Somut olayda; kadının İstanbul’da, erkeğin ise kadının babaannesinin yaşadığı Kırklareli’ nde ikamet ettiği, tarafların Kırklareli’nde tanıştıkları ve henüz ... olmadıkları bir tarihte evlenmeden önce birden çok cinsel birliktelik yaşadıkları, kadının İstanbul’da ailesi ile yaşamaya devam ederken hamile olduğunu erkeğe haber verdiği, yaşları ... olması nedeniyle tarafların mahkeme kararıyla evlendikleri ve hiçbir zaman müşterek bir hanelerinin olmadığı, yaşı ve eğitimi nedeniyle kadının ailesi ile yaşamaya devam ettiği, zaman içinde çocuğun davacıdan uzaklaştırıldığı ve görüşmesine izin verilmemesi nedeniyle şüphelenen erkeğin çocuğu icra yoluyla teslim aldığı tarihte DNA testi yaptırdığı ve çocuğun biyolojik babası olmadığını öğrendiği, açtığı soybağının reddi davasının kabul edilerek kesinleştiği, hak düşürücü süre geçmeden iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır....
, sürekli yanında mahkeme kararını taşımak zorunda kaldığını, eski eşinin soyadını çocuğun soyadı olarak görmekten rahatsızlık duyduğunu, müşterek çocuğun Ömer isminin kullanılmadığını, tüm aile çevresinde Efe olarak tanınıp bilindiğini, küçüğün annesi olarak Ateş soyadını ve Ömer ismini benimseyemediğini ve evladını özdeşleştiremediğini, adını Efe olarak kullanmak istediğini belirterek, küçük çocuğun adının ve soyadının Efe Şahlanoğlu olarak değiştirilmesine karar verilmesi talep etmiştir....
Yargılama sırasında bilgilerine başvurulan davacı tanıkları davacının başka bir kadınla resmen evli olan Muharrem ... ile evlilik dışı birlikte yaşadıkları ve müşterek bir de çocuklarının olduğunu bu nedenle de davacının çevresinde soyadının ... olarak bilindiği ve nüfus kütüğündeki ... soyadını kullanmadığı belirlenmiş davacı da tanık beyanlarını yadsımayıp doğruluğunu kabul etmiştir. Bir kadının evli bir erkekle evlilik dışı birlikte yaşaması ve o kişiden evlilik dışı bir çocuğunun olması ona birlikte yaşadığı bu kişinin soyadını taşıması hakkı kazandırmaz ve Türk Medeni Kanununun yukarıda değinilen 27. maddesinde öngörülen soyadını değiştirmek için haklı neden olarak kabul edilemez. Mahkemece yukarıda değinilen hususlar gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile davacının soyadının değiştirilmesine hükmedilmesi doğru görülmemiştir....
karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafında kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar velâyet, soyadını kullanmasına izin talebinin kabulü yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-karşı davacı kadının, temyiz dilekçesinde adli yardım talebinde bulunmuştur. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334-340. maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 336/3. maddesine göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtaya da yapılabilir ve 337/1. madde uyarınca da duruşma yapmaksızın talep hakkında karar verilebilir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık; annenin velâyeti altında bulunan ortak çocukların annenin bekarlık soyadını kullanmasına izin verilmesi için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, davanın kabulünün çocukların üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 10 uncu maddesi, 20 nci maddesi, 41 inci maddesi ile 90 ıncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi, 11 Nolu Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 Nolu Protokol 5 inci maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin 8.12.2011 tarihli ve 2010/119 esas, 2011/165 karar sayılı iptal kararı. 3....
O halde davacı-davalı erkek lehine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50 ve 51) dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Yukarıda (1.) bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-davacı kadın ağır kusurludur. Ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına (TMK m. 175) hükmedilemez. O halde davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Davanın Çocuğun İsminin Değiştirilmesi ve Boşanmadan Sonra Açılan (Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin) davasında; davacı taraf; hükmün tamamına yönelik süresinde istinaf başvuru talebinde bulunmuştur....
Yargılama sırasında bilgisine başvurulan davacı tanığı davacının başka bir kadınla resmen evli olan ... ile evlilik dışı birlikte yaşadıkları ve müşterek iki de çocuklarının olduğunu bu nedenle de davacının çevresinde soyadının ... olarak bilindiği ve nüfus kütüğündeki... soyadını kullanmadığı belirlenmiş davacı vekili de tanık beyanını yadsımayıp doğruluğunu kabul etmiştir. Bir kadının evli bir erkekle evlilik dışı birlikte yaşaması ve o kişiden evlilik dışı çocuğunun olması ona birlikte yaşadığı bu kişinin soyadını taşıması hakkı kazandırmaz ve Türk Medeni Kanununun yukarıda değinilen 27. maddesinde öngörülen soyadını değiştirmek için haklı neden olarak kabul edilemez. Mahkemece yukarıda değinilen hususlar gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile davacının soyadının değiştirilmesine hükmedilmesi doğru görülmemiştir....