TMK 314/4 maddesinde "Eşler tarafından birlikte evlat edinilen ve ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına ana ve baba adı olarak evlat edinen eşlerin adları yazılır" hükmünün bulunduğu, bu sebeple ayırt etme gücüne sahip ergin kişilerin evlat edinilmesi halinde nüfus kayıtlarına ana ve baba adı olarak evlat edinen eşlerin isimlerinin yazılacağına dair bir düzenlemenin bulunmadığının anlaşılması karşısında davalının yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Kdz....
Aile Mahkemesinin kararıyla hakkında bakım tedbiri uygulanmasına karar verilen 21.05.2014 doğumlu küçüğün, evlat edinme hizmetlerinden yararlandırılacağını, Türk Medeni Kanununun 311'nci maddesinde yer alan sebeplerin mevcut olduğunu ileri sürerek, evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmamasına karar verilmesini istemiş; mahkeme; "dava açılmadan önce çocuğun koruma altına alındığını, bundan sonra evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmaması kararının, evlat edinme işlemleri sırasında verileceğini" gerekçe göstererek isteği reddetmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 312'nci maddesinin (1.) fıkrasının son cümlesinde yer alan "küçüğün yerleştirilmesinden önce" ifadesiyle kast edilen, koruma tedbiri nedeniyle çocuğun yuvaya alınmış olması değil, gelecekte evlat edinilmek amacıyla yerleştirmedir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı kurum vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın hatalı olduğunu, davalarını terditli olarak açtıklarını, ana babanın evlat edinmeye yönelik beyanının (rızalarının) tespitini, olmadığı takdirde rızalarının aranmamasına karar verilmesini talep ettiklerini, çocuğun geçici evlat edinme sözleşmesi ile evlat edinmek istenen aileye teslim edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava evlat edinmede ana baba rızasının aranmaması isteminden ibarettir. İlk derece mahkemesince çocuk hakkında herhangi bir evlat edinme davası açılmadığı, ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 06.12.2012 tarih 2012/14988 Esas 2012/29418 Karar sayılı ilamında ve 8....
Başka bir anlatımla başka bir erkekle soybağı bulunan bir çocuğun evlat edinilmesi, evlat edinenle çocuk arasında yapay soybağının kurulmasına dayanak teşkil ettiği halde, çocuğun gerçek anne ve babasıyla olan doğal soybağını ortadan kaldırmamaktadır. Bu itibarla, evlat edinmeyle ana ve babaya ait olan haklar ve yükümlülükler evlat edinene geçerse de, çocuğun genetik ana ve babası arasında var olan soybağı ilişkisi sona ermediğinden genetik ana ve babanın çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkı devam eder. Önemle belirtmek gerekir ki, evlatlığın, miras ve başka haklarının zedelenmemesi, aile bağlarının devam etmesi için evlatlığın naklen geldiği aile kütüğü ile evlat edinenin aile kütüğü arasında her türlü bağ kurulur ve Türk Medeni Kanunu'nun 500. maddesine göre de evlatlık ve alt soyu evlat edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar, evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin yıllardır ana baba gibi yetiştirip büyüten kişiler tarafından 2006 yılında mahkeme kararı ile evlat edinildiğini ancak, soyadının da düzeltilmesi o davada istenilmediğinden eskisi gibi kaldığını, kendisini evlat edinen ve ana baba gibi bildiği kişiler ile aynı soyadı taşımak istediğini ileri sürerek soyadının düzeltilmesi istenilmiştir. Dava yukarıda da açıklandığı gibi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36.maddesinde ifadesini bulan soyadın düzeltilmesi istemine ilişkindir. Öte yandan Türk Medeni Kanununun 314. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesinde; ergin olan evlatlık, evlat edinilme sırasında veya daha sonraki bir zamanda dilerse evlat edinenin soyadını alabilir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, evlat edinme istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, evlat edinilenin anne adı olarak evlat edinenin yazılıp yazılamayacağı, küçüğün anne adının evlat edinenin adı olarak yazılmasının kişinin özel hayatının gizliliğini sağlaması açısından önemli olup olmadığı, eşlerin birlikte ayırt etme gücü olmayan küçüğü evlat edinmeleri halinde nüfus kaydına ana ve baba adı olarak evlât edinen eşlerin adlarının yazılmasına ilişkin hükmün, diğer eşin çocuğunun evlat edinilmesi halinde evleviyetle uygulanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 2....
çok sevdiği ve hasretini çektiği evladından mahrum bırakılmamasına, davacı aile tarafından küçük İpek'in evlat edinme davasının reddine, ana baba rızası aranmaksızın evlat edinmeye karar verilmesi talebinin reddine ve küçük İpek'in müvekkili biyolojik babaya verilmesine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur....
Mahkememizce; re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK md. 355) inceleme sonucunda; 4721 sayılı TMK.nun 309. maddesinde "Evlat edinmenin, küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirdiği, rızanın küçüğün veya ana ve babasının oturdukları yer mahkemesinde sözlü veya yazılı olarak açıklanarak tutanağa geçirilmesi ile verilebileceği, verilen rızanın, evlat edinenlerin adları belirtilmemiş veya evlat edinenler belirlenmemiş olsa dahi geçerli olduğu belirtilmektedir. Ayrıca TMK.nun 310. maddesi uyarınca rıza, küçüğün doğumunun üzerinden altı hafta geçmeden önce verilemez. Somut olayda; Küçüğün evlat edinmek üzere kuruma yerleştirildiği herhangi bir aileye teslim edilmediği, ana-baba rızası aranmamasının evlat edinme işlemleri sırasında istenebileceği, herhangi bir hak kaybı söz konusu olmadığından mahkemenin kararı isabetlidir....
Mahkememizce; re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK md. 355) inceleme sonucunda; 4721 sayılı TMK.nun 309. maddesinde "Evlat edinmenin, küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirdiği, rızanın küçüğün veya ana ve babasının oturdukları yer mahkemesinde sözlü veya yazılı olarak açıklanarak tutanağa geçirilmesi ile verilebileceği, verilen rızanın, evlat edinenlerin adları belirtilmemiş veya evlat edinenler belirlenmemiş olsa dahi geçerli olduğu belirtilmektedir. Ayrıca TMK.nun 310. maddesi uyarınca rıza, küçüğün doğumunun üzerinden altı hafta geçmeden önce verilemez. Somut olayda; Küçüğün evlat edinmek üzere kuruma yerleştirildiği herhangi bir aileye teslim edilmediği, ana-baba rızası aranmamasının evlat edinme işlemleri sırasında istenebileceği, herhangi bir hak kaybı söz konusu olmadığından mahkemenin kararı isabetlidir....
Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetini yürütmekle de görevli olan davacı kurum, küçüğün evlat edinme hizmetlerinden yararlandırılacağını belirterek Türk Medeni Kanununun 311 ve 312'nci maddelerine dayanarak, evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmasına karar verilmesini istemektedir. Mahkeme; "dava açılmadan önce çocuğun koruma altına alındığını, bundan sonra evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmaması kararının, evlat edinme işlemleri sırasında verileceğini" gerekçe göstererek isteği reddetmiştir. Türk Medeni Kanununun 312 nci maddesinin (1.) fıkrasının son cümlesinde yer alan "küçüğün yerleştirilmesinden önce" ifadesiyle kast edilen, koruma tedbiri nedeniyle çocuğun yuvaya alınmış olması değil, gelecekte evlat edinilmek amacıyla yerleştirmedir....