Dosya kapsamındaki bilgi, belge ve tanık beyanlarından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının sabit olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu, buna karşılık davacı kadının ise hafif kusurlu olduğu bu halde taraflar arasında birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olmakla bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık mümkün görülmemesi ve evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yarar kalmamamış olması sebebi ile davacı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar vermek gerekmiştir....
Dosyadaki delil durumu itibariyle davacı tarafından davalıdan kaynaklanan nedenlerden dolayı evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı hususun ispat edilemediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı kocanın kusurlu olduğu, fiili ayrılığın da tek başına boşanma sebebi sayılamayacağı dikkate alındığında, ispat edilemeyen davanın reddine ilişkin kararın yerinde olduğu, Anlaşılmakla, karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereği esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olan boşanma davasında (TMK m.166/1) davalı taraf; kararın tamamı ve savunma hakkının kısıtlanması yönünden süresinde istinaf başvuru talebinde bulunmuştur. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve ferilerine ilişkin (TMK m.166/1) eldeki davada, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak (HMK md. 355) mahkememizce yapılan inceleme sonucunda; İlk derece mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, Bu itibarla; Yapılan soruşturma ve toplanan deliller dikkate alınarak, davalıya usulüne uygun olarak tebligatların yapıldığı sabittir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından; tazminat miktarları ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Toplanan delillerden davacı kocanın, eşini babaevine gönderdiği, hamileliği ve çocuğun doğumuyla ilgilenmediği, evlilik birliğinin yüklediği yükümlülükleri yerine getirmekten kaçındığı ve böylelikle, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu; davalı kadının ise kusurlu bir davranışının ispatlanamadığı anlaşılmaktadır....
(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir....
(TMK.md.166/2) #Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle davacı-davalı kocanın davasının reddi gerekirken yazılı şekilde boşanma kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından, nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Toplanan delillerden; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı kadın tamamen kusurludur. Davalı erkeğin kusurlu bir davranışı kanıtlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Toplanan delillerden; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda eşine hakaret eden davacı erkek tamamen kusurludur. Davalı kadının kusurlu bir davranışı kanıtlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Toplanan delillerden, sürekli alkol alan, eşine fiziksel şiddet uygulayan,birlik görevlerini yerine getirmeyen, davacı erkek evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tamamen kusurludur. Davalı kadından kaynaklanan boşanmayı gerektiren bir olayın varlığı kanıtlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer....
Mahkemece, evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylar olarak; davacı erkeğin evin kilidini değiştirmesi, davalı kadının ise evden ayrılması gösterilmiş ve hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmemiştir. Fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi değildir. Terk hukuki sebebine dayalı bir dava da bulunmamaktadır. Davacı erkeğin, hoşgörü ile karşılanan olaydan sonra başka bir güven sarsıcı davranışta bulunduğu da kanıtlanamamıştır. Müşterek evin kilidini değiştiren davacı erkek evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarda tam kusurludur. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir....