YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Gürcistan uyruklu olan ve 03/10/2009 tarihinde Türk vatandaşı ile evlenen davacı tarafından, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma istemiyle yaptığı başvurunun reddedilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü işleminin iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının evlendiği tarihten sonraki süreçte evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunduğu yönünde herhangi bir tespit yapılmadığı dikkate alındığında; evlilik tarihinden sekiz yıl öncesine ait bir adli işlem gerekçe gösterilerek Türk vatandaşlığına alınma için yapılan başvurunun reddine yönelik tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir....
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Azerbaycan uyruklu olan ve 16/02/2004 tarihinde Türk vatandaşı ile evlenen davacının, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma isteminin reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Türk Vatandaşı ile aile birlikteliği içinde evliliğini sürdüren ve evliliğinden sonra Türk vatandaşlığı'na alınmasına engel olabilecek herhangi bir suç işlediğine ilişkin bir tespit de bulunmayan davacının, Türk vatandaşlığına alınmasına yönelik isteminin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir....
Davalı, babasının kalp rahatsızlığı ile yakın akrabasının kanser tedavisi görüyor olması ve yakın bir tarihte evlenen abisinin boşanması üzerine düğünün ertelendiğini, sözlü olarak bu durumun davacıya bildirildiğini ancak yazılı olarak bildirime fırsat bulamadığını, davacının düğün hususunda hiç bir harcama yapmadığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalı tarafından .......sayılı dosyasına yönelik takibin kısmen iptaliyle 8.000,00 TL asıl alacak ve 168,00 TL işlemiş faiz yönünden takibin devamına, alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....
daki huzur evine götürmesi üzerine boş kalan dairenin satılığa çıkarıldığını, dava konusu taşınmazı 20/01/2011 tarihinde Vakıflar Bankası ... şubesinden 120 ay vadeli kredi çekerek 98.000 TL bedelle diğer davalıdan satın aldığını ve 14/05/2011 tarihinde evlenen kızı ile damadını oturttuğunu, muvazaalı bir işlemin söz konusu olmadığını, diğer davalı ..., dava konusu taşınmazı 1976 yılında Alman uyruklu eski eşi ile birlikte aldıklarını, yani çekişme konusu dairenin zaten kendisine ait olduğunu, 1996 yılında eşinden boşanmak istediğinde, eski eşinin annesi ile babasını söz konusu taşınmazdan çıkaramaması için tapuda babasına devrettiğini, babasından satış bedeli almadığını, daha sonra murisin 2004-2005 yıllarında çevresine yüklü miktarda borçlandığını, 09/11/2010 tarihinde babasının borçlarını üstlenerek zaten kendisine ait olan davaya konu daireyi tapuda babasından devraldığını, babasının borçlarını ödemekte zorlanması üzerine 20/01/2011 tarihinde dava konusu taşınmazı amcasının...
Dava, 5434 sayılı Kanun kapsamında .... iştirakçisi iken ölen babasından ölüm aylığı almakta iken evlenen davalıya 01.08.1999-31.04.2009 tarihleri arasında yersiz ödenen aylıkların tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz incelenerek, yetkili icra dairesinde yapılan geçerli takibin bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle; görev hususu kamu düzen/ne ilişkin olup, resen incelenmesi gereği bulunmaktadır....
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS Taraflar arasında görülen davada; Davacı, mirasbırakan babası ...’in ilk eşinden olma kızı olup, kendisi üç yaşında iken annesi ölünce mirasbırakan tarafından dedesine bırakıldığını, baba ilgisi görmediği gibi 1955 yılında davalıların annesi ... ile evlenen mirasbırakanın, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak eşine ve bu eşten olan davalı çocuklarına devirler yaptığını, dava konusu 727, 728, 853, 855 parsel sayılı taşınmazları davalı ..., 854 parsel sayılı taşınmazı davalılar ..., ..., ... ve ... adına tescil ettirdiğini, saklı payının da ihlal edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmadığı taktirde tenkisini istemiştir....
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Gürcistan uyruklu olup 03/09/2010 tarihinde Türk vatandaşı … ile evlenen davacının, Türk vatandaşlığına alınması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ......
Hakkında verilen boşanma kararı 13.09.2001 tarihinde kesinleşen ve 30.12.2011 tarihinde yeniden evlenen davalıya, hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla 506 sayılı Kanun kapsamında bağlanan ölüm aylığı davalının boşandığı dönemde eski eşiyle fiilen birlikte yaşadığının 19.03.2012 tarihli AZ 2012/41 sayılı sosyal güvenlik denetmen raporu ile tespit edilmesi üzerine 25.10.2008 tarihi itibariyle kesilmiş olup, davalıya 25.10.2008-24.01.2012 tarihleri arasında yersiz ödenen 23.117.65 TL aylıklar nedeniyle borç tahakkuk ettirildiği, davacı Kurum tarafından yapılan ilamsız icra takibine davalının itiraz etmesi üzerine iş bu davayla itirazın iptali ile %20 az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesinin talep edildiği, mahkemece de davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Evliliğin yapıldığı 1949 tarihinde, evlenen erkeğin Afgan, kadının ise Suudi uyruklu olduğu, bu evlenmenin, yapıldığı ülke hukukuna uygun ve geçerli biçimde oluştuğu; ancak bu evliliğin tespitine ilişkin o ülke mahkemesince verilen kararın Türkiye’de tanınmış olması halinde kabul edilebilir. (5718 s. MÖHUK. m.58) Cidde Yüksek Mahkemesi’nin “Abdülkadir’in Suudi uyruklu Saime Buhari ile evli olduğunu tespit eden” bu kararı Türkiye’de tanınmamıştır. Yabancı mahkeme kararları Türkiye’de tanınmadıkça hukuki sonuç doğurmaz ve kesin hüküm ve kesin delil yönünden hüküm ifade etmez Hukuki sonuç doğurmayınca, ortada, ikinci evlenme tarihinde geçerli bir evliliğin var olduğundan söz edilemez. O halde, evlilik bağını tespit eden yabancı mahkeme kararının tenfiz (tanıma) şartlarını taşıyıp taşımadığı araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Hükmün, açıklanan sebeple bozulması gerektiği düşüncesindeyim....
Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir. 16.03.2008 tarihinde evlenen sanığın, ele geçmeyen ve mevzuata aykırı biçimde düzenlenip 12.04.2008 tarihinde teslim alındığı bildirilen sahte yeşil kartla eczanelerden ilaç, sağlık kuruluşlarından ise sağlık hizmetleri almak suretiyle kullanıp toplamda 376 TL haksız yarar sağlaması eylemlerinin "nitelikli dolandırıcılık"; "resmi belgede sahtecilik" suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda; Adli emanetin 2013/696 sırasına kaydolunan ve sanık adına düzenlenmiş ... seri no'lu yeşil kart aslının 11.03.2009 tarihinde düzenlenip iki kez vizesinin yapıldığı, 12.03.2013 tarihli iddianamede ise 12.04.2008 tarihi itibariyle teslim edilmiş ele geçmeyen yeşil kartın kullanıldığının iddia edildiği anlaşılmakla; öncelikle 11.03.2009 tarihinde düzenlenen ve aslı adli emanette bulunan yeşil kartın mevzuata uygun biçimde alınmış bir kart olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde...