Mahkemece; "Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasıdır. Medeni Kanunun 166/1. maddesinde; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Davalı da cevap dilekçesi maddi ve manevi tazminat ile boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devam edecek şekilde yargılama süresince tedbir nafakası, ziynet eşyalarının iadesini ve taşınır-taşınmaz mal varlığının yarısını talep etmiştir....
Mahkemece; "Yapılan yargılama sonunda dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 19/10/1992 tarihinde evlendikleri bu evlilikten üç müşterek çocuklarının olduğu, davanın TMK 166/1 maddesi kapsamında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davası olduğu dosya kapsamından anlaşılmıştır....
Mahkemece; "Dava, 4721 sayılı TMK.nun 166/3 maddesine göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayanan (anlaşmalı) boşanma davasıdır. Dosyamız arasına alınan nüfus kayıt örneği incelendiğinde; tarafların evlilik tarihinin 10/04/2019 olduğu ve evlilik tarihi üzerinden 1 yıldan fazla süre geçmiş olduğu anlaşılmıştır....
Anılan maddenin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunmasıdır. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş bir çok konuda evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanımıştır. Dolayısıyla olayın özellikleri, oluş biçimi, eşlerin kültürel sosyal durumları, eğitim durumları, mali durumları, eşlerin birbirleri ve çocukları ile olan ilişkileri, yaşadıkları çevrenin özellikleri, toplumun değer yargıları gibi hususlar dikkate alınarak evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı tespit edilecektir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/928 KARAR NO : 2021/908 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : RİZE AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 06/07/2021 NUMARASI : 2020/371 ESAS - 2021/314 KARAR DAVA KONUSU : EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMA KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 23/07/1999 tarihinde evlendiklerini, davalının davacıya ağır hakaret ve ölüm tehditi içeren sözler söylediğini, bu sözleri bazen davacının yüzüne karşı, bazen cep telefonu üzerinden mesajlarla sarf ettiğini, bu nedenle mahkemenin 2020/257 D.İş 2020/258 karar sayılı kararıyla 6284 sayılı Kanun'un 5/1- a maddesi gereğince tedbir kararı verildiğini, davalının davacıya kişisel harcamaları için harçlık...
Dava; şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma istemine ilişkindir. Boşanma kararı verilebilmesi için TMK 166/1- 2 maddesi gereğince evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının ispatlanması gerekeceği, dosya kapsamından doğrudan taraflar arasında evlilik birliğinin davalı kadından kaynaklanan sebepler ile ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek derecede bir geçimsizliği, kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilemediği anlaşılmıştır. "Küfür olarak söylenen sözlerin ne olduğunun belirlenememesi halinde boşanma nedeni olamaz (yer, ortam, tarih)" (HGK 1994/2- 300 Esas-1994/378 Karar sayılı ilamı) Davacı koca tarafından boşanma istemli olarak dava açılmış ise de; kocanın, davasını ispata yarayan tanık beyanı dışında herhangi bir delil sunmadığı, davacı tanığı Süleyman Ata'nın 12/01/2021 tarihli celsede "......
Davalı kadının ise evlilik birliği süresince kendi ailesinin etkisinde kalarak hareket ettiği evlilik birliğinin bu şekilde temelinden sarıldığı anlaşılmıştır. Gerçekleşen kusur durumuna göre davalı-karşı davacı erkeğin "manevi bağımızlığı olan konut temin etmemesi, erkeğin ailesinin evliliğe müdale etmesine izin vermesi, kadının kendi ailesi ile görüşmesini istememesi, kadının ailesi ile saatli görüşmesine izin vererek baskı uygulaması, kadının ailesine küfür ve hakaret etmesi" nedeniyle erkeğin ağır kusurlu; Kadının ise "evlilik birliği süresince kendi ailesinin etkisinde kalarak hareket etmesi " nedeniyle hafif kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Buna göre davacı-karşı davalı kadının kusur belirlemesine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kusura ilişkin gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir....
Somut olayda davacı erkeğin ihtarı, dava dilekçesinde hem evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine hem de terke dayandığı için samimi değildir. Bu nedenle davacının terke dayalı boşanma davasının reddi gerekmiştir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davası bakımından ise; Türk Medeni Kanununun 166/1- 2 maddesi uyarınca boşanma davasının açılmış olması halinde boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Davacının davalı kadına gönderdiği terk ihtarı davalı eşin ihtar talep tarihinden önceki kusurlu davranışlarının affedilip, en azından hoşgörüyle karşılandığına ve bu nedenle yeniden birlikte yaşama isteğine ilişkin bir irade açıklaması niteliğindedir. Affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olaylar ise boşanma sebebi olamaz....
Dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma talebine ilişkindir. "Erkeğin işsiz olması ve malvarlığının bulunmaması onu nafaka sorumluluğundan kurtarmaz. Toplanan delillerden erkeğin çalışmasına engel olacak fiziki bir rahatsızlığının varlığı da sabit değilken, üstelik tanık beyanları ile zaman zaman yurtdışına giderek çalıştığı da beyan edilmekle boşanma sonrası yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın yararına Türk Medeni Kanununun 175. maddesi uyarınca yoksulluk nafakası takdir edilmemesi doğru bulunmayıp bozmayı gerektirmiştir." (Yargıtay 2....
Boşanma sebebi olarak dayanılan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166/I-II. maddesi; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir” hükmünü içermektedir. Bu hükümde yer alan boşanma sebebi nisbi bir boşanma sebebidir. 13. Anılan maddenin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir....