(TBK 315 veya 362.) maddelerinde belirtilen (on, otuz veya altmış gün) belli bir süre içinde ödemesi (temerrüt ihtarı), itiraz süresi içinde (İİK m. 62'ye göre) ödeme emrine itiraz etmez ve ödeme süresi içinde borcu (kirayı) ödemez ise kiraya verenin (alacaklının) kesinleşen kira alacağı için haciz isteyebileceği (İİK m.78 vd) ve icra mahkemesinden (kiracının) kiralanan taşınmazdan tahliyesini isteyebileceği ihtar edilir. 14. Borçlu kiracı, ödeme emrinin kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edebilir (İİK m. 269/2). Borçlu kiracı, itirazında, itiraz sebeplerini İİK’nın 62. maddesi hükümleri dahilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur (İİK m. 269/2 c. l) (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku, El Kitabı, ... 2013, 2. B. s. 837). 15....
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmeyerek takibin kesinleşmesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak tahliye isteminde bulunmuştur. Davacının dayandığı ... İcra Müdürlüğünün 2010/7138 esas sayılı icra takip dosyasında, davalı borçluya gönderilen örnek 13 ödeme emrinde 30/7 günlük ödeme ve itiraz sürelerinin metin kısmında yazılmadığı, matbu olarak düzenlenen ödeme emrinde A ve B harfli dipnotta yazılı olduğu görülmüştür. İİK nun 269/1 maddesi yollaması ile uygulanması gereken Borçlar Kanununun 260. maddesinde yer alan yasal otuz günlük ödeme süresinin ödeme emrinde açıkça yazılması zorunlu olup dipnotta yazılı olması ödeme emrinin yasaya uygun şekilde düzenlendiği anlamına gelmez. Yasal koşulları içermeyen ödeme emri hukuki sonuç doğurmayacağından bu ödeme emrine bağlı olarak tahliye kararı verilemez....
Dava, yazılı taahhüt sebebiyle düzenlenen tahliye emrine, davalı tarafça yapılan itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı kiralayan tarafından, davalı kiracı hakkında 15.06.2010 tanzim, 15.04.2011 tarihli, tahliye taahhüdüne dayalı olarak başlatılan 13.05.2011 günlü icra takibi nedeniyle düzenlenen tahliye emrine, davalı borçlunun yasal sürede itiraz etmesi üzerine, davacı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur. Davalı, 26.05.2011 günlü itirazında, taahhüt altındaki imzayı inkar etmemiş ise de, taahhütteki tarihlere itirazda bulunarak tarihleri inkar etmiştir. 04.12.1957 tarih 11/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince taahhütnamedeki tarih inkar edildiğinden itiraz dar yetkili icra mahkemesinde incelenemez....
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçlu itiraz etmeyerek takibin kesinleşmesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece istemin reddine karar verilmesi üzerine karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı 1.1.2009-21.12.2009 dönemi kira bedeline karşılık olarak verilen 6.100 TL bedelli iki adet çekin tahsili için icra takibi başlatmış, davalı borçlu gönderilen ödeme emrine yasal süresinde itiraz etmediğinden takip İİK.nun 269/a maddesi gereğince kesinleşmiştir.Bu durumda davalı borçlu kira ilişkisini ve kira miktarını kabul etmiş olup, borçlu kira bedelini ödediğini kanıtlamakla yükümlüdür....
Davacı, İİK’nun 272.maddesi gereğince tahliye istekli olarak başlatmış olduğu icra takibi nedeniyle düzenlenen tahliye emrine davalı borçlunun yasal süresinde itiraz etmesi üzerine davacı genel mahkemeye( sulh mahkemesi) başvurarak itirazın iptali,takibin devamı ve tahliye isteminde bulunmuştur.Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....
İtirazın iptali davası takip alacaklısı tarafından itiraz eden takip borçlusuna karşı açılır, borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ise alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı yoktur. Somut olayda davalı ...’un takibe itiraz etmediği gözetilerek bu davalı hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi doğru ise de, ödeme emrine itiraz edilmesi itirazın iptali davası açılabilmesinin ön şartı olduğundan bu davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin 7/2.maddeleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, ...’nun sorumluluğunun 70.718.47 YTL olarak gösterilip davalı hakkında bu miktar üzerinden takip yapıldığı gözden kaçırılarak 108.432.53 YTL üzerinden takip yapılmışcasına reddedilen kısım üzerinden davacı aleyhine yazılı şekilde fazla vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetli değildir....
Ödeme emrine itiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Çünkü ödeme emrine itiraz tarihi, itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir (HGK. 13.05.2009 tarih ve 2009/12-185 E.- 2009/182 K). İcra müdürlüğünce, itiraz dilekçesi tarihinin, önceki bir tarih olarak bildirilmesine itibar edilemez. Somut olayda, borçluya örnek 7 ödeme emrinin 07.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 14.09.2015 tarihli itiraz dilekçesinin, icra katibi tarafından 14.09.2015 tarihinde havale edilip imzalandığı, ancak itiraz dilekçesinin, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süreden sonra 15.09.2015 tarihinde tutanağa kaydedildiği görülmektedir. Bu durumda borçlunun itirazının süresinde olduğunun kabulü mümkün değildir....
Ödeme emrine itiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Çünkü ödeme emrine itiraz tarihi, itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir (HGK.13.5.2009 tarih ve 2009/12-185 E.- 2009/182 K). İcra müdürlüğünce, itiraz dilekçesi tarihinin, önceki bir tarih olarak bildirilmesine itibar edilemez. Somut olayda, borçluya örnek 7 ödeme emrinin 07.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 14.09.2015 tarihli itiraz dilekçesinin, icra katibi tarafından 14.09.2015 tarihinde havale edilip imzalandığı, ancak itiraz dilekçesinin, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süreden sonra 15.09.2015 tarihinde tutanağa kaydedildiği görülmektedir. Bu durumda borçlunun itirazının süresinde olduğunun kabulü mümkün değildir....
Genel haciz yoluyla takipte, İİK.nun 62. maddesi uyarınca borçlunun 7 günlük sürede itiraz etmesi halinde aynı Kanunun 66. maddesi gereğince takip durur. İİK.nun 8. ve İcra İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 22/2. maddesi gereğince, icra ve iflas daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra müdürü veya muavini veya katibi tarafından imzalanır. Buna göre, ödeme emrine itiraz dilekçesinin icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Çünkü ödeme emrine itiraz tarihi, itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir (HGK.13.5.2009 tarih ve 2009/12-185 E.-2009/182 K)....
Borçlu ödeme emrine itiraz ederken borca itiraz sebeplerini ayrıca ve açıkça bildirmek zorunda değildir. Borçlunun yalnız "itiraz ediyorum" demesi yeterlidir. İcra İflas Kanun'unun 63. maddesi gereğince borçlu itirazında bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı olduğundan borçlunun senet metninden anlaşılamayan borca itiraz sebeplerini itirazında ayrıca ve açıkça bildirmesi kendi yararınadır. Dava konusu olayda; Davalı borçlu, mükerrer takip yapıldığını bildirerek itiraz etmiştir. Davalı borçlunun bu itirazı borca itiraz olup, itirazı üzerine icra takibi durmuştur. Davacı alacaklı icra takibinin devamı için icra mahkemesine başvurmuş, icra mahkemesi davalı borçlunun itirazının haksız olduğuna karar vermiştir. Bu durumda aleyhindeki icra takibine itiraz ederek işin çabuk bitirilmesini engelleyen borçluya karşı konulmuş bir yaptırım olan icra inkar tazminatından davalı borçlunun sorumlu tutulması doğru ve yerindedir....