"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evlenmenin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı koca tarafından tamamı yönünden, davalı kadın tarafından ise, tedbir nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Yapılan soruşturma ve toplanan delillerde davalı ...'ın bipolor affektif bozukluk denilen ruhsal rahatsızlığının bulunduğu, evlenme tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığı, dava tarihinde ise hastalığın remisyonda olduğu anlaşılmaktadır. Hastalığın remisyon halinde olması iyileştiği anlamına gelmez. Bu nedenle evliliğin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru olmamıştır. 2-Evlenmenin iptaline ilişkin davalarda da boşanma hükmü kıyasen uygulanır. Evlenmenin iptali davası açmakla eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar....
Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/299 E, 2010/232 K sayılı kararı ile sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan cezalandırıldığını, hem manevi, hem de emeklilik hakkını ortadan kaldıracak şekilde zarara uğradığını belirterek manevi tazminat ödetilmesini istemiştir. Davalı, manevi tazminat istenemeyeceğini ileri sürerek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Yerel mahkemece; davalının davacıya ait bireysel emeklilik işlemini iptal ettirip, hesaptaki parayı başka bir bankadaki hesaba aktarıp, daha sonra da sahte imza kullanarak çektiği, davacıyı maddi ve manevi zarara uğrattığı gerekçesi ile manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı erkek tarafından açılmış evlenmenin iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisinde bulunan davacı erkek vekili Av. T2 ile davalı kadın vekili Av. T4 ait vekaletnameler genel vekaletname olup, evlenmenin iptali davası ile ilgili özel yetkiyi içermemektedir. Evlenmenin iptali davası açmak ve açılan davayı takip etmek kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Bu bakımdan vekaletname de bu hususta özel yetkiyi gerektirir (HMK m.74)....
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (Medeni Yasa 24), isme saldırı (Medeni Yasa 26), nişan bozulması (Medeni Yasa 121), evlenmenin feshi (Medeni Yasa 158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (Borçlar Yasası 47) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (Borçlar Yasası 49). Bunlardan Medeni Yasa'nın 24. maddesi ile Borçlar Yasası'nın 49. maddesi daha kapsamlıdır....
Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/239 esas sayılı dosyasında davalı hakkında mahkumiyet kararı verildiğini, davacının aleyhine başlatılan icra takip ve dava dosyalarında kendisini vekille temsil ettirmesi nedeniyle vekile yaptığı ödeme kadar maddi zararının bulunduğunu ayrıca davacının davalının haksız eylemi nedeniyle altı yıldan fazla süredir haksız icra takibi ve davalarla uğraşmak durumunda kaldığını, bu nedenle manevi olarak yıprandığını beyan ederek maddi ve manevi zararın tazminini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; koşulları oluşmadığından maddi tazminat talebinin reddine, davacının haksız olarak başlatılan icra takibi ve davalarla uğraşmak durumunda kaldığından ve toplum nezdinde küçük düştüğünden bahisle ise; manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir....
Mahkemece, davacının manevi tazminat talebini babalığın tespitine ilişkin dava ile birlikte talep ettiği, talep tarihinde 16 yaşında olduğu, dava ve talep tarihine kadar soybağının tespiti ve tanıma yapılmadığı, davacı ile davalının on üç yıl süre ile görüşmedikleri, aynı evde birlikte de yaşamadıkları, davalıdan babalık görevlerini yerine getirmesi için gerekli şartların oluşmadığı, davacının dava tarihi itibariyle, görevlerin yerine getirilmemesinden kaynaklı manevi tazminat hakkının doğmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava dışı anne kendi adına asaleten, dava tarihi itibariyle ergin olmayan davacı çocuk adına velayeten ... 11. Aile Mahkemesinin 2010/1582 esas sayılı dosyası üzerinden babalığın tespiti, iştirak nafakası, çocuk ve kendisi yararına manevi tazminat istemli dava açmıştır. Mahkemece bu dava, hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmiş, karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2011/19275 esas, 2012/27598 karar sayılı ilamıyla bozulmuştur....
nun diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri, bilinçsizleri ve acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (BK 47) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (TBK 58 (BK 49)). Bunlardan TMK’nın 24. maddesi ile TBK’nın 58 (BK 49). maddesi daha kapsamlıdır....
Dosya kapsamından, davacının manevi tazminat isteminin malvarlığında oluşan zarara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu eylem, davacının kişilik haklarına yönelik bir saldırı olmadığı gibi, iç huzuru bozacak nitelikte olgulardan da değildir. Manevi zararın koşullarını düzenleyen BK'nun 49. (TBK.58) maddesine göre eşya zararı; kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olmadığından, bu eyleme dair manevi tazminat isteminin reddi gerekirken, kabulü doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bent uyarınca reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan nesnel (objektif) eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (Medeni Yasa 24), isme saldırı (Medeni Yasa 26), nişan bozulması ( Medeni Yasa 121 ), evlenmenin feshi (Medeni Yasa 158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (Borçlar Yasası 47) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (Borçlar Yasası 49). Bunlardan Medeni Yasa'nın 24. maddesi ile Borçlar Yasası'nın 49. maddesi daha kapsamlıdır....
Dosya kapsamından, dava dilekçesinde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve gıyapta hakaret eylemlerinden manevi tazminat isteminde bulunulduğu, mahkemece her iki eylem nedeniyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, ancak hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma eylemine ilişkin manevi tazminat isteminin mal varlığında oluşan zarara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davalının hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma eyleminin, davacının veya yakınlarının cismani zararına neden olmadığı gibi, iç huzuru bozacak nitelikte olgulardan olmadığından ve manevi zararın koşullarını düzenleyen BK'nun 49. (TBK.58) maddesine göre eşya zararı kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olmadığından, bu eyleme dair manevi tazminat isteminin reddi gerekirken, kabulü doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....