Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı karşı davalı dava dilekçesinde, eser sözleşmesinden kaynaklanan bedelinin sözleşmenin feshi nedeni ile istirdâdı ile işin ilk sözleşmeye göre daha fazla para ödeyerek tamamlattırıldığından doğan zararın tahsiline karar verilmesi istemiş, davalı-karşı davacı karşı davasında ise sözleşme kapsamında yapılan masraflar ve ödenmeyen bedeli alacağının tahsili talebinde bulunmuştur. Gerek asıl dava gerekse karşı davanın eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığı ve bu nedenle genel hükümlere tabi olduğundan, 5846 sayılı Fikir ve Senet Eserleri Kanunu ile ilgisinin bulunmadığı anlaşılmakla verilen kararın bozulmasına, davaya ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce Ticaret Mahkemesi sıfatı ile bakılıp işin esasının incelenmesi gerektiğinden hükmün bozulması uygun görülmüştür. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 13.12.2016 tarih 2016/6141 Esas 2016/5127 Karar sayılı onama ilâmının ve ... 2....

    "İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye bedelinin tahsili için yapılan ilâmsız icra takibine itirazın iptâli ile takibin devamı istemesine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Yazılı sözleşme bulunmamakla birlikte taraflar arasında tekstil ürünlerinin fason işçiliğinin yapılması konusunda akdî ilişki kurulduğu tarafların kabulündedir. Davacı yüklenici takip dayanağı faturalardaki malların fason işçiliğini yapıp bedele hak kazandığını iddia etmekte, davalı sahibi de faturada yazılı malların teslim edilmediğini savunmaktadır....

      İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tahkim yargılamasının ve bu davanın dayanağı hukuki sebeplerden birbirinden farlı olduğunu, tahkim yargılamasının bu dava için kesin hüküm teşkil etmediğini, davalı TAB'ın, Türkiye'de Burger King markasının ve bu marka altıda işletilen restoranlar zincirlerinin üst lisans veren şirketi olduğunu, yani davalı EKUR'un, davalı TAB'ın Burger Kıng restoranlarının proje ve inşaat işlerini yapan temel yardımcısı konumunda olduğunu, ortaklık yapısının da TAB ile aynı olduğunu, tahkim kararının, franchise sözleşmesi ile sınırlı olduğunu, eser sözleşmesini kapsamadığını, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisini kapsayan yazılı bir tahkim sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenle her ne şekilde olursa olsun, eser akdi ilişkisinin tahkim yolu ile yargılanabilmesinin zaten mümkün olmadığını, TAB ile SANGÜL arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinde, hiç bir tahkim anlaşması bulunmadığını...

      ın ... restoranlarının proje ve inşaat işlerini yapan temel yardımcısı konumunda olduğunu, ortaklık yapısının da ... ile aynı olduğunu, tahkim kararının, franchise sözleşmesi ile sınırlı olduğunu, eser sözleşmesini kapsamadığını, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisini kapsayan yazılı bir tahkim sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenle her ne şekilde olursa olsun, eser akdi ilişkisinin tahkim yolu ile yargılanabilmesinin zaten mümkün olmadığını, ... ile ... arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinde, hiç bir tahkim anlaşması bulunmadığını, yazılı bir tahkim sözleşmesinin zaten olmadığını, bu nedenle taraflar arasındaki eser sözleşmesine dayalı ihtilafın tahkim ile çözülmesinin mümkün olmadığını, verilen tahkim kararının sadece işletme lisans anlaşması ile sınırlı olduğunu, eser sözleşmesine dair ihtilafların çözümü için taraflar arasında hiç bir tahkim anlaşması olmadığını, bu davanın eser sözleşmesine dayalı olarak açıldığını, İşletme Lisans Anlaşmasında yer alan tahkim hükmünün, eser sözleşmesine...

        ayıp bulunduğu da yine bilirkişi heyet raporları ile belirlendiği, sahibi davalının ise süresinde ayıp ihbarında bulunduğu yönünde bir iddiada bulunmadığı, esasen cevap dilekçesinde dava dışı olan 30/04/2017 ve 24/08/2017 tarihli faturalar dışında taraflar arasında bir anlaşma bulunmadığının ileri sürüldüğü, davalı sahibinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 475. maddesinde belirtilen seçimlik haklarını kullandığına dair bir iddiasının da bulunmadığı, başka bir ifade ile davacı yüklenici tarafından yapılan eserde onarım yapılmasına dair irade açıklaması da olmaması nedeni ile eser bedelinden bir indirim yapılmasının da mümkün olmadığı, davacı talep edilecek bedelinin takip talebinde talep edilen miktardan fazla olması nedeni ile taleple bağlı kalınarak davanın kabulünün gerektiği, yapılan yargılamada alacağın varlığı ile miktarı alınan bilirkişi raporlarıyla saptanabildiğinden alacağın likit olmaması sebebiyle koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteminin de reddi gerektiği...

          Yüklenicinin, eser sözleşmesi ile sahibine karşı üstlendiği işin tamamını veya bir kısmını yaptırdığı kişilere alt yüklenici denir. Alt yüklenici, asıl yükleniciden bağımsız ve kendi hesabına çalışan bir ifa yardımcısıdır. Alt yüklenici, asıl yüklenicinin işçisi olmayıp, bir ifa yardımcısıdır. Başka bir deyişle, asıl yüklenici ile aralarındaki hukuki ilişki bir hizmet sözleşmesi olmayıp, bir eser sözleşmesidir. Ancak, bu eser sözleşmesi asıl yüklenicinin sahibiyle yaptığı eser sözleşmesinden bağımsız ayrı bir sözleşmedir. Bu sözleşme ile alt yüklenici, asıl yüklenicinin yapımını üstlendiği eserin belli bir bölümünü ya da bazı teknik kısımlarını yapıp, asıl yükleniciye teslim etmeyi ve asıl yüklenici de buna karşılık bir ücret ödemeyi üstlenmektedirler. Dolayısıyla ortada iki ayrı eser sözleşmesi bulunmaktadır. Bu ikinci sözleşmede, asıl yüklenici sahibi ve alt yüklenici durumundadırlar. Uygulamada, bu ikinci sözleşmeye taşeron sözleşmesi de denilmektedir....

            sahibi konumundadır.Sözleşme ile yüklenici tarafından, sahibinin binalarına kazanların stokerleri sökülerek otomatik yakma sistemi montajının yapılması kararlaştırılmış, bedel olarak ise 40.000,00 TL + KDV belirlenmiştir....

              Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içermekte olup yüklenicinin edimi eseri meydana getirmek ve sahibine teslim etmek, sahibinin karşı edimi ise, teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser sözleşmesinin varlığı halinde, yüklenici işi sözleşme, fen ve sanat kurallarıyla sahibinin beklediği yararı gözeterek imal edip teslim ettiğini, sahibi ise bedelini ödediğini ispat etmek zorundadır. Eser sözleşmesi; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK m. 470; mülga BK m. 355). Eser sözleşmesinde yüklenici, üstlendiği edimleri sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğun belirlenmesinde benzer alandaki işleri yüklenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranış esas alınır....

                ; sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu ve davalı yüklenicinin, 2009 yılında davacı sahibine ait evde tadilat, tamirat ve kat ilavesi imalâtlarını yapmayı üstlendiği, davacı sahibinin yapılan işler karşılığında 47.871,00 TL ödediği hususları ihtilâfsızdır....

                  Borçlar Yasasının 355. maddesinde ise, istisna akdi (eser sözleşmesi) düzenlenmiş ve bir tarafın sahibi, bir tarafın ise, yüklenici konumunda olan ve bedeli karşılığında bir şeyin imalinin yapılması hususunun eser sözleşmesi olarak açıklandığı yer almıştır. Hizmet sözleşmesi ve eser sözleşmesi birbirine çok yakın kavramlar olup; hizmette, ücret-bağımlılık ve devamlılık, eser de ise, bir şeyin ücret karşılığı imali söz konusudur. Somut olayda, hizmetten ziyade eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve eser sözleşmesinin de Genel Hükümler ve Borçlar Yasasının 355. maddesinde düzenlendiği, uyuşmazlığın 4077 Sayılı Yasanın 3/d Maddesi kapsamında hizmet olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla, görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi değil genel mahkemelerdir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 23.09.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu