Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda davalı tarafından izin formları sunulmuş olup, davacının bütün izinlerini kullandığı iddia edilmiştir. Bu durumda yıllık izinlerin kullanılıp kullanılmadığı ve izin formları konusunda davacı asil çağrılıp isticvap edilmeli, davacının beyanları ve izin formları birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yıllık izin ücreti alacağı konusunda eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi hatalı olup, bozma sebebidir. SONUÇ: Temyiz olunan mahkeme kararının yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, 27.01.2016 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir....

    Somut uyuşmazlıkta, mahkemenin tanık anlatımlarına göre hesaplanan fazla çalışma alacağına indirim yapması yerinde ise de, % 50 olarak belirlenen karineye dayalı makul indirim (taktiri indirim) oranı fahiş olup, hakkın özünü etkiler mahiyettedir. İndirim daha makul oranda yapılmalıdır. Ayrıca bilirkişinin görev ve yetkisi olmadığı halde kendince karineye dayalı makul indirim (taktiri indirim) yapması bilirkişilik görev ve sıfatına aykırı olup, kabul edilemez. Bilirkişinin karineye dayalı makul indirim (taktiri indirim) uygulaması hatalıdır. Bu tür durumlara mahkemece müsamaha gösterilmemelidir. 3-Mahkemece davacının brüt 2.126,46 TL yıllık izin ücreti talebi kısmen kabul edilerek, brüt 1.417,64 TL yıllık izin ücretine hükmedilmiş olup, vekil ile temsil edilen davalı lehine reddedilen 708,82 TL yıllık izin ücreti üzerinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmemesi de hatalıdır....

      Kararı davalı taraf temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir . 2-Taraflar arasında uyuşmazlık davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 63. maddesinde; hizmet süresi;bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara on dört günden az yıllık izin verilmeyeceği, elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresinin yirmi günden az olamayacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda, davacının işverene bağlı gerçekleşen çalışma süresi 2 yıl 4 ay 10 gündür....

        I-TARAFLARIN TALEP VE CEVAPLARININ ÖZETİ: TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 26.02.2014 tarihide davalı nezdinde reyon görevlisi olarak işe başladığını, son ücretinin ödenmediğini, kullanmadığı 1 haftalık yıllık izin ücreti alacağı olduğu, ödenmeyen ücret ve yıllık izin ücreti alacağı sebebiyle iş sözleşmesini haklı nedenle tek taraflı olarak feshettiğini, en son asgari ücret aldığını, fazla çalışma ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini/eksik ödendiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

        Taraf beyanları, Adli Tıp Kurumu raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Adli Tıp Kurumu 4 İhtisas Dairesi Başkanlığını 02/12/2019 havale tarihli raporu ile davalının rahatsızlığının sabit olduğu, TMK 145/3 maddesinde de geçtiği üzere "Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması" durumunda evlilik mutlan butlan ile maluldür. Somut olayda müteveffa T12'nın evlenme tarihi itibariyle kendisinin fiili ehliyetinin müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecedeki bu maluliyet nedeniyle evlilik tarihinde menfaatlerine müdrik olmayıp onları koruyamayacağı, telkinlere mukavemet edip şuurlu istek ve arzuları istikametinde bizzat ve tek başına eylem ve işlemlere girişmesinin tıbben mümkün görülmediği ATK raporu ile sabittir. ATK raporu ile butlan durumu kanıtlandığından tanıkların dinlenilmesine ihtiyaç duyulmamıştır....

        İlk derece mahkemesince yapılacak işlem davalının evlenme tarihi olan 30/04/2018 tarihinde ayırt etme gücünü ortadan kaldıracak ve evlenmeye engel olacak şekilde akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bulunup bulunmadığını duraksamaya yer verilmeyecek şekilde belirlenmesi için sağlık kurul raporu alınarak ve bunun sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bu sebeple ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1- a.4 ve 6. maddesi gereğince tamamının kaldırılmasına, davalının diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. HÜKÜM : 1- Davalının istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- a.4 ve 6. maddesi gereğince kabulü ile Kayseri 9....

        Taraf beyanları, Adli Tıp Kurumu raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Adli Tıp Kurumu 4 İhtisas Dairesi Başkanlığını 02/12/2019 havale tarihli raporu ile davalının rahatsızlığının sabit olduğu, TMK 145/3 maddesinde de geçtiği üzere "Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması" durumunda evlilik mutlan butlan ile maluldür. Somut olayda müteveffa T12'nın evlenme tarihi itibariyle kendisinin fiili ehliyetinin müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecedeki bu maluliyet nedeniyle evlilik tarihinde menfaatlerine müdrik olmayıp onları koruyamayacağı, telkinlere mukavemet edip şuurlu istek ve arzuları istikametinde bizzat ve tek başına eylem ve işlemlere girişmesinin tıbben mümkün görülmediği ATK raporu ile sabittir. ATK raporu ile butlan durumu kanıtlandığından tanıkların dinlenilmesine ihtiyaç duyulmamıştır....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, vasiye husumete izin verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dava dilekçesinde, babası olan ...'ın kısıtlanıp kendisinin de ona vasi atandığını, asliye hukuk mahkemesinde acele kamulaştırma davaları olduğunu, bu davalarda kısıtlıyı temsil etmek üzere husumete izin verilmesini talep etmiştir. Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 462/8 maddesine dayalı dava açmak için vasiye izin verilmesi istemine ilişkindir. Vesayet makamının vesayetin esası hakkında verdiği nihai kararların temyizi kabildir. Vesayetin yürütülmesi için idari nitelikteki vesayet makamının kararına karşı ilgililer, tebliğ gününden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edebilirler. Denetim makamı gerektiğinde duruşma da yaparak bu itirazı kesin karara bağlar....

          Hukuk Dairesi KARAR Dava, dava dışı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın görev ve yetki alanında kalan taşınmazlar üzerinde irtifak hakkı tesisine ilişkin taraflar arasında imzalanan ön izin sözleşmeleri gereğince bedel ödendiği halde, sözleşmenin geçersiz sayılması nedeniyle Bakanlık yazısı ile ecrimisil bedeli de ödendiği, yapılan ödemeler nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiği iddiasına dayalı ön izin sözleşmeleri gereğince yapılan ödemelerin iadesi istemine ilişkindir. Hem ilk derece mahkemesi hem de istinaf mahkemesinde ön izin sözleşmeleri geçersiz kabul edilerek, dava sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan uyuşmazlık olarak nitelendirilip buna göre uygulama yapılmıştır. Davanın açıklanan niteliğine göre hükmü temyizen inceleme görevi, yürürlükte bulunan işbölümü uyarınca Yargıtay 3. Hukuk Dairesinindir....

            İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; Uyuşmazlıkta, 13/05/2010 tarih B-34.680 nolu B grubu Emisyon izin belgesi olan ilgili firmanın, 01/04/2013 tarihine kadar çevre izin belgesini sunamadığından bahisle Çevre İzin Belgesini sunana kadar faaliyetinin durdurulmasına ilişkin dava konusu işlem mevzuatla birlikte değerlendirildiğinde, 10/08/2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik gereğince ruhsat için işletmelerden "çevre izni veya çevre izin ve lisans belgesi " aranması ve 01/04/2010 tarihinde yürürlüğe giren Çevre Kanununca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmeliğin geçici 1. maddesinde "Çevre izin ve lisansları süresiz olanlar bu yönetmeliğin yürürlüğe giriş tarihinden itibaren en geç iki yıl içerisinde bu yönetmelik kapsamında çevre izin veya çevre izin ve lisans başvurusunda bulunur." düzenlemesi gereğince, süresiz emisyon izin belgesi olan işletmenin iki yıl içinde çevre izin belgesini alması gerektiği, dava...

              UYAP Entegrasyonu