Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 11/05/2017 tarihli ve 2017/144 sayılı kararının şikayet edilmeden kesinleşmesini müteakip, anılan disiplin cezasının onaylanması talebinin reddi ile tüm sonuçları ile iptaline ilişkin karara karşı yapılan itirazın reddine karar verilmiş ise de, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 48/3-a maddesinde yer alan "a) Hücreye koyma cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile başlanır..." şeklindeki hüküm gereğince, hükümlünün hücreye koyma disiplin cezası ile cezalandırılmasına dair disiplin cezasının şikayet edilmeden kesinleşmesinden sonra 5275 sayılı Kanunun 48/3-a maddesi gereğince hücre cezasının infazına başlanabilmesi için talep edilen onaylama kararında artık disiplin cezasının esasına ilişkin değerlendirme yapılamayacağı gözetilmeksizin, bu yönden itirazın kabulü ile hücre cezasının onaylanmasına karar verilmesi gerekirken, 2-Hükümlünün 05/12/2016 tarihinde, bulunduğu ......
İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 03/04/2017 tarihli ve 2017/106 sayılı kararının şikayet edilmeden kesinleşmesini müteakip, anılan disiplin cezasının onaylanması talebinin reddi ile tüm sonuçları ile iptaline ilişkin karara karşı yapılan itirazın reddine karar verilmiş ise de, 5275 sayılı ... ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 48/3-a maddesinde yer alan "a) Hücreye koyma cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile başlanır..." şeklindeki hüküm gereğince, hükümlünün hücreye koyma disiplin cezası ile cezalandırılmasına dair disiplin cezasının şikayet edilmeden kesinleşmesinden sonra 5275 sayılı Kanunun 48/3-a maddesi gereğince hücre cezasının infazına başlanabilmesi için talep edilen onaylama kararında artık disiplin cezasının esasına ilişkin değerlendirme yapılamayacağı gözetilmeksizin, bu yönden itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, 2- Kabul ve uygulamaya göre de, hükümlünün 02/12/2016 tarihinde firar...
Davalı T9 cevap dilekçesinde özetle; Davanın görev ve zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, dava haksız fiil nedeniyle maddi, manevi tazminat davası olduğunu, idareye değil şahıslara açılması gerektiğini, davanın müvekkilli üniversite yönünden reddi gerektiğini, davacıya verilen disiplin cezasının iptal edilmiş olması maddi, manevi tazminat hakkı doğmasında tek başına yeterli bir unsur olmadığını, talep edilen tazminat miktarı fahiş olduğunu, davacının birçok kez disiplinsiz davrandığını, dava konusu olayda derin elem, keder oluşturacak, gelecek kaygısına sebep olacak bir hususun bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
cezası verildiği, disiplin cezasının onanması talebi üzerine, İzmir 2....
"hususi ağırlığı olan bir hatasının" olduğu sonucuna varılmadığı, davacı hakkında, dava konusu TV yayınında konu edinilen operasyonlarla ilgili olarak çalışmakta olduğu Üniversite tarafından verilen disiplin cezasının da hususi ağırlığı olan hatanın dava konusu olayda oluşmadığının diğer bir kanıtı olduğu gerekçesiyle manevi tazminat isteminin reddine;Maddi tazminat istemine gelince; yayının yapıldığı tarihten sonra müşterilerinin azaldığı, kazancının düştüğü savı ile istenen maddi zararın saptanabilmesi için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 22.9.1986 tarihli ve taraflarca itiraz edilmeyen raporda, yayından sonra davacının gelirinde bir kaybın meydana geldiğinin müşahade edilmediğinin belirtildiği, böylece davacının maddi tazminat isteminin kanıtlanamadığı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine ilişkin olarak verilen kararın; bozulması isteminden ibarettir....
Disiplin cezalarının yargısal denetimi bakımından, iş hukuku mevzuatında düzenlenmiş bir dava süresi mevcut değildir. İş sözleşmesinin feshi, aynı zamanda geniş anlamda bir disiplin cezası niteliğinde de olduğundan; işe iade davası yönünden İş Kanunu'nun 20. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin bunun tek istisnası olduğunu söylemek mümkündür. Somut olayda, davacı tarafından ihtar cezasının iptali istemi ile mevcut dava açılmış olup bu konuda yasada açıkça bir dava süresi düzenlenmediğinden, ilk derece mahkemesinin davanın süresi içerisinde açılmadığı yönündeki değerlendirmesi hatalı olmuştur. Yerel mahkeme tarafından davanın reddine karar verilir iken diğer gerekçesi ise, işe iade davasının reddedilmiş olması nedeniyle hukuki yararın kalmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, disiplin cezasının iptali istemine yönelik davanın ilk olarak İstanbul 9....
Mahkemesine itiraz yoluna gidilebileceğinin, itiraz üzerine verilen kararın ise kesin olduğu şeklindeki yasal düzenlemelere göre somut olay değerlendirildiğinde; Hükümlü hakkında firar eylemi nedeniyle yapılan disiplin soruşturması sonucunda ... ... Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığınca verilen 27.04.2017 tarihli ve 2017/135 sayılı hücreye koyma disiplin cezasının şikayet yoluna başvurulmaksızın kesinleştiğinden, 5275 sayılı ... ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 48/3-a maddesi uyarınca kesinleşen bu hücreye koyma disiplin cezasının infazına başlayabilmek için ... hakiminin onayının alınması aşamasında kesinleşmiş disiplin cezasının esasına ilişkin olarak tarafların itiraz etme ve ......
Buna göre disiplin cezasının işçiyi bağlayabilmesi sözleşme veya iç yönetmelikle önceden yazılmış olması ve işçiye bildirilmiş olması gerekir. Disiplin cezası işyerinin düzen ve disiplinini sağlamak amacıyla verilebilir. Bir disiplin cezasının uygulanabilmesi için işçinin kusurlu bulunması da zorunludur. Toplu iş sözleşmesi ile öngörülen disiplin cezaları kanuna aykırılık taşımadığı ve işçi lehine olduğu takdirde geçerli sayılırlar. Örneğin, işten çıkarmayı gerektirecek nitelikteki bir eyleme yer değiştirme cezasın uygulanması işçi yararına olduğundan geçersizliği ileri sürülemez(Süzek Sarper, İş Hukukunda Disiplin Cezaları, Çalışma ve Toplum Dergisi, 2011/I, s.16). Hukukumuzda açık bir düzenleme bulunmadığı için, iş mahkemesince işverenin verdiği disiplin cezasının iptali ve işvereni bir işlem yapmaya zorlayıcı nitelikte karar verilmesi mümkün değildir....
İlgilinin eylemine uyan disiplin cezasıyla cezalandırılmadığının tespiti halinde; diğer bir anlatımla olayda tipiklik şartının yerine getirilmediği durumlarda yargı yerince disiplin cezasının iptaline karar verilebilecek olmakla birlikte, ayrıca ilgilinin eylemine uyan disiplin cezasının tespitinin de yapılması, disiplin otoritesinin yetki alanına girildiği anlamına gelmekte ve hukukilik denetiminin sınırlarının aşılması sonucunu doğurmaktadır. Bu itibarla, davacıya isnat edilen fiilin "hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak" kapsamında olmadığı açık olup, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 7/B-1 maddesiyle örtüşmediği ve disiplin hukukunda yer alan tipiklik şartının gerçekleşmediği göz önüne alındığında, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamıştır....
Anayasanın 125. maddesinin 3. fıkrasında, "uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz" kuralı yer almıştır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 135. maddesinde de,disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itirazın, varsa bir üst disiplin amirine, yoksa disiplin kurullarına yapılabileceği, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan çıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği, 136/3. maddesinde ise, itiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararların kesin olup, bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulamıyacağı hükmü getirilmiş bulunmaktadır....