Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Yapılan incelemeler ve değerlendirmeler neticesinde; Davacının, Marka lisans sözleşmesine göre aylık lisans bedelinin talep edilebilmesi için gerekli “Bina yönetim sözleşmesinin herhangi bir nedenle feshi” ve “Binanın markayı tabelasında kullanması” şartlarının her iki şartında birlikte gerçekleşmiş olduğu, alınan bilirkişi raporlarının da bu yönde tespitler ihtiva ettiği ve tespitlerin mahkememiz için de yerinde görüldüğü, marka lisansı sözleşmesinin süresiz olması nedeniyle yukarıda gerçekleşen koşullara bağlı olarak aylık lisans kullanım bedeli ancak iki yıllık olan bina yönetim sözleşmesinin fesih sonrası kalan süresi için istenebileceği, alınan bilirkişi raporları ile davacının, davalı ...'...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmeye konu bölümün tamamlanmış ve kullanıma hazır vaziyette olduğunu, davacının 2014 yılına ait devre kullanım hakkını kullandığını, kullanım yapmadığı yıllara ait devre kullanım hakkı için çağrıda bulunulduğunu, bu yıllara ait devre kullanım haklarını kendi sebeplerinden ötürü kullanmadığını, 2020 yılına kadar olan aidatlarını ödeyen davacının 2021 yılı 700,00- TL aidat borcunu ödemediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğunu, cayma hakkı süresinin sona erdiğini, davacıya tapu devri yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "Devremülk satış sözleşmeleri resmi şekil şartına tabidir. Sözleşme resmi şekilde yapılmadığında geçersiz olup, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak tarafların verdiklerini iade etmeleri gerekmektedir....
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davaya konu devre mülk hissesinin davacı adına tapuda tescili yapılmış olmakla birlikte, tesliminin yapılmamış olduğu, harici devre mülk satış sözleşmesi tapuda pay devriyle geçerli hale gelmiş olsa da, sözleşmeye konu davacıya satışı yapılan devre mülkün fiilen teslim edilerek kullanıldığı veya davacının teslimden imtina ettiğinin ispat edilemediği, gönderilen kısa mesajların hukuken geçerli bir davet olarak nitelendirilemeyeceği, tecrübe ve muayene koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmış olduğundan, davacının cayma hakkını kullanarak sözleşmenin feshini ve yaptığı ödemeyi talep hakkının bulunduğu gerekçesiyle, "1- Davacı Hülya Ubay yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile, 1A- Taraflar arasındaki bila tarih ve 5850 sayılı Devremülk Devir Sözleşmesinin İPTALİNE, 1B- Sözleşme bedeli olan 15.000,00 TL'nin 23/09/2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 1C-Aidat bedellerinin iadesi yönünden...
Kanunun 6/B maddesine göre devre tatil sözleşmeleri, en az üç yıl süre için yapılan ve bu süre zarfında yıl içinde, belirli veya belirlenebilecek ve bir haftadan az olmayacak bir dönem için bir veya daha fazla 2012/19009-26345 sayıdaki taşınmazın kullanım hakkının devri ya da devri taahhüdünü içeren ve bir nüshasının tüketiciye verilmesi zorunlu, yazılı sözleşme ya da sözleşmeler grubudur. 13.06.2003 tarih 25137 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Devre Tatil Sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin amaç başlıklı birinci maddesinde “Bu Yönetmeliğin amacı, taşınmazların, yılın belirli bir dönemine ilişkin kullanım hakkının devrine ya da devri taahhüdüne ilişkin sözleşmelere uygulanacak usul ve esasları düzenlemektir”, 5/g maddesinde de sözleşmenin süresi ve sözleşme konusu hakkın kullanılabileceği dönemin sözleşmede açıkça gösterilmesi gerektiği hükümleri getirilmiştir....
ın öncülüğünde pazarlanan devre mülklerden birisinin diğer davalıdan satın aldığını ancak davalıların teslim ve devir yükümlüğünü yerine getirmediğini belirterek, ödediği bedel, ceza-i şart kullanım bedeli munzam zarar toplamı 100.000 YTL'den şimdilik 7000 YTL'nin sözleşme tarihinden avans faizi ile tahsiline karar verilmesi istemiştir. Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının sözleşmeden döndüğünü talepleri olan ceza-i şart ve kullanım bedelinin ancak sözleşmenin devamı halinde istenebilecek talep olduğu gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verdiği karar davacı tarafça temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki devre mülk satışına ilişkin sözleşmeden dönüldüğü taraflar ve mahkemenin de kabulündedir. Sözleşmenin feshi halinde BK 106-108 maddedisi gereğince davacı yaptığı ödemelerin istirdadını isteyebilir. Somut olayda davacının talepleri oranında dava dilekçesinin ikinci sayfasında belirtildiği üzere ödenen bedelin iadesi talebi de vardır....
Mahkemece, 6502 sayılı Kanun'un 50/6. maddesine göre tüketici devre tatil sözleşmesinden 14 gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin cayma hakkına sahip olduğu, davacının 22/07/2015 tarihli dilekçesi ile cayma hakkını davalı şirkete bildirdiği her iki tarafın da kabulünde olup, süresinde cayma hakkı kullanılmış olduğundan, davanın kabulüne, taraflar arasında imzalanan 10/07/2015 tarihli ve 100121 sayılı devre tatil üyelik sözleşmesinin iptaline, 5.000,00-TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, sözleşme gereğince davacı tarafından verilen 05/02/2016 ödeme tarihli ve 1.200,00-TL bedelli senedin iptaline, davacı ... açısından geçersiz olduğuna karar verilmiştir....
Taraflar arasında devre satış sözleşmesi imzalamakla birlikte, kullanım başlangıcının 5.3.2003 tarihi olup dönem tarihinin ise 10. hafta olarak kararlaştırılması karşısında cayma süresinin ancak bu tarihte başlayacağının kabulü gerekir. Kaldı ki sözleşmenin 2. maddesinde, devre tatil sahibi üyenin 15 Şubat tarihine kadar P.......A.Ş. rezervasyon bölümüne ön rezervasyon yaptırmak için başvuracağı kararlaştırılmıştır. Bu kararlaştırmada, devre tatil hizmetinin 2004 yılının 10. haftasında davacıya teslim edileceğini göstermektedir. Ayrıca sözleşme düzenlenirken, devre tatilin kullanılacağı dönem olarak 10. hafta şeklinde açık ve net olmayan bir ifade kullanılmamalı, tatilin kullanılacağı dönem belli bir tarih olmalıdır. Bu durumda, dava açıldığı tarihte ve ihtarnamenin gönderildiği tarihte, sözleşme askıda olup, henüz davacının cayma hakkını kullanma süresi başlamamıştır....
Davalının bu yeri devraldıktan sonra dosyada örneği bulunan “Culup ...” başlıklı yazıyla davacıdan 2002 yılına ait bakım ücretini istediği ve davacının da bu bakım ücretini ödediği hususu yine dosyadaki belgelerle sabit ve taraflar arasında da çekişmesizdir. Dava dışı ...’den devraldığı tesislere ait devre tatil sözleşmesi sahiplerinden yıllık bakım ücretini istemeleri devreden ...’in yaptığı devre tatil sözleşmesini davalı şirketin benimsediği ve kabul ettiği anlamına gelir. Şu halde devre tatil sözleşmesi davalıyı da bağlar. 2004 yılında davacıya tatil hakkını kullandırmayarak muaraza yaratan da ... A.Ş olduğuna göre ... A.Ş’ye husumet yöneltilerek dava açılması doğrudur. Açıklanan yönün göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
tahsisi yapılmasını talep etmiş olduğu, davacı kabul ve taahhüt ettiği 2013 yılından buyana 7 yıldır uyduğu devre tatil sözleşmesi'ne ve dönerli sistemle dönüşümlü kullanım planlamasına aykırı davranmış olduğu kısaca davacı zaten olmayan bir hakkı kullanamadığı için zarar gördüğü iddiasında bulunup bunları yaparken 2 yılık aidat borcunu ödemediğini,2019- 2020 yılları aidat borçları ödenmeden tahsis talebi sözleşme'ye aykırı bulunduğu, davacının taşınmazı devre mülk değil; sözleşme ile devre tatil'e tahsisli olup davacının 1/35 pay sahibi olduğu taşınmaz; ek/2 tapu senedi ve tapu siciline göre devre mülk olmadığı davacı taşınmazın satın aldığı 1/35 hissesini devre Tatil Hakkı maksatlı yönetiminin planlaması'na uyun ve dönüşümlü kullanmayı belirlenmiş aidatı ödemeyi devre tatil sözleşmesinin 7 ve 8C maddeleri ile kabul ve taahhüt ettiği, hal böyleyken davacının şimdi bu iddiaları kanuna, yönetmeliğe, sözleşmeye 7 yıldır süregelen kullanım planlamasına aykırı olduğu, kimse, kendi kusurlarından...
Her ne kadar kısa kararımızda davacı lehine 19.050,00 TL sözleşme bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine yazılmış ise de dosyada iki tane davalı bulunduğu anlaşıldığından, kısa kararımızın 1 nolu bendinin "Davacı lehine 19.050,00 TL sözleşme bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine" şeklinde tashihine karar vermek gerekmiştir..." gerekçesiyle; 19.050,00 TL sözleşme bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı tarafın menfi ve müspet zarar taleplerinin reddine, taraflar arasında imzalanan 11/09/2011 tarihli ve 20/11/2011 tanzim tarihli A-13947, A-13948 ve A-17037 numaralı sözleşmelerin feshine karar verilmiştir....