Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava dilekçesi içeriğine ve dava tarihine göre davacı, imar çalışmaları sonucu oluşan çap kayıtlarının iptali isteğiyle değil, 2613 sayılı Yasa uyarınca yapılan tapulama çalışması sonucu oluşan tapu kaydının iptali istemiyle dava açmış, daha sonraki tarihte, yargılama devam ederken çekişmeli taşınmazda imar uygulaması yapılmıştır. Mahkemece, yukarıda özetlenen bozma ilamına uyularak; hamur kuralı uygulanmak suretiyle yapılan imar çalışmalarının belediyece yapılan idari bir karara dayandığı, bu uygulama sonucu oluşan çap kayıtlarının iptali isteğiyle açılan davaların, kayıtların meydana gelmesine esas alınan idari kararın değiştirilmesi ya da ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak bir isteği kapsadığı, bu nedenle Kadastro Mahkemesince işin esası hakkında karar verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı ... tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı pay tapu kaydı, irsen intikal ve kadastro öncesi sebebe dayanarak genel kadastro sonucu davalı adına oluşan tapu kaydının iptal ve tescili isteği ile dava açmıştır. Mahkemece, hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 12.20.-YTL peşin harcın onama harcına mahsubuna 30.5.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, idari işlem sonucu oluşan tapu kaydının Türk Medeni Kanunu'nun 713, Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddesi gereğince kaydın oluşum tarihinden ve 1966 yılında kesinleşen kadastro tespitinden önceki zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulunun 13.01.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 09.02.2018 günlü ve 2018/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 21.02.2018 tarihli ve 30339 sayılı ...... Gazete'de yayımlanarak 01.03.2018 günü yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 21/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 159 ada 17 parsel sayılı 90,12 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar ... ve ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., davalılar ... ve ... aleyhine çekişmeli taşınmazın müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil, davalı ... aleyhine de çekişmeli taşınmaza karşı el atmanın önlenmesi istemiyle dava açmıştır. Davacılar ... ve ... ise aynı iddiaya dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davalı ...'...

            Aynı Yasanın 303/2. maddesinde düzenlenen ''Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar'' hükmü Anayasa Mahkemesinin .... Karar sayılı ve 27.10.2011 tarihli kararı ile iptal edilmiş ve karar 07.02.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Mahkemece kararın verilmesinden sonra Türk Medeni Kanunu'nun 303/2. maddesi hakkındaki iptal kararı yürürlüğe girdiğinden ve Yasada çocuk için hak düşürücü süre artık bulunmadığından mahkemece bu hususun değerlendirilmesi, taraf delillerinin toplanması, DNA incelemesinin yapılması, nüfus idaresine husumetin düşmeyeceğinin gözetilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir....

              Aynı Yasanın 303/2 madddesinde 'Çocuğa doğumundan sonra kayyım atanmışssa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa, çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar' hükmü Anayasa Mahkemesi'nin 2010/71 Esas 2011/143 Karar ve 27.10.2011 tarihli kararı ile iptal edilmiş ve karar 07.02.2013 tarihine yürürlüğe girmiştir. Mahkemece karar verilmesinden önce Türk Medeni Kanun'nun 303/2 maddesi hakkındaki iptal kararı yürürlüğe girdiğinden ve Yasada çocuk için öngörülen hak düşürücü süre bulunmadığından mahkemece iddia ile ilgili taraf delillerinin toplanması, DNA incelemesinin yapılması, bütün delillerin birlikte değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

                Ancak; Dava konusu taşınmazda yapılan imar uygulaması sonucu davacılar murisine ait payın 5534 ada 2 parsel sayılı taşınmaza gittiği dikkate alınarak anılan ada ve parsel numaralı taşınmaza ilişkin tapu iptal ve tescil hükümü kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru değilse de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının; 3. bendinin çıkarılarak yerine ( Dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu oluşan 5534 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki muris ... adına olan tapu kaydının iptali ile davalı idare adına TESCİLİNE) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 04.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Ancak; Dava konusu taşınmazda yapılan imar uygulaması sonucu davacılar murislerine ait payların 5534 ada 2 parsel sayılı taşınmaza gittiği dikkate alınarak anılan ada ve parsel numaralı taşınmaza ilişkin tapu iptal ve tescil hükümü kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru değilse de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının; 1. bendinin 2. fıkrasının çıkarılarak yerine ( Dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu oluşan 5534 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki murisler ...ve ....adlarına olan tapu kayıtlarının iptali ile davalı idare adına TESCİLİNE) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 04.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1977/181 Esas 1978/181 Karar sayılı dosyası ile 22/03/1978 tarihinde hasımsız olarak açılan dava sonucunda taşınmazın 3411 m²'lik bölümünün (ifrazen oluşan 798 ada 39 parsel) 221 sayılı Yasa hükümleri uyarınca idare adına tesciline karar verildiği anlaşılmıştır.Dava konusu taşınmaz 221 sayılı Yasa uyarınca hükmen davalı idare adına tescil edilmiş ise de; bu dava hasımsız olarak yürütüldüğünden, idare adına yapılan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olsa da; dava konusu taşınmazın 27/12/1952 tarihinde kadastro tespiti sonucu o tarihteki malikleri adına tespit edildiği ve dava açma hakkının da bu tarihte elde edildiği ve dava konusu taşınmaza 09/10/1956 tarihinden çok önce......

                      UYAP Entegrasyonu