Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yap-işlet-devret sözleşmeleri, kira ve eser sözleşmesinin unsurlarını içeren karma sözleşmelerden olup, bir taraf kendisine ait olmayan taşınmaz üzerinde eser sözleşmesi hükümlerine göre bina, tesis veya başkaca bir eser meydana getirmekte, diğer taraf da taşınmazına yapılan bu eserin ayrıca bedelini ödemediği için diğer tarafın belli süreyle kullanmasına müsade etmektedir. Bu durumda eserin meydana getirilmesi ve bundan doğan talep hakları eser sözleşmesi hükümlerine tabidir. Oluşturulan eserin ve bulunduğu taşınmazın kullanılması aşaması ve bundan doğan talep hakları kira sözleşmesi hükümlerine tabidir. Eser sözleşmesinden doğan davalar için, tarafların sıfatından veya işlemin mahiyetinden doğan bir nedenle tüketici mahkemesi veye ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirir bir neden yok ise, özel bir görev kuralı bulunmadığından, genel mahkeme olarak asliye hukuk mahkemesi görevlidir....

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere, asıl ve ek bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında 07.12.2001 tarihinde bir yıl süreli imzalanan bayilik sözleşmesinin süresinden önce 12.09.2002 tarihinde davalı tarafından haksız olarak feshedildiği, davacının sözleşmesinin haksız feshinden dolayı müspet zararını talep edebileceği, sözleşmenin erken feshi nedeniyle davacının 945.20 TL gelir kaybı bulunduğu, davacının sözleşme dolayısıyla kiralamış olduğu iş yerinde boya, tamirat, elektrik tesisatı ve elektronik cihazlar nedeniyle masraflar yaptığı, bu konudaki toplam zararın 8.835.00 TL olduğu, davacının talep edebileceği maddi zararın toplam 9.780.20.TL olduğu,davacının maddi zarar ile ilgili olarak davalıyı daha önce temerrüde düşürmediği,davacının kira alacağı talebini yazılı olarak ispatlayamadığı, devir bedeli talebinin yerinde olmadığı, manevi tazminat isteminin koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, iş akdinin haksız feshinden doğan manevi tazminat istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 9.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 9.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 17.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Mahkemece, davacı şirket ile ... isimli şirket arasında yapılan 01/04/2014 tarihli yayıncılık sözleşmesinde, sözleşmenin 2. maddesi ile sözleşme ekinde belirtilen eserlerin yayıncılık haklarını yayıncıya devredildiği, yine sözleşmenin yayıncının yükümlülükleri başlığı altındaki maddesinde, son paragrafta yayıncının eser sahibini adli ve idari merciler karşısında temsil etmesi yasal hale getirmez ve keza 3.kişilerin yasa dışı ihlallerinden eser sahibinin haklarının adli koruma hükümlülüğü bulunmadığı, bununla ilgili olarak ve ilgili faaliyetler için eser sahibinin konu ile ilgili masrafları yüklenerek karar vereceği, adli faaliyetler gereğince eser sahibi lehine olan tazminatların davalık olması durumunda yayıncının talepte bulunmayacağı, eğer bu duruma karışmamış ise olası adli faaliyetlere iştirak etmesi durumunda eser sahibi ile ekonomik ve diğer şartlara haiz anlaşma yapacağı, sözleşmenin süresi ve bölgesel geçerliliği başlığı altındaki başka bir madde de sözleşmenin 01/04/2014 tarihinde...

        Eser sözleşmesinde işi yapmayı üstlenen, eser meydana getirmekten ibaret bir iş görme edimini borçlanmaktadır. Eser sözleşmesi, bir iş görme borcu doğuran sözleşme olmakla beraber burada önemli olan çalışmanın kendisinden ziyade bu çalışma neticesi ortaya çıkan ve objektif olarak gözlemlenen sonuçtur. İşi yapmayı üstlenen, iş sahibi ile akdi ilişkiye girerken bir sonuç (eser) meydana getirmeyi taahhüt etmektedir. Bu anlamda eser, bir iş görme faaliyetinin maddi veya maddi olmayan sonucudur. Kuşkusuz bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimler de eser kavramına dahil sayılır ve istisna sözleşmesinin konusunu oluştururlar. Eser sözleşmesinde ücret belli bir süre çalışıldığı için değil, netice için ödenmektedir. İşi yapmayı üstlenenin, kararlaştırılan zamandan önce taahhüdünü yerine getirmesi, ücret üzerinde herhangi bir etki meydana getirmeyecektir. İş ilişkisinde olduğu gibi kişisel ve hukuki bir bağımlılık yoktur....

        Bu durumda, davalının sözleşme uyarınca, davacı payına düşen daireyi sözleşme şartlarına uygun olarak zamanında teslim edemediği, bu nedenlede teslimatın geçiktirmesi nedenine dayalı kira kaybı ile ilgili olarak ugranılan zararının tazminini istendiği somut olayda, hizmetten ziyade eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve eser sözleşmesinin de genel hükümler ve Borçlar Yasasının 355. maddesinde düzenlendiği anlaşıldığından, 4077 Sayılı Kanunun 3/d maddesinde düzenlenen hizmet kavramı kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22. (HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 04.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Bir başka deyişle, yüklenicinin edimini yerine getirmemesinden doğan zararı ödemeyi taahhüt etmişlerdir. Bu haliyle taraflar arasında garanti sözleşmesinin bulunduğu açık seçik ortadadır. Mahkemece Borçlar Kanunu’nun kefalete ve şahsa ilişkin hükümlerine dayanılarak eser sözleşmesinde uygulanamayacağı belirtilmiştir. Gerçekten, uyuşmazlık BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, yüklenicinin ayıplı ve eksik imalâttan sorumluluğu kesinleşen ilâmla sabittir. O halde yüklenicinin yanında edimin tekniğine ve amacına uygun yapılmasını taahhüt eden davalılar da uğranılan zararı ödemekle yükümlüdür. Bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davada uygulama yeri bulunmayan yasa maddelerine dayanılarak red kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur....

            -TL maddi tazminat ile sözleşmelere uyulmaması nedeniyle çektikleri sıkıntı, üzüntü nedeniyle 5.000,00.-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanunun 3. maddesi (I) bendinde gerçek veya tüzel kişilerle tüketiciler arasında kurulan eser sözleşmelerini tüketici işlemi kapsamına almıştır. Kanunun 73/1. maddesi ise tüketici işlemlerinden doğan davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirlenmiştir. 6502 sayılı Kanunun 3. maddesinin gerekçesinde eser sözleşmelerinin Kanun kapsamına alınmasına herhangi bir açıklama getirilmemiştir. Ancak kanunun sistematiği nazara alındığında kanunda zikredilen eser sözleşmelerinden kastın; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır....

              tespiti, meni, kali refi, eser sahipliği nedeniyle ve taklit nedeniyle manevi tazminat, FSEK 68. madde çerçevesinde rayiç bedelin 3 katı tutarında tazminat ve FSEK m.70/2 556 sayılı KHK m.62/b, 64, 6, 67 çerçevesinde maddi tazminat ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği,18.03.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile Eser hakkına ve marka hakkına vaki tecavüzün tespitine, men’ini, ref’ine ve kal’ine, FSEK md.68 gereğince 144.000 TL 3. katı kanuni cezanın dava tarihinden itibaren en yüksek ticari avans faizi işletilerek davalıdan tahsiline,556 s....

                sıkıntılar yaşaması nedeniyle müvekkilin çektiği acıların ızdırabın ve sıkıntıların bir nebze de olsa giderilebilmesi için fazlaya Ilişkin talep ve sair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere 5.000 TL maddi tazminat, 5.000 TL iktisadi geleceğinin tehlikeye düşmesinden dolayı uğradığı zarar sebebiyle tazminat, 5.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 15.000 TL'nin kaza tarihi olan 30.03.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, her türlü yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini karar verilmesini talep etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu