Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sözleşmelerde fesih; bozucu yenilik doğuran bir hak olup, karşı tarafa iradenin ulaşması ile tamamlanır ve hukuki sonuçlarını yaratır. Fesih sürecinin başlatılması ve fesih hakkının kullanılması, özellikle (ayına ilişkin olmayıp) nakit bedel üzerinden yapılmış sözleşmelerde tek taraflı iradenin karşı tarafa ulaşması ile sonuçlarını yaratır. Menfi (olumsuz) zararın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK'nın 125/III. (B.K.106/II.) maddesindeki genel düzenlemelerdir. Sözleşmenin feshi yahut sözleşmeden dönülmesi halinde alacaklı ancak menfi zararının tazminini isteyebilecektir. Hukuk Genel Kurulu'nun 17.01.1990 tarih ve 1989/13-392-1 sayılı kararında da belirtildiği gibi menfi zarar sözleşme yapılmasaydı davalının uğramayacağı zarar olarak tanımlanmaktadır. Menfi zarar (Olumsuz zarar); dayanağını 818 sayılı BK'nın 108/2. madde (TBK 125/3.) hükmünden almakta olup, sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır....

    Davalı vekili, kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini, kaldı ki müvekkilinin sözleşmenin feshine neden olmadığını, kar kaybı istenemeyeceği gibi bir yıl olarak kararlaştırılan sözleşme gereği davacının ödediği 66.000 USD'yi geri isteme hakkının bulunmadığını, taleplerin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davacının sözleşmenin 16. maddesi uyarınca eski bayii ...'in borcu olarak davalı yana ödediği 66.000 USD'nin iadesini ve teminat mektubu için ödediği komisyon tutarı olan 472.50 TL'nin tazminini, sözleşmenin 1 yıl süre icra edilmiş olması nedeniyle isteyemeyeceği, ... 8....

      Somut olayda, davacının cezai şart dışındaki talebi, fesih nedeniyle uğranılan menfi zararın giderilmesi isteğine yönelik olduğundan “kaçırılan fırsat” esasına göre hesaplama yapılması gerekir. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin BK'nın 106/II. maddesi hükmünce haklı olarak feshedilmesi durumunda feshedenin, aynı Yasa'nın 108. maddesi uyarınca uğradığı zararları talep edebileceği gerek Yargıtay uygulamasında gerekse doktrinde kabul edilmektedir. Genel olarak bu zararlar, kaçırılan fırsat (menfi zarar) olarak tanımlanmakta olup, sözleşmenin yapılmaması halinde uğranılamayacak zarar olarak ortaya çıkmaktadır. Kaçırılan fırsat, yüklenicinin sözleşmesine göre yapımını üstlendiği halde yapmadığı işin makul süredeki yeniden yapım bedeli ile sözleşmenin yapıldığı tarihte kendisinin sözleşme ilişkisine bağladığı teklife en yakın alınabilecek teklif fiyatı arasındaki farktan ibarettir....

        Taraflar arasındaki sözleşme tarihinde yürürlükte olan 818 Sayılı BK'nın 106 ve 108. maddeleri hükmünce sözleşmeyi fesheden taraf kural olarak, menfi zararlarını isteyebilir. Menfi zarar, akdin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zarara ilişkindir. Sözleşmenin feshi halinde, sözleşme ortadan kalktığından sözleşmeye dayanılarak zarar istenemez. Bir başka anlatımla, sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan müspet zarar fesih halinde talep edilemez. Eksik imalât bedeli akdin ifasına yönelik olumlu zarar niteliğindedir. Bu nedenle somut olayda sözleşmeyi fesheden davacı idarenin sözleşmenin ifasını talep anlamına gelen eksik ve ayıplı imalât bedeline ilişkin talebinin reddi yerine kabulü doğru olmamış, kararın temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir....

          Birleşen dava yönünden; sözleşmenin birleşen davacı tarafça haksız feshi nedeniyle birleşen davacı tarafça herhangi bir zarar ve tazminat talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından birleşen davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir. " gerekçeleri ile; " 1-ASIL DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;a)Sipariş edilen ürünlerin teslim edilmemesinden kaynaklı uğranılan 43.711,97 TL kazanç kaybı ve sözleşmenin feshi nedeni ile uğranılan 34.916,99 TL kar kaybı olmak üzere toplam 78.628,96 TL'nin dava tarihi olan 20/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, b)Dava konusu yapılan ......

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/899 KARAR NO : 2023/486 DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 08/11/2022 KARAR TARİHİ : 09/06/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında 2019 yılı Şubat ayında ----bölgesi için yetkili servis sözleşmesi akdedildiğini, ilgili sözleşmenin 21.04.2022 tarihinde yenilendiğini ve bu kapsamda; Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliğinden doğan sorumluluk ve yükümlülükleri aynen yerine getirmeyi ve bunlarla ilgili olarak tüketiciye karşı müşterek ve müteselsil sorumlu olma hususunda anlaşma sağlandığını, taraflar arasında 21.04.2022 tarihinde tanzim edilen sözleşmenin 2....

              Mahkemece, uyulan Hukuk Genel Kurulu bozma ilamı ve dosya kapsamına göre; davada menfi zarar talep edildiği, davacının önceki davada verdiği ....03.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile tek taraflı fesih hakkını kullandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin münfesih olduğu konusunda tereddüt bulunmadığı, ancak bu nedenle oluştuğu iddia edilen zararın davacı tarafça ispatlanması gerektiği, sözleşme gereği sökülen ağaçların zarar olarak gösterilmesinin mümkün olmadığı, sözleşme gereği yapılan işlerin kaldırılması için yapılacak masrafın zarar olduğunun söylenebilmesi için davacının bu nedenle aynı koşullarda arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapmasına engel olma durumunun ve elde edeceği menfaatin bu nedenle azaldığının ortaya konulması gerektiği, ancak davacı tarafça böyle bir olay bildirilmediği, sadece taşınmazda yapılan işin kaldırılma bedelinin tazminat olarak talep edildiği, sonuç olarak oluşmuş ve talep edilebilecek bir menfi zarar bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir...

                üzere iadesi talep edilebilecek menfi zarar kapsamında bulunduğu, alınan bilirkişi raporu ile de bu durumun tespit edildiği anlaşıldığından kar kaybı ve başka sözleşme imzalanmaması nedeniyle oluştuğu belirtilen müspet zarar talebine yönelik davanın reddine, menfi zarar talebine yönelik davanın ise kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur (Yargıtay 6....

                  Bunun sonucu olarak yüklenicinin sözleşmenin haksız feshi halinde sözleşmenin ifa olunacağına güvenerek yaptığı masraflar ve kâr kaybını istemesi mümkündür. Ancak davalı iş sahibi idari yargı kararı uyarınca sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını savunmaktadır....

                    Sözleşme nakit karşılığı düzenlenmiş olduğundan tarafların tek yanlı fesih irade beyanı ve bu beyanın karşı tarafa ulaşması ile geriye etkili olarak hukuki sonuçlarını doğurur. Sözleşmenin feshi halinde fesheden tarafından ve somut olayda olduğu gibi feshedenin yüklenici olması halinde feshin haklı olup olmadığına bakılmaksızın gerçekleştirilen imalât bedeli ile haklı fesih halinde menfi zararların ödetilmesi talep edilebilir. Sözleşmede aksi kararlaştırılmış olmadıkça müspet zararların tazmini istenemez. Kâr kaybı talebi müspet zarar niteliğindedir (Yargıtay 15. H.D.'nin 24.09.2007 gün 2007/1996-5594 E.K. ve 21.11.2007 gün 2006/4646 Esas 2007/7359 Karar sayılı ilâmları). Yanlar arasında yüklenici tarafından da sözleşmenin feshi halinde kâr kaybı ya da müspet zararların isteneceğine dair hüküm bulunmamaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu