Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mutlak butlan nedeniyle evliliğin iptali ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Aile Mahkemesince, manevi tazminat istemi yönünden dava tefrik edilmiş ve "manevi tazminat isteminin, haksız fiilden kaynaklandığı" gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince, "TMK'nın 158/ 2. maddesi gereğince evliliğin butlanına karar verildiğinde, tazminat hakkındaki talep yönünden de karar verilmesi gerekeceği ve davaya bakma görevinin aile mahkemesine ait bulunduğu" belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Davacının, evliliğin iptali istemi yönünden ileri sürdüğü sebepler ile manevi tazminat istemi için dayandığı sebepler aynıdır....
un 25.05.1991 tarihinde evlendiklerini ve bu evlilikten ... ve... isminde iki çocuğunun bulunduğunu, murisin 30.01.2012 tarihinde vefat ettiğini, murisin çocukları tarafından Akşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/641 Esas sayılı dosyası ile tapu iptal ve tescil davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, davayı etkileme kastı ile işbu davanın açıldığını, evlilik tarihinden murisin vefat tarihine kadar süren evliliğin mutlak butlan ile geçersiz olduğuna ilişkin iddiaların ispatlanması gerektiğini, evlenmeye ilişkin butlan sebeplerinin kanunda tahdidi olarak belirtildiğini, mutlak butlan iddialarının hiçbir surette kabul edilemeyceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2.Dahili davalılar ... ve ... cevap dilekçelerinde özetle davanın kötü niyetle açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. 3. Diğer dahili davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI 1.Akşehir 1....
in demans hastası olduğunu, evlenme sırasında hukuki ehliyete sahip olmadığının açık olduğunu, evliliğin butlan ile malul olduğunu belirterek müteveffa ... ile davalı ... arasındaki 28/07/2009 tarihli evliliğin TMK 145. maddesi gereğince mutlak butlan sebebi ile iptalini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 06.10.2021 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir. Muris ...’in diğer mirasçıları ... ... ve ... ...’a davanın yöneltilmediği anlaşılmaktadır. Dava bu kişilerin hukuki durumunu etkileyeceğinden, davaya dahil edilmeleri, gösterdiği takdirde delilleri toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik hasımla yargılamaya devam edilip yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptali isteğine ilişkin olup, iki sebebe dayanılarak açılmıştır. Bunlardan birincisi, evlenme aktinin yapıldığı tarihte, evlenenlerden davalı ...'ın on yedi yaşını doldurmuş olmakla birlikte yasal temsilcilerinin geçerli bir izinlerinin bulunmadığı; ikinci sebep ise, evlenenlerden davalı kocanın, evlenme aktinin yapıldığı tarihte, evlenmeye engel olacak derecede akıl hastası olduğu iddiasıdır. Dava, evlenenlerden davalı (koca)'nın, ilk eşinden olan çocukları tarafından açılmıştır. Küçüğün yasal temsilcisinin hiç ya da geçerli bir izni olmaksızın evlenmiş olması halinde evliliğin iptalini isteme hakkı, izni alınmayan yasal temsilciye aittir. (TMK.m.153/1) Evlenenlerden koca'nın önceki eşinden olma çocuklarının bu sebeple evliliğin iptalini dava etme hakları mevcut değildir. Davanın reddi, bu sebep yönünden sonucu bakımından doğru bulunmuştur....
İş Mahkemesinin, davalının evliliğinin kayden geçerli görülmesi sebebi ile taraflarına evliliğin butlanla sakat olduğuna ilişkin dava açmak üzere süre verildiğini iddia ve vakıaların ileri sürülerek evliliğin mutlak butlan sebebi ile geçersiz sayılmasına ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ...'nin eski eşi ... A.'dan 26.10.2001 tarihinde boşandığını, sonrasında ......
Davacı-davalı kadın tarafından "evlilik birliğinin sarsılması" (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayanılarak boşanma davası açılmış, davalı- davacı erkek tarafından da, bağımsız olarak açılan evliliğin iptali davasında , eşinin evlilik öncesi başkası ile ilişkisi olduğu bu durumu kendisinden sakladığını iddia ederek Türk Medeni Kanununun 150 ve 149/2. maddeleri uyarınca nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. davalı-davacı erkek tarafından açılan evliliğin iptali davası, davacı-davalı kadın tarafından açılan boşanma davası ile birleştirilmiş, birleştirilerek görülen davaların yapılan yargılaması sonucunda ise ilk derece mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-davacı davalı erkeğin birleşen nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptali davasının reddine karar verilmiştir. davalı-davacı erkek tarafından açılan nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali davası, boşanma davası açısından bekletici sorun oluşturur....
DAVA Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadın ve ailesinin hileli eylemleri nedeniyle erkeğin iradesi sakatlanmak suretiyle evliliğin gerçekleştiğini ve bir müddet devam ettiğini, evlilik öncesinde var olan hastalığı gizlediklerini, kadının anormal davranışlar sergilediğini, olmamış bir şeyi olmuş gibi anlattığını, akli melekelerini kaybedip söz konusu davranışları sergilediğini, ev eşyalarına sürekli zarar verdiğini, sürekli tehdit ettiğini, sürekli sevmediğini, istemediğini söylediğini, erkek ve ailesine sürekli şiddet uyguladığını, sürekli kendine zarar verdiğini, ev işlerini yapmadığını belirterek evliliğin butlan sebebiyle iptaline, aksi durumda akıl hastalığı sebebiyle evlilik birliği sarsıldığından tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaya ÜFE/TÜFE oranında artış uygulanmasına, müvekkili lehine 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
nin davalılardan Nayım'ın akıl hastalığı olduğunu bilerek onunla evlendiğini, bu evliliğin yalnızca görünürde olup tamamen kötü niyetle yapıldığını, davalılardan Nayım'ın rahatsızlığı sebebi ile malulen emekli olması için davalı ...'nin birtakım işler yaptığını, davalılardan Nayım'ın evlilik tarihi ve şu anda sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olduğunu evlenmenin mutlak butlan ile batıl olduğunu iddia ederek; davalılardan ... ile ...'ın evlililiklerinin mutlak butlan sebebi ile iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı ... vekili ve davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle;iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının dava açma ehliyetine sahip olmadığını, bu davanın açılmasında hukuki bir menfaat bulunmadığını, kamu düzeninin zarara uğramadığını, tarafların ortak çocuklarının bulunduğunu, kötü niyet iddiasının tamamen yasal dayanaktan yoksun olduğunu, nikah esnasında tüm sağlık raporlarının alındığını, davalı ...'ın diğer davalı ...'...
Kısmında yer alan hükümlerden kaynaklanan evliliğin mutlak butlan ile batıl olduğunun tespitine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2. Hukuk Dairesinindir. Ancak 11.04.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2797 Sayılı Yargıtay Kanunu'nun 6644 sayılı Kanun ile değiştirilen 60. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesine, 09.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Buna göre erkeğin karşı davasındaki talebinin 4721 sayılı Kanun’un 145 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan mutlak butlanla evliliğin iptali sebebine dayandığının kabulü ile delillerin değerlendirilmesinin bu yönde yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 2. Kabule göre de; Davalı-karşı davacı erkeğin terditli olarak talep ettiği evliliğin iptaline ilişkin davanın sonucunun boşanma davasını etkileyecek olduğundan bu davanın tefrik edilerek bekletici mesele yapılarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan hüküm kurulması doğru olmamıştır. VI....