maddesine göre; "evlilik birliği ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir". Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır....
Feragat tarihi ile dava tarihi arasında geçen kısa sürede, davalı erkekten kaynaklanan kusurlu başka bir eylemin varlığı da kanıtlanmamıştır. Davacı kadının ise, sanal ortamda bir başka erkekle görüşmeler yaptığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır....
Dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma istemine ilişkindir. Yapılan temyiz incelemesi neticesinde; "Yargıtay 2....
Davacı-karşı davalı erkek tarafından fiili ayrılık sebebine dayalı (TMK m. 166/4) olarak, davalı- karşı davacı kadın tarafından ise, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı (TMK m. 166/1) olarak karşılıklı boşanma davası açılmıştır. Mahkemece her iki davanın kabulüne karar verilmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yapılan soruşturma, toplanan delillerle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda eşinin güvenini sarsan davranışlarda bulunan, birlikte yaşamaktan kaçınan, birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı-karşı davacı erkek yanında, mahkemenin kabulünde olduğu üzere yoğun tepkiler veren davacı-karşı davalı kadının da az da olsa kusurlu olduğu davacı-karşı davalı kadın bakımından evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yarar kalmadığı, erkeğin boşanma davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikle bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı erkek de dava açmakta haklıdır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 25/11/2021 NUMARASI : 2019/547 2021/887 DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalının 03/04/2019 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten müşterek çocuklarının bulunmadığını, tarafların görücü usulü evlendiklerini, evlenmeden önce müvekkilin iş ve eğitim hayatına devam edeceği, ayrı bir konut açılacağı vaat edilmiş ve müvekkil ve ailesinin evliliğe ikna olduklarını, ancak evlilik sonrasında bu vaatlerin yerine getirilmediğini, müvekkilin işten ayrılmak zorunda kaldığını, eğitimine devam edemediğini, davalı ve ailesi tarafından müvekkile...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, nafakalar ve maddi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, davacı kocanın tam kusurlu olduğu, davalı kadından kaynaklanan bir kusurun kanıtlanmadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kadının nafaka davası, kusur, nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 2-Toplanan delillerden, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda eşini sürekli döven ve hakaret eden davacı koca tam kusurludur. Davalı kadına yüklenecek bir kusur bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır....
(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir....