nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, maliki olduğu 25 parça taşınmazın 1982 yılında vekil tayin ettiği davalı oğlu ... tarafından vekalet görevi kötüye kullanılarak diğer davalılara satış suretiyle temlik edildiğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ederek kendi aralarında muvazaalı devirler yaptıklarını, temlik tarihlerinde felçli ve akıl yetmezliği içinde olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescil istemiştir. Yargılama sırasında davacının ölümü üzerine davayı tüm yasal mirasçıları takip etmişlerdir. Davalılar, iddiaların doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır....
Mahkemece, ehliyetsizlik ve muvazaa iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.01.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı olarak açılmış, ön inceleme duruşmasında; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, murisi ...' in 16/5/2010 tarihinde öldüğünü, ölümünden önce oğlu ...'nın murise vasi tayin edildiğini, dava konusu parselin satılması için sulh hukuk mahkemesinden izin istenildiğini, isteğin, vesayet kararının kesinleşmetiği gerekçesiyle, 24/02/2010 tarihli ek kararla reddedildiğini, ancak, aynı tarihte taşınmazın değerinin çok altında davalıya satış suretiyle temlik edildiğini, davalının, murisin aynı evde birlikte yaşadığı vasisi de olan oğlu dava dışı ...'nın eşinin kardeşi olduğunu, murisin paraya ihtiyacı olmadığını, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir....
E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....
ın 14.02.2005 tarihinde intihar ederek yaşamına son verdiğini, ölmeden 02.02.2005 tarihinde düzenlettirdiği resmi vasiyetname ile sahibi olduğu malvarlığının büyük bölümünü davalı kuruma vasiyet ettiğini, bu işlem nedeniyle saklı paylarının zedelendiğini, murisin vasiyetnameyi yaparken kendinde olmadığını, gerçek iradesi ile hareket etmediğini, ehliyetsizlik ve şekil noksanlığı nedeniyle vasiyetnamenin geçersiz olduğunu belirterek, öncelikle vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini, bu mümkün olmazsa saklı paylarını aşan vasiyetnamenin tenkisi ile tenkis bedelinin ölüm tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir. II. CEVAP Davalı; vasiyetnamenin geçerli olduğunu, saklı pay ihlalinin de söz konusu olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. III....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülmekte olan tenkis davası sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : Davacı ... vekili, müvekkilinin 6.4.2001 tarihinde vefat eden miras bırakanı babası ...’ın...plakalı araçlar ile Çankırı’da bulunan Benzinliği çocukları, ... ve ...'ın ortağı olduğu ... Gıda İnş. Taş. Turz. San. Ltd. Şirketi adına tescil ettirip şirket malı gibi gösterdiğini, bu tescillerin muvazaalı olduğunu, saklı paylarının ihlal edildiğini belirterek davalılar ... ve ... hakkında muvazaa nedenine dayalı iptal davası açmış,bu taleplerinin yerinde görülmemesi halinde ise tasarrufların müvekkilinin saklı payı oranında tenkisine, tenkis alacağına yasal faiz yürütülmesine karar verilmesini talep etmiş, ıslah yoluyla müddeabihin değerini 265053 TL'ye yükseltmiştir....
İhtisas Kurulundan alınan raporla, davada temliki işlemi yapan ve adına tescili istenilen babanın temlik tarihinde ehliyetli olduğu saptanarak ehliyetsizlik iddiası yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ne var ki; eldeki davada, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada ehliyetsizlik hukuksal nedeni yanısıra yanılma (hata), yanıltma (hile) ve korkutma (ikrah) hukuksal nedenlerine de dayanıldığı halde mahkemece anılan hukuksal nedenler bakımından araştırma ve inceleme yapılmaksızın sonuca gidilmiş olmasında aynı isabetin sağlandığını söyleyebilme olanağı yoktur....
Ne var ki davacılar ile davaya konu taşınmazların devri sırasında mirasbırakanın yasal danışmanı olan dava dışı mirasçı Üzeyir arasında hukuki yarar çatışması olduğunun kabulü gerekir. Hukuki yarar çatışması söz konusu olduğuna göre, Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca terekeye temsilci tayin ettirilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmiş olması isabetsiz olmuştur. Öte yandan; vakıaları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve uygulanacak kanun hükmünü tespit ile tatbik etmek Hakime aittir. Dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil talebi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmış olup bir davada 11.04.1990 tarihi,1990/1-152-236 sayılı Hukuk Genel Kurulu Kararında da belirtildiği üzere birden fazla hukuki sebebe dayanılması olanaklıdır....
Hukuk Dairesi'nin 04.11.2019 tarihli ve 2016/13039 Esas, 2019/5647 Karar sayılı kararıyla; “...Mirasbırakanın temlik tarihinde hukuki işlem ehliyetinin bulunduğu Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 28.05.2010 tarihli ve 2010/ 24749- 1440 karar sayılı raporuyla belirlendiğinden, mahkemece ehliyetsizlik nedenine dayalı talebinin reddedilmiş olmasında isabetsizlik yoktur. Ancak, davada ehliyetsizlik yanında muris muvazaası hukuksal nedenine de dayanılmıştır. ...Somut olaya gelince; mahkemece muris muvazaasına dayalı iptal-tescil, olmadığı takdirde tenkis istemi yönünden yukarıdaki ilkeler uyarınca bir araştırma yapılmamıştır....
Ne var ki, anılan bozma ilamında da belirtildiği üzere dava ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı olarak açılmış olmasına ve mahkemece bozma kararına uyulmasına karşın sadece ehliyetsizlik iddiası yönünden inceleme yapılarak sonuca gidilmiş, birleşen dava hakında da hüküm kurulmamıştır. Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz....