İş Mahkemesi ise, “davanın 5510 sayılı Kanundan değil, 2918 sayılı Kanundan kaynaklandığı ve haksız fiile dayalı davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu” gerekçesiyle, görevsizlik kararı vermiş; kararlar, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 ve 7/3. maddeleri uyarınca iş mahkemeleri, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan ve sigortalı ile S.. K.. arasındaki davalara bakmakla da görevlidir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 101. maddesinde ise "bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili" ortaya çıkan uyuşmazlıkların, iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 6111 sayılı Kanunla değişik 98. maddesi, "Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın S.....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/09/2022 NUMARASI : 2022/76 2022/307 DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Sosyal Güvenlik Hukukundan Kaynaklanan İtirazın İptali) KARAR : Taraflar arasında görülen davada Mersin 6. İş ve Mersin 12. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mersin 6. İş Mahkemesi, aynı konuda Tarsus İş Mahkemesi'nde görülmekte olan menfi tespit davası bulunduğunu ve o davanın kesinleşmesi halinde eldeki davanın sebepsiz zenginleşme davası olacağından bahisle görevsizlik kararı vermiştir. Mersin 12. Asliye Hukuk Mahkemesi, kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı gibi uyuşmazlığın SGK işleminden kaynaklandığından bahisle görevsizlik kararı vermiştir. Dava, Kurum İşleminin İptalidir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 13/04/2021 NUMARASI : 2020/129 E., 2021/120 K., DAVA KONUSU : (Sosyal Güvenlik Hukukundan Kaynaklanan) KARAR : GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ İDDİANIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, 05/08/1990- 31/10/2019 tarihleri arasında Almanya'da sigortalılığının mevcut olduğunu, bu tarihten önce Türkiye'de çalışmasının bulunduğunu, 27/04/2020 tarihli dilekçe ile yurtdışı çalışmalarını borçlanarak emekli olma şartlarını yerine getirdiğinden dolayı Aydın Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne emeklilik başvurusunda bulunulduğunu, Atakum Sosyal Güvenlik Merkezi'nin 01/06/2020 tarihli cevabi yazısında, hizmet süresine karşılık borçlanma tutarının bildirilmediği ve kanun değiştiğinden bahisle talebinin kabul edilmediğini, 3201 sayılı kanunun 7186 sayılı kanununu 11. Maddesi ile değişik hükmü uyarınca, yurtdışı borçlanmasına ait sürelerin 5510 sayılı kanunun 4. Maddesinin 1....
Kaldı ki davaya konu sosyal güvenlik hakkı, bireylerin geleceğe güvenle bakmalarını sağlayan bir insan hakkıdır. Aynı zamanda sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir. Bu esası göz önüne alan 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (Anayasa) “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlığı altında “sosyal güvenlik hakkını” düzenlemiş ve 60. madde ile “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükmünü getirmiştir. Görüldüğü gibi vatandaşlara bu konuda anayasal bir hak tanınırken, Devlete de, onların bu haktan yararlanmasını sağlayacak şartları hazırlama görevi yüklenmiştir. Bu anayasal görevin yerine getirilmesi için getirilen yasal düzenlemeler ve kurulan kurumların görevleri de bu bilinçle değerlendirilmelidir....
Maddesi ile eklenen "Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir." Hükmü ile 01.01.2013 tarihinden itibaren bazı iş mahkemelerinin sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkları çözmek için görevlendirilmiş olması da davaların ayrılmasının nedeni olamaz. Bu gerekçeye dayalı bulunan yerel mahkeme kararının isabetli olduğu ve işin esası hakkında inceleme yapılması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşlerine katılmamaktayız. ...
Her ne kadar mahkemece Türkiye ile Gürcistan arasında Sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmadığını belirtmiş ise de; Türkiye -Gürcistan arasındaki sosyal güvenlik sözleşmesi 20/11/2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye- Gürcistan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 7. Maddesi '' Bir Tarafın mevzuatına tabi olan ve işvereni tarafından diğer taraf Ülkesine 24 aydan az bir süre için çalışmaya gönderilen şahıslar, bu hizmetleri birinci taraf Ülkesinde yerine getirilmiş gibi işlem görür ve bu taraf Ülkesinin mevzuatına tabi olur. Her iki Tarafın Yetkili Makamlarının önceden onaylamasıyla bu süre toplam 60 ayı geçmemek şartıyla uzatılabilir.'' hükmünü içermektedir....
Sosyal güvenlik hukukundaki dava şartı olarak Kuruma başvuruda, uyuşmazlığın çözümünde arabuluculuktaki gibi iki taraflı bir süreç işlemeyeceği, çözümün Kurumun takdirinde olduğu açıktır. Bu durumda Kurumun tek taraflı işlemi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davalarda temel kural resen araştırma ilkesidir. Kamu düzeninden sayılan bu davalarda Kurumun tek taraflı yapacağı bir işlemin kesin dava şartı olarak kabul edilmesi neticesinde davanın usulden reddine karar vermek sosyal güvenlik hukukunun ayrıcalıklı ve özel yapısıyla da örtüşmemektedir. Sigortalı olmak, kişi bakımından salt bir hak değil, aynı zamanda bir yükümlülüktür ve bu nedenle ne kişilerin ne de kurumların isteğine bırakılmıştır....
Kaldı ki davaya konu sosyal güvenlik hakkı, bireylerin geleceğe güvenle bakmalarını sağlayan bir insan hakkıdır. Aynı zamanda sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir. Bu esası göz önüne alan 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlığı altında “sosyal güvenlik hakkını” düzenlemiş ve 60. madde ile “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükmünü getirmiştir. Görüldüğü gibi vatandaşlara bu konuda anayasal bir hak tanınırken, Devlete de, onların bu haktan yararlanmasını sağlayacak şartları hazırlama görevi yüklenmiştir. Bu anayasal görevin yerine getirilmesi için getirilen yasal düzenlemeler ve kurulan kurumların görevleri de bu bilinçle değerlendirilmelidir....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise; davalı kurumca davacı hakkında verilen prim borcuna yönelik işlemin iptali ile davalı kuruma prim borcu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olan uyuşmazlığın, Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklandığından bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 101. Maddesinde " Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." hükmüne yer verilmiştir....
nın ilke kararı doğrultusunda, Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklanan davaya ... 3. İş Mahkemesi tarafından bakılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 3. İş Mahkemesince uyuşmazlığın Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklanan dava ve işler dışında kaldığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....