Yapılan soruşturma, toplanan delillerle *davalı kocanın evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği, eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. S O N U Ç : Davacının temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 06.07.2006 Prş....
Yapılan soruşturma, toplanan delillerle *davalı kocanın evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. S O N U Ç : Davacının temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 08.05.2006 (Pzt.)...
Yapılan soruşturma, toplanan delillerle * davalı kocanın evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. S O N U Ç : Davacının temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 18.10.2006 (Çrş.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece, davalı erkek tam kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de; davacı kadının da ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre, boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda erkeğin ağır kusurlu olduğu anlaşılmakla, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 143.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme...
GEREKÇE: Dava; evlilik birliği içerisinde fiili ayrılık döneminde geçici velayetleri annede bulunan ve onun yanında kaldıkları anlaşılan müşterek çocukların eğitimi ve müşterek çocuklardan Ecrin Su Arın'ın " balık pulu" rahatsızlığına ilişkin olarak tedavisine yönelik hakimin müdahalesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; müşterek çocukların velayetlerinin boşanma kararı ile birlikte anneye verildiği, 5395 sayılı kanun kapsamında eğitime ilişkin olarak velayet hakkına müdahale edilemeyeceği, müşterek çocuk Ecrin'in rahatsızlığına ilişkin talep kapsamında ise, annenin tedaviyi ihmal ettiğine ilişkin iddianın ispat edilemediği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir....
Toplanan delillerden, davalının evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği, çocuğun başkasından olduğunu ima eder şekilde sözler söyleyerek davacıya haksız ithamda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı bakımından evlilik birliği ortak hayatı sürdürmesi kendisinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmıştır. Davacı dava açmakta haklıdır. O halde tarafların boşanmalarına karar vermek gerekirken, isteğin reddi doğru bulunmamıştır.Hükmün açıklanan sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılamıyorum....
Davalı tanıklarının ifade ettiği darp olayından sonra evlilik birliği devam ettiğine göre, kadın, bu olay nedeniyle eşini affetmiş veya en azından hoşgörmüş sayılır. Affedilen veya hoşgörülen olaylar da manevi tazminata esas alınamaz. Boşanmaya sebep olan kocanın kusurlu davranışı, eşini terk edip yurtdışına gitmesi ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmemesi, bu suretle eşiyle bilikte yaşamaktan kaçınmasıdır. Bu ise manevi tazminatı gerektirmez. Öyleyse davalı yararına manevi tazminata hükmolunması doğru değildir. İsteğin reddi gerekir. Hükmün bu sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluk görüşüne bu yönden katılmıyorum....
Bu durumda evlilik birliğine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmeyen davacı erkek eşin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak, davalı kadının maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebinin reddi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.23.02.2016(Salı)...
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacının da, evlilik birliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği, eşine küfrettiği ve güven sarsıcı tutum ve davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda tarafların her ikisi de kusurlu olup, birini diğerinden baskın kusurlu kabul etmenin mümkün olmadığı görülmektedir. Davalının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiş olup, daha ağır kusurlu sayılamayacağına göre, yararına diğer tarafın mali gücü oranında uygun miktarda yoksulluk nafakası tayin ve taktiri gerekirken, bozmaya yanlış anlam verilerek tam kusurlu sayılıp bu isteğinin reddi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır....
Mahkemece; davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu, davacı kadının ve müşterek çocuğun maddi açıdan katkıya muhtaç olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı için dava tarihinden itibaren aylık 300,00 TL, müşterek çocuk için 200 tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir....