AİHM'in, kişinin soyadını özel hayat kapsamında değerlendirerek evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğunu özel hayata müdahale olarak kabul ettiği birçok kararında, soyadı kullanımı ile ilgili başvurular, Sözleşme'nin 8. maddesinde yer alan "özel hayatın ve aile hayatının korunması" ilkesi kapsamında incelenmiş ve kadının evlendikten sonra yalnızca evlilik öncesi soyadını kullanmasına ulusal mercilerce izin verilmemesinin, Sözleşmenin özel hayatın gizliliğini öngören 8. maddesiyle bağlantılı olarak, ayrımcılığı yasaklayan 14. maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır...Anayasa'nın 90. maddenin beşinci fıkrası uyarınca, sözleşmeler hukuk sistemimizin bir parçası olup, kanunlar gibi uygulanma özelliğine sahiptir. Yine aynı fıkraya göre, uygulamada bir kanun hükmü ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin olan sözleşme hükümleri arasında bir uyuşmazlığın bulunması halinde, sözleşme hükümlerinin esas alınması zorunludur....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 14/01/2020 NUMARASI : 2018/894 ESAS 2020/8 KARAR DAVA KONUSU : Boşanmadan Sonra Açılan (Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi; Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile eski eşinin Konya 5....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan delillerden; tarafların 14.07.2002 tarihinde evlenip iki çocukları olduğu, 17.04.2019 tarihinde kesinleşen anlaşmalı boşanma kararı gereğince boşandıkları, davalı kadının boşanma kararı ile erkek eşin "Vardarbaşı" olan soyadını taşımasına izin verildiği, davalının boşandığı eşinin soyadını kullanmasının davacıya bir zarar vermediği, davalının iş ve sosyal yaşamında Vardarbaşı soyadıyla tanınıp bilindiği, bu nedenle eski eşin soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu, bu iznin kaldırılmasını gerektirecek 4721 sayılı Kanun'un 173üncü maddesinin üçüncü fıkrası anlamında bir durumun kanıtlanamadığı, her ne kadar taraflar arasında ceza davaları görülmekte ise de bu ceza davalarında kadının müşteki olduğu, davalı kadının yasal şikayet hakkını kullanmasının Anayasal bir hak olduğu, davacı erkeğin soyadını kullanmasına engel teşkil etmediği, davalı kadının evlilik sırasında ve sonrasında devam eden...
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2016 yılında boşandıklarını, davalının davacıya ati olan ... soyadını kullanmaya devam ettiğini, davacının yeniden evlendiğini ve davalının hala ... soyadını taşıyor olması nedeni ile yeni eşiyle davacının sorun yaşadığını, davalının bu soyadı kullanmakta bir menfaatinin bulunmadığını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 173 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca davalının ... soyadını kullanmasına ilişkin iznin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının 2007 yılından beri bu soyadını kullandığını, davalının ...'...
Dava, evliliğin genel hükümleri arasında düzenlenen Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesine dayanan evlenen kadının, soyadı olarak kocasının soyadını alması istemine yöneliktir. Görev kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK m.118-395) kaynaklanan bütün davalarda aile mahkemesinin görevli olduğu hükme bağlanmıştır. Şu halde davanın aile mahkemesinde görülüp karara bağlanması gerekir. Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında; davanın aile mahkemesinde görülmesi gerektiğinden asliye hukuk mahkemesince dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus düşünülmeden yargılamaya devam edilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Uyuşmazlık, boşanmadan sonra soyadını kullanmaya izin verilmesine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 30.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava evli kadının yalnızca evlenmeden önceki soyadını kullanmasına izin verilmesine ilişkin olup (TMK md. 187) 3.3.2010 tarihinde açılmıştır.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ve karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunla değişik 4/1. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç olmak üzere, ikinci kitabından kaynaklanan davalara aile mahkemelerinde bakılır. Bu bakımdan davanın aile mahkemesinde görülmesinde isabetsizlik olmayıp, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hükmün Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görev yönünden kanun yararına bozma isteği yerinde görülmemiş, reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE oybirliğiyle karar verildi. 06.12.2012 (Prş.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan Sonra Açılan Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anne, velayeti kendisinde bulunan küçüğün kendisinin soyadını taşımasına izin verilerek küçüğün soyadının değiştirilmesini istemiş, davalı olarak nüfus müdürlüğünü göstermiştir. Dava sonucunda verilecek karar, küçüğün babasının hukuki durumunu da etkileyeceğinden, davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerçekleşecek sonucu uyarınca bir hüküm kurulması gerekirken, eksik hasım ve inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 2021 yılında anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma davasındaki protokolle davacı tarafından boşandıktan sonra davalının "..." soyadını kullanmasına izin verildiği, tarafların iki ortak çocuğu olduğu, bu çocuklardan ...'in velâyetinin davalı annede olduğu, çocuğun üstün yararının devam ettiği, davalının hekim olarak görev yaptığı, çok uzun süreden beri...soy adını kullandığı, bu soyad ile tıp camiasında tanınırlığının olduğu, taraflar arasındaki soruşturma dosyasında takipsizlik kararı verildiği, davacı koca tarafından kadının soyadını kullanımından kaynaklı somut bir zararın ispat edilemediği, taraflar arasında kadın hakkında takipsizlik kararı ile sonuçlanan soruşturma dosyası bulunmasının da tek başına kocanın soyadının kullanımından kaynaklı zararına dayanak gösterilmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir IV. İSTİNAF A....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava tarihinde evli olan kadının evlenmeden önceki soyadını kullanmasına izin verilmesine ilişkin davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı kadın ile davalı erkeğin hükümden sonra 21.06.2016 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları ve evlilik birliğinin sona erdiği anlaşıldığından dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece, dava konusuz kaldığından "Karar verilmesine yer olmadığına" dair hüküm kurmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.05.2017(Çrş.)...