Davacı, 9.8.2006 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını kullanmadığını, tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını belirterek, sözleşmenin feshi ile, ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur. Davacı ile davalı arasında imzalanan devre tatil sözleşmesine konu tesise ait olduğu bildirilen benzer dosyalara ibraz edilen ... Belediyesinin 4.10.2007 tarihli yazısında; ... adı altında işletilen alana ait taşınmaza 1999 yılında, 2126,68 metrekare apart konut, cafeterya ve idari bina için 2001 yılında 720 metrekarelik otel için ve 2004 yılında ise 3321,18 metrekarelik apart için ruhsat verildiğini, bu bölümlerden 720 metrekarelik kısmına yapı kullanma izin belgesi verildiğini bildirmiştir....
Asıl dava yönünden istinaf başvuru sebeplerinin incelenmesi neticesinde; Davacı-karşı davalı tüketici ile devre tatil sağlayıcısı konumundaki davalı-karşı davacı şirket arasında 15/8/1991 tarihinde Bolu ili, Merkez ilçe, Ömerler köyü İkisuarası mevkiinde kain 1406 parsel sayılı taşınmaz üzerinde D bölgedeki 78 kapı numaralı evi toplam eski para ile 22.403.200 bedelle Devre Tatil Sözleşmesi imzalandığı, sözleşme konusu devre tatil bedelinin 12.496.000 TL'sinin peşin alındığı, geriye kalan bedelin (20) ayda ödeneceğinin, sözleşmenin 17. maddesinde öngörülen (99) yıllık devre tatil süresinin sona ermediği ve davalı şirket tarafından davacıya gönderilen ve dava dilekçesinde bahse konu 29/09/2015 tarihli davalı şirket yazısı ile davacı tüketiciden dava konusu tesisin bulunduğu tatil köyünden faydalanmaya devam edebilmeleri için devre kullanımlarına ilişkin olarak belirlenecek devre servis bedeli (DSB) ile Bolu 2....
KARAR Davacı, davalı ile imzaladığı 4.11.1989 tarihli devre tatil sözleşmesi gereğince, Manavgat İlçesi, ... mevkiinde bulunan ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ......
Mahkemece, bozmaya uyularak, devre tatil sözleşmesinin feshine, 2003 yılından sözleşme sonu 2020 yılına kadar ödenen tatil bedelinin kalan yıllara tekabül eden 5.082 ,14 TL.nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre , davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, 2004 yılı devre tatil hakkını kullanmadığından, 2004 yılı tatil bedeli için 2088 TL tazminat istemiştir....
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, devre mülk sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Dava değerinin 2.750,00 TL olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın görev dava şartı nedeniyle usulden reddine karar verildiği görülmüştür....
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, devre mülk satış sözleşmesi nedeniyle davalıya verilen bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İstanbul 6. Tüketici Mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hisseli gayrimenkul satışından kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, devre mülk satış sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ödenen 2400 dolar karşılığı 3.995 TL.nin davalıdan tahsiline, taraflar arasındaki devre tatil sözleşmesinin feshine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davaya konu 21.7.2006 tarihli devre tatil sözleşmesi davalı şirket ile davacı ... ve dava dışı ... arasında imzalanmıştır. O halde devretatil hakkı sahibi olarak sözleşmeye göre, davacının yanında dava dışı ... de görülmektedir. Davalı şirket de, dava dışı ...'in şirkete hitaben yazdığı " devre tatil sözleşmesinin feshini istemiyorum, tatil hakkını kullanmak istiyorum " şeklindeki 2.10.2009 tarihli dilekçesini ibraz etmiştir....
Pafta, 424 ada, 23, 24, 25, 26, 27 parselleri" adresinde yer alan "..." isimli tesiste, sözleşmede belirlenen dönemlerde tatil hakkının kullanılması oluşturduğunu, sözleşme kapsamında tatil kullanım bedelini ödediğini, sözleşmede kararlaştırılan dönemlerde tatil hakkını kullanamadığı için davalı şirket ile görüştüğünü ve devre tatil hakkını devretmek istediğini belirttiğini, davalı şirket yetkilileri tarafından kendisine sözleşmeye konu tatil kullanım hakkının kullanılacağı dairenin metrekaresinin devredilmeye uygun olmadığı bu nedenle yeni bir sözleşme ile metrekaresinin artırılması gerektiğinin söylendiğini, bu doğrultuda davalı ...'...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; -Taraflar arasında akdedilen sözleşme bir devre mülk sözleşmesi olmadığını, akdedilen sözleşme bir karma sözleşme olduğunu, sahibine ayni hak da tanıyan bir devre tatil sözleşmesi olduğu, -Davacının sözleşmedeki haklarını fiilen kullanma olanağı bulunup bulunmadığını tespit etmek için birtakım varsayımlara olmadığını, sözleşme hükümlerine bakmak gerektiğini, -Sözleşmenin 5....
Bu anlamda dosya kapsamında davacı tarafa verilen 15.10.2013 tarihli ibraname, davacı tarafça imzalanan devre tatil sözleşmesi ve senetler değerlendirildiğinde takip konusu yapılan senetlerin taraflar arasından imzalanan 19.08.2011 tarihli devre tatil sözleşmesine ilişkin olduğu, taraflar arasında başkaca bir ilişkinin olmadığı ve verilen ibranamede de bedelleri ve vade tarihleri aynı olan senetlerin yer aldığı, yalnızca tanzim tarihlerinin birer ay sonrası olarak belirtildiği değerlendiğinde davacının davalı şirkete sözleşme nedeniyle borcu olmadığı anlaşılmaktadır. Buna rağmen davalı şirketçe takip yapılması sonucunda davacı tarafın sözleşmenin devamını istemesi hayatın olağan akışına aykırıdır....