K A R A R Davacı, davalı ile imzalanan devre tatil sözleşmesi gereğince, ... İlçesi, ... mevkiinde bulunan 911 ve 1139 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ......
K A R A R Davacı, davalı ile 06.04.2013 tarihli devre tatil satış sözleşmesi imzaladığını, devre tatili hiç kullanmadığını, yasal süresi içinde cayma hakkını kullandığını belirterek devre tatil sözleşmesinin iptalini ve sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın KABULÜNE; taraflar arasında düzenlenen 06/04/2013 tarih ve 833 sayılı "... HLC Klap üyelik sözleşmesi'' başlıklı sözleşmenin feshine, bu sözleşme nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığına tespitine, karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Mahkemece 26.06.2015 tarihli ek karar ile temyiz başvurusunun süresinde olmadığı gerekçesiyle davalının temyiz talebinin reddine karar verilmiş olup, davalı bu kararı süresinde temyiz etmiştir. Gerekçeli kararın davalı şirket yetkilisinin ev adresine tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
Dosya kapsamından, taraflar arasında 27.01.2004 günlü devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’da değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasa’nın 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Yasanın 23. maddesine göre de bu Yasanın uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda davanın taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesi nedeniyle ödenen paranın tahsili isteğinden kaynaklandığı anlaşılmakta olup, devre mülk hakkının kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşte- rek mülkiyet payına bağlı bir haktır....
Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda değişiklik yapan 4822 sayılı Kanunun 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Kanunun 23. maddesine göre de bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda dava, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin iptal edilerek sözleşme nedeniyle davalıya verilen bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Buna göre, davanın açıldığı 23.05.2014 tarihinde halen yürürlükte olan 4077 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın ... 1. Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
Davacı, eğlence bahanesi ile davalı firma elemanlarının, hediye tatil kazandığından bahisle düzenlemiş oldukları tanıtım toplantısı sonucunda 31.5.2003 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını kullanmadığını, tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını belirterek, sözleşmenin feshi ile, ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını,tesisin kullanıma hazır olduğunu savunmuştur....
Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda değişiklik yapan 4822 sayılı Kanunun 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Kanunun 23. maddesine göre de bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda; davanın taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti istemine ilişkin olduğu ve sözleşmeden kaynaklı borçlu olunmadığının tespiti ile sözleşme nedeniyle verilen bonoların iptalinin istendiği anlaşılmaktadır. Devre mülk hakkı Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır....
Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda değişiklik yapan 4822 sayılı Kanunun 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Kanunun 23. maddesine göre de bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda davanın, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti istemine ilişkin olduğu ve sözleşmeden kaynaklı borçlu olunmadığının tespiti ile sözleşme nedeniyle verilen bonoların iptalinin istendiği anlaşılmaktadır. Devre mülk hakkı Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki devre tatil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, gezi amaçlı gittiği Emet ilçesinde davalının tesislerine götürülerek psikolojik baskı ile 23.10.2011 günlü 17 yıllık devre tatil sözleşmesi imzaladığını,tatil hakkını kullanmadığını bildirerek sözleşmeden cayma hakkını kullandığını ileri sürerek yaptığı ödemelerin iadesine ve senetlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hükmün, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı ile yaptığı devre tatil sözleşmesine göre cayma hakkını kullanarak ödemelerinin iadesi ve senetlerinin iptali için eldeki davayı açmıştır....
AŞ devre tatil sözleşmesinin tarafı olmadıklarını, daha önce kira sözleşmesine istinaden devre tatil hakkını kullandırdığını, üst hakkını devralarak burada tesisi inşaa ettiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 8.633 TL. Davacılar zararının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm; davacılar ile davalı......
Davacı kurumun esas faaliyetinin devre tatil pazarlaması işi olduğu ve bu işin esas ticari faaliyet olarak yürütüldüğü de dikkate alındığında, anılan işi " devre tatil hakkı satışı" olarak nitelendirmek yerinde olacaktır. Bu durumda, ticari kazançta esas olan tahakkuk esası da dikkate alındığında, sözleşmenin yapıldığı tarihte satış gelirinin tahakkuk ettiği sonucuna varılmaktadır. O halde, sözleşmenin yapıldığı tarih itibarıyla tahakkuk etmiş bulunan devre tatil hakkı satış gelirinin, kira geliri addedilerek, toplam gelirin yüzde birinin ilgili yıla gelir yazılması, kalanının ise gelecek yıllara ait gelirler olarak avans hesabında izlenmesi yerinde değildir. Yine bu bağlamda, devre tatil hakkı satış bedelleri için döviz cinsinden alınan alacak senetlerinin de yıl içinde tahsili veya yıl sonu değerlemesi sonucu ortaya çıkan kur farklarının da, doğdukları yılın geliri olarak kabulü zorunludur....