Tüketici Mahkemesinin 18.05.2022 Tarihli ve 2022/64 Esas, 2022/825 Karar Sayılı Kararı Söz konusu hisseli gayrimenkul satış sözleşmesinin feshinin koşullarının oluştuğunun anlaşılması halinde, davacı üzerinde yer alan tapunun sözleşmenin feshinin doğal sonucu olarak, davalıya iadesi gerekeceği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. B. Yalova 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) 26.09.2022 Tarihli ve 2022/2047 Esas, 2022/981 Karar Sayılı Kararı Davanın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı bu sebeple kesin yetkinin de söz konusu olmayacağı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen devremülk sözleşmesinin ve senetlerin iptali ile ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....
Bu durumda, mahkemece, davalı tarafından tapunun davacıya devredildiği anlaşıldığından yapı kullanma izin belgesi ile kullanıma ilişkin iskan ruhsatının olup olmadığı, inşaatın tamamlanıp tamamlanmadığı ve devremülk satış sözleşmesinin feshine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı araştırılarak taraf delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Ayrıca, mahkemece, söz konusu devre mülk satış sözleşmesinin feshi koşullarının oluştuğunun anlaşılması halinde, davacı üzerinde yer alan tapunun sözleşmenin feshinin doğal sonucu olarak davalıya iadesi gerekeceğinden tapusu iade edilecek taşınmazın ... İlinde yer aldığının da gözetilmesi gerekir....
Dosya kapsamında bulunan ve taraflar arasında imzalanmış 14/04/2013 tarihli sözleşme incelendiğinde sözleşmenin adi yazılı sözleşme olduğu, davacı ve davalıların 170.000,00 TL bedel karşılığında 278 konum numaralı bağımsız bölümün satışı hususunda anlaştıkları, teslim tarihinin sözleşme imza tarihinden itibaren 30 ay olarak kararlaştırıldığı görülmektedir. Davacı her ne kadar açmış olduğu dava ile hem icra takibine yapılmış olan itirazın iptalini hem de ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince iadesi talep etmiş ise de, 10/05/2019 tarihli celsede davacının davasına alacak davası olarak devam edeceğine dair beyanda bulunduğu görülmüştür....
Davacı tarafından 10.000,00 TL'nin davacı tarafından davalıya ödendiğinin ispatlanamaması halinde peşin ödenen 6.500,00 TL yönünden ödenen ( protokol) tarihi esas alınarak, bakiye 10.000,00 TL'nin davalıya ödendiğinin ispatlanması halinde ise 6.500,00 TL yönünden 04.06.2001 ödeme tarihi, 10.000,00 Tl yönünden ise mahkemece belirlenecek ödeme tarihi esas alınarak denkleştirici adalet ilkesine göre uzman bilirkişi marifetiyle Yargıtay denetimine uygun elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
Davacı tarafın işletilmesini talep ettiği faizin zamanını dava tarihinden itibaren ve 12.350,00 TL alacağı olduğunu kabul ettiğini beyan etmiş olup buna göre her ne kadar taşınmaz devrini içeren sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılması geçersiz ise de, taşınmazın tapusunun verilmesi ile geçersiz olan sözleşme geçerlilik kazanmış ise de davalının kabul beyanı olduğu bu itibarla sözleşmenin geçersizliği , borçlu olunmadığının tespiti ve taşınmaz devrine ilişkin hükümde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı davacının ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanan güncel değerinin davalıdan tahsilinin Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2020/6990- 5283 E.K sayılı benzer olaya ilişkin ilamına göre usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilmiştir. TBK'nın 117. maddesinde "Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer....
Mahkemece, dava sonucu kurulması gereken hükmün tapu iptal ve tescil hükmünü içermeyeceği, davanın ayna ilişkin bir davaya dönüşmeyeceği gerekçesiyle davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, sözleşme gereği devremülk hakkının tapuya tescili olmadığı takdirde sözleşmenin iptali ile ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Davacının talebi terditli olup ilk talebi tescile ilişkin olduğuna göre HMK .12 'ye göre, taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. O halde mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
Mahkemece, Davanın KABULÜNE, taraflar arasında imzalanan 05/12/2010 tarihli ve 8789 sayılı sözleşmenin iptaline, 10.900,00 TL nin 13/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava, devremülk satış sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Davacı, 06.11.2014 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshi ile ödediği 10.900,00 TL bedelin 30 gün içerisinde iadesini istemiş ve söz konusu ihtarname davalıya 13.11.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda davalı tebliğden itibaren işleyecek 30 gün sonunda mütemerrit olur....
Mudurnu Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) 27.12.2022 Tarihli ve 2022/194 Esas, 2022/169 Karar Sayılı Kararı Eldeki dosyanın taşınmaz aynına ilişkin olmadığı, bu sebeple kesin yetkinin de söz konusu olmayacağı, cevap dilekçesinde yetkili mahkemenin Mudurnu Mahkemesinin yetkili olarak gösterilmediği, yetki sözleşmesinin de kanunda sayılan kişiler arasında yapılmadığı için geçersiz olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, devremülk sözleşmenin iptali, sözleşme karşılığında müvekkilce ödenen bedellerin hakkaniyet ve denkleştirici adalet ilkesi gereği güncel değeri hesaplanarak faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; denkleştirici adalet ilkesine göre tazminat hesabı yapılırken sadece; altın, dolar, memur maaş artışı, Tüfe değeri olmak üzere dört değer esas alınmıştır. Raporda dikkate alınan etkenler, denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama yapılması için yeterli olmayıp, rapor, hüküm kurmaya elverişli değildir....
Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye, karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır. Ancak burada denkleştirme yapılırken, bu hususa daha dikkat edilmelidir. İade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihte iade kapsamını tespitte önemli olduğu unutulmamalıdır. Zira, geçersiz sözleşmenin artık ifa edilmeyeceğini bile bile haksız zenginleşmenin iadesini istemeyen alacaklı, zararının artmasına kendisi sebep olacağından bu artan zararını iade borçlusundan istememelidir. Davaya konu olayda; davacı dava dilekçesi ile satış bedeli olarak ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre değerini talep etmiştir....