İcra Müdürlüğü'nün 2013/19059 sayılı dosyası ile başlattığı icra takibini iflas yolu ile adi takibe çevirdiğini, gönderilen ödeme emrine davalı tarafından itiraz edilmediğini ileri sürerek, davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; haciz yoluyla başlatılan icra takibinde davalı şirkete gönderilen ödeme emrine karşı davalı şirket vekilinin vekaletname ibraz etmek suretiyle itiraz ettiği, bu durumda, haciz yolu ile başlatılan icra takibinin iflas yolu ile adi takibe çevrilmesi neticesinde ödeme emrinin davalı borçlu şirketin vekiline tebliğ edilmesi gerektiği halde bu hususa riayet edilmeyerek borçlu şirkete tebligat yapılmasının usulsüz olduğu ve iflas isteme şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Bu yolla yapılan takipte ödeme emrine borçlu veya ipoteği tesis etmiş olan üçüncü şahıs itiraz edebilir (İc.İf. K.md.150). Borçlu ile rehin maliki üçüncü kişi dışındakilerin ödeme emrine itiraz hakkı bulunmamaktadır. Borçlu tarafından açılmış bir menfî tespit davası bulunmadıkça da takibin iptaline karar verilemez. Davacı icra takibinin tarafı ve rehin maliki değildir. Bu yön gözetilmeden "ipoteğe bağlı icra işlemlerinin davalı ... yönünden iptaline" karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK. md. 438/7)....
Bu yolla yapılan takipte ödeme emrine borçlu veya ipoteği tesis etmiş olan üçüncü şahıs itiraz edebilir (İc. İf. K. md. 150). Borçlu ile rehin maliki üçüncü kişi dışındakilerin ödeme emrine itiraz hakkı bulunmamaktadır. Borçlu tarafından açılmış bir menfi tespit davası bulunmadıkça da takibin iptaline karar verilemez. Davacı icra takibinin tarafı ve rehin maliki değildir. Bu yön gözetilmeden "takibin davacı yönünden iptaline" karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Ödeme emrinin, İİK'nun 60. maddesi ve İcra ve İflâs Kanunu Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi zorunlu olup, anılan hükümlere aykırı olarak ödeme emrine herhangi bir ibarenin eklenmesi mümkün değildir. O halde mahkemece, matbu olarak düzenlenmesi gereken ödeme emrine eklenen kısmın ödeme emrinden çıkartılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçluların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, duruşmalı yapılan inceleme ile: İİK 264/2,5 maddeleri uyarınca ödeme emrine itirazdan sonra 7 günlük süre içerisinde itirazın iptali davası öncesinde arabuluculuğa başvurulmamış olduğu bu süre geçtikten sonra arabuluculuğa başvurulduğu her ne kadar alacaklı vekilince ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun ödeme emrine itiraz ettiği bu sebeple 7 günlük sürenin başlamayacağı savunulmuşsa da ödeme emrinden haberdar olan borçlunun ödeme emrine itiraz edebileceği, bu itiraz dilekçesinin geçerli bir itiraz olduğu takip alacaklasını da tebliğ edilmiş olduğu tebliğ tarihinin 03/12/2022 tarihi olup 7 günlük sürenin sonunun araya hafta sonu girmesi nedeniyle 12/12/2022 mesai bitimine kadar olduğu arabuluculuğa ise 13/12/2022 tarihinde başvurulduğu 264/5 maddesindeki sürenin geçirilmiş olması nedeniyle ihtiyati haciz kararı hükümsüz kalmış olmakla 18/11/2022 tarih, 2022/935 karar sayılı değişik iş ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir...
Alacaklı tarafından kira alacağının tahsili için tahliye talepli olarak başlattığı icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine icra mahkemesine başvurarak kiralananın tahliyesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı dava dilekçesinde davalının müvekkiline ait taşınmazda 25.7.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, davalının 2009 Ocak-Nisan ayları arası kira bedelini ödemediğinden hakkında icra takibi yaptığını, ödeme emrinin davalıya 9.5.2009 tarihinde tebliğ edildiği halde davalının ödeme emrine itiraz etmediği gibi yasal sürede de ödemede bulunmadığından temerrüt olgusunun gerçekleştiğini belirterek kiralananın temerrüt nedeniyle tahliyesini istemiştir. Davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye usulüne uygun tebliğ edildiği halde duruşmalara katılmamıştır....
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçlunun yasal süresinde itiraz etmemesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece tahliyeye karar verilmiş,karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı vekili dava dilekçesinde, davalının müvekkiline ait taşınmazda aylık 400 TL kira parası ile kiracı olduğunu,2009 yılı Şubat-temmuz aylar arası kira bedeli toplam 2.400 TL.yi ödemediğinden hakkında icra takibi yaptıklarını davalının takibe kısmi olarak itiraz ettiğini,kabul ettiği aylar kirasını yasal 30 günlük sürede ödemediğinden temerrüt olgusunun gerçekleştiğini bildirerek kiralananın temerrüt nedeniyle tahliyesini istemiştir. Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edildiği halde duruşmalara katılmamıştır....
Davanın Yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 140. maddesi olup gerek anılan maddede, gerekse 5510 sayılı Kanun'un 102. maddesinde, işverenin Kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiştir. 506 sayılı Yasa’nın “Kurumca verilecek idari para cezaları” başlığını taşıyan 140’ıncı maddesinde, idari para cezaları, cezayı uygulayacak makam, cezaya itiraz ve itirazı inceleyecek merci ile itiraz üzerine verilen karara karşı ilgililerce başvurulacak yargı yolu ve zamanaşımı konusunda düzenleme içermektedir. İdari para cezasına karşı fiilin işlendiği tarihteki yasal düzenlemeye göre süresi içinde Kuruma itiraz edilmemesi veya itirazın reddine karar verilmesi halinde yine süresi içinde ilgili mahkemeye dava açılmaması ya da ilgili mahkemece itirazın reddine karar verilmesi hallerinde idari para cezası kesinleşir ve Kurum alacağına dönüşür....
-K A R A R- Davacı vekili, davalı aleyhine başlatılan haciz yoluyla takibe itiraz edildiğini, açılan itirazın iptali davasının davacı lehine sonuçlandığını, takip yolunun iflasa çevrildiğini, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın kaldırılması ve iflasa karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının haciz yoluyla takibi iflasa çevirdiğinden önceki karardan yararlanamayacağını, icra inkar tazminatı ile ilamdaki yargılama giderlerinin depo emrine dahil edilemeyeceğini, müvekkilinin tacir olmadığını, yetkili icra dairesinin faaliyet merkezi olan Kaynarca İcra Dairesi, mahkemenin Kaynarca Ticaret Mahkemesi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, tacir olan davalının depo emrine konu alacağı ödemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketin iflasına karar verilmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının icra takibine 12/03/2002 tarihinde itiraz ettiği, davanın ise 29/06/2010 tarihinde açılmakla itirazın öğrenilmesinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, fener ücretinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile süre yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Oysa İİK'nun 67/1. madde hükmünde açıkça dava açma süresinin ödeme emrine vaki itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiş, bunun dışında bir yol (harici öğrenme vs.) öngörülmemiştir. Nitekim, aynı Kanun'un 62/2. maddesi de itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir. Somut olayda ise ödeme emrine itiraz davacı alacaklıya tebliğ edilmemiştir....