Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir....

    Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir....

      Dava, elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Mülkiyet hakkının içeriği başlıklı TMK’nun 683/2. maddesinde “Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı, ... oğlu ... adına kayıtlı T.evvel 315 tarih ve 92 numaralı tapu kaydına dayanarak elatmanın önlenmesini istemiştir. Davacı ile tapu kayıt maliki arasındaki soy bağını kanıtlayan belge dosya içerisinde bulunmamaktadır. Ayrıca, keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve taraf tanıkları dava konusu yerin yol olduğunu ifade etmişlerdir. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekir ise de, mahkemece de davanın reddine karar verildiğinden sonucu itibariyle karar doğru olduğundan davacının temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir....

        Eğer yararlanmakta olduğu taşınmaza başkaları elatmakta ise haksız elatmanın kaldırılmasını isteyebilir. Elatan kişi dava konusu parselin civarındaki parsel malikleri olabileceği gibi o parselleri kullanarak istifade eden malik dışındaki kişilerde olabilir. Kısaca elatmanın önlenmesi davalarında çekişmeli parselin civarındaki parsel maliklerinin dışında o parselleri kullanan kişiler de davalı olabilir. Elatmanın varlığını ispat yükü ise Türk Medeni Kanununun 6. maddesi uyarınca bunu iddia eden tarafa düşer. Yapılan bu saptamalara göre mahkemece işin esası incelenerek hüküm kurulması yerine davalılara husumet düşmeyeceğinden bahisle davanın reddi doğru olmadığından, karar bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 01.07.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Meradan yararlanma hakkı olan köy ve belediyeler yoksun kaldıkları yararlanma nedeniyle haksız elatmanın kaldırılmasını, hayvanlarının yararlanamaması sebebiyle ot bedelini, mülkiyet hakkı sahibi olan Hazine ise, haksız elatmanın giderilmesi ve bunun dışında 4342 sayılı Mera Kanununun 4/4 maddesine dayanarak meralarda meydana gelen tahribat sebebiyle eski hale getirme masraflarının tahsilini haksız eylem sahibinden isteyebilir. Başka bir ifade ile köy ve belediyelerin eski hale getirme masraflarını, Hazinenin de ot bedelinin tahsilini talep etmesine olanak yoktur. Mahkemece davanın konusu kalmadığından meraya elatmanın önlenmesi ve kal talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de davacı Hazinenin eski hale getirme talebi yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 22.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ECRİMİSİL, YIKIM Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden paydaşı olduğu 817 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 50 m2 lik kısmına davalıların tek katlı mesken yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuş, bozma sonrası elatmanın önlenmesi ve yıkım açısından davalarını atiye terk ettiklerini beyan etmiştir. Davalı ..., bozma sonrasında kayden paydaş olan babasına ait binada oturduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Bir kısım dahili davalılar, davanın reddini istemişlerdir. Davanın kabulüne dair önceden verilen karar, Dairece;”… davalı ...’ün elatmanın önlenmesine ilişkin temyiz itirazlarının reddine. Ne varki, elatmanın önlenmesi yanın da yıkımında istenildiğine göre taşınmaz üzerinde bulunan yapının maliklerinin ve diğer paydaşların da davada yer almaları zorunludur....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi K A R A R Asıl davada davacı ... vekili; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil; birleşen 2015/17-6 Esas karar sayılı dosyada davacı ... vekili tapu iptali ve tescil; birleşen 2015/120-118 Esas karar sayılı dosyada ise davacı ... vekili elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı, ıslah ettiği davada, kayden malik olduğu, 3921 parsel sayılı taşınmazdaki 9 nolu bağımsız bölümü, davalının satın alacağı bahanesiyle 1993 yılından beri tasarruf ettiğini, bedelin tamamını ödemediğini, taşınmazı da teslim etmediğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Davalı, çekişmeli taşınmazı haricen satın aldığını ve satış bedelini ödediğini, fuzuli şagil olmadığını, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin reddine ilişkin verilen karar, Dairece "...mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda hapis hakkı tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesi davasının kabulüne ve ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı ancak, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 83....

                  -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, 136 ada 6 parseldeki bina bedelinin davalılara ödenmesine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli taşınmazın davacılar adlarına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, taşınmazda davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan haklarının olmadığı buna rağmen taşınmazdaki binayı kullandıkları saptanmak suretiyle elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki; bina arzın mütemmim cüzü olup, davalıların binanın kendileri tarafından yapıldığı iddiasıyla bedel istemeleri ayrı bir davanın konusunu oluşturabilecekken mahkemece bedele hükmedilmiş olması doğru değil ise anılan husus temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır. Davalılarının temyiz itirazı yerinde değildir.Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 1.979.44....

                    Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Öte yandan, kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez....

                      UYAP Entegrasyonu